10.03.2018 - 20:45 | Son Güncellenme:
Şurada ligin bitimine 9 hafta kalmış, takımlar kritik bir sürece girmişler. Konuya bu pencereden bakacak olursak, MHK’yi gerçekten anlamakta zorlanıyoruz arkadaş!Mustafa Öğretmenoğlu ilk kez bu sezon Süper Lig’e terfi etti. Ve ilk kez büyük bir takımın maçında sahaya çıktı. Peki, MHK’nın bu kararı ne kadar doğru, bana göre çok yanlış ötesi. Nereye varmak istiyoruz, belki Öğretmenoğlu yetenekli olabilir, gelecek adına umut verebilir. Ne var ki, dünkü maçın ilk yarısında Pogba’nın Atiba’nın ikinci harekette ayağına vurması penaltı değil mi arkadaş? Üstelik pozisyona çok yakın, eee böyle bir maça tecrübesiz bir hakemi verirseniz, olacağı da budur!Gençlerbirliği’nin çok adamlı savunma anlayışına kimse kızamaz. Konuk takım, tehlikeli bölgeden uzaklaşmanın, puanlar kapmanın peşinde. Buna karşın ilk yarıda, Beşiktaş’a pozisyon vermezken, ani çıkışlarda üç net pozisyon ürettiler, ancak Fabri’yi hesaba katmadılar. Tecrübeli file bekçisi çok kritik dokunuşlarla kalitesini ortaya bir kez daha koydu. Beşiktaş, rakibin savunma kilidini açma adına her yolu denedi, kanatlardan gitti olmadı, göbekten duvar paslarıyla delmeye çalıştılar, ancak üretemeden ilk yarıyı kapadılar.Beşiktaş ikinci yarıya daha iştahlı ve arzulu başlarken, risk aldı, pas yüzdesini artırdı, rakip kaleye baskı yaptı. Nitekim 53’te Tolgay’ın asistiyle savunmanın arasından sıyrılan Talisca, golü bulurken, kilidi açan isim oldu.Şenol Güneş, belli ki Lens’i kazanmak istiyor, ama olmuyor hocam olmuyor, Beşiktaş eksik oynuyor! Eee hocanın da sabrı bir yere kadar, Lens’i aldı, Caner’i sahaya sürdü, iyi de yaptı. Gökhan Gönül’e ayrı bir parantez açmak gerekir, ilerlemiş yaşına karşın, müthiş ve de örnek bir mücadele veriyor, helal olsun.Valla Vagner Love bu takıma ne zaman yararlı olacak, biz de merak ediyoruz! Tamam sabır, ama nereye kadar sabır, lig ha bitti, haa bitecek!Evet, gözünü tamamen iç hatlara çeviren Kartal, zirvede söz sahibi olmak adına fire vermeden yoluna devam ediyor. Beşiktaş’ın zorlanması çok doğal. Çünkü rakibin direnişinin yanı sıra Kartal’da gerçek formundan uzak oyuncular fazlalıkta...Bilmem anlatabildik mi?
İlk yarı biterken Beşiktaş’ın yüzde 73-27‘lik topla oynama üstünlüğü, her 10 saniyede bir geliştirdiği yeni bir atak vardı... Böyle bir ilk yarının golsüz bitmesi mucize gibi... Bırakın mucizeyi kaleci Fabri, biri Sessegnon’un iki olağanüstü top çıkartmasa, Beşiktaş ilk yarıyı yenik bile kapatabilirdi...Top bu kadar fazla ayağında kalırken, 10 saniyede bir hücum edecek kadar rakibini boğarken, nasıl oluyor da gol atamıyorsun? Aslında o pozisyonları buldu Beşiktaş... Ancak gol olabilecek her şutta, her pozisyonda Beşiktaşlı oyuncular “karanava“ atınca, bu müthiş baskıdan kaleci Hopf‘u yere yatıracak tek pozisyon bile çıkmadı...İki Babel, bir Atiba, bir Lens, bir kafa şutunda da Negredo çoğu pozisyonda golle sonuçlanan vuruşlar yaparken, bu defa çerçeveyi bile bulamadılar...Şunu da kabul etmeliyiz: Quaresma yoksa, Beşiktaş’ın hücum zenginliği ciddi anlamda darbe yiyor... Q7 skorer değil ama ele avuca sığmaz bir oyuncu... Ne yapacağı belli olmayan, akışkan oyunda durdurulamayan, sağ gösterirken, sol vuran, rakip savunmanın dengesini darmadağın eden bir isim...Beşiktaş ilk yarıda hep kenar toplarından gol üretmeyi beklerken, ikinci yarının hemen başında ilk defa savunmanın arkasına top atmayı düşündü ve Tolgay pası, Talisca tamamlaması ile uzunca süredir beklediği, aradığı golü buldu...Gençlerbirliği savunması için üzüldüm... Özellikle ilk yarı için... Her 3-5 saniyede bir Beşiktaşlı golcüleri karşılarında buldular... Hücumcuları ileride top tutamayınca, pas yapamayınca Negredo, Talisca, Babel kâbus gibi Gençlerbirliği savunmasının üstüne çöktüler... Özellikle Pogba ve Alper bu baskıyı nasıl kaldırdı, inanamadım...Beşiktaş’ın daha güvenli bir oyun için, daha yaratıcı, daha kolay üreten bir futbol anlayışı için dar alanda adeta “şapkadan tavşan çıkartan“ Oğuzhan‘ı çok acele forma sokması gerekiyor... Elbette bir de Quaresma ama, bu saatten sonra yapacak birşey yok... Tam da final haftalarına girmişken beş maç ceza almanın sırası mıydı?Tamam tahrik var, kabul ama, Quaresma’nın hiç mi günahı yok! Bu ilk vukuatı mı? Tribünlerde dün akşam karşılaşmayı izlerken “keşke şu maçta ben de oynasaydım“ diye içinden hiç mi geçirmedi mi? Hiç mi pişmanlık duymadı...Beşiktaş‘ın baskısında, coşkusunda, oyun disiplininde bir sıkıntı yok... Ama Beşiktaş‘ın final haftalarına girerken daha rahat üretmeye, birden fazlasını bulmaya, doğal olarak daha güvenli oyunlara ihtiyacı var... Gücünüz, kaliteniz ne olursa olsun, futbolun şakası olmaz... Tek gollü üstünlüklerle maçı götürerek bugün kazanabileceğiniz gibi, yarın kazaya da uğrayabilirsiniz...
LİGİN boyunun kısaldığı zamanlarda iyi oynamanın önemli olmadığı gerçeğini bir kenarda tutarsak, Beşiktaş çok iyi oynamadı belki ama kazanan taraf oldu. Kazanmak için her zaman iyi oynaman gerekmez ama istemek çok önemli. Beşiktaş dün gece istedi. Hem de çok istedi. İstediğini de rakibine gösterdi. BEN hep diyorum; ‘Beşiktaş’a karşı maç kazanmak veya puan almak istiyorsan oynamak zorundasın.’ Ümit Özat bunu gösterdi. Hücum ağırlıklı bir kadro ile özellikle ilk 15 dakika oyunu dengede tutmayı bildi. Ancak Beşiktaş 15’ten sonra sazı eline aldı. Ryan Babel bundan önce birçok kez attığı pozisyonlardan boş dönünce ve Atiba’ya penaltı kararı verilmeyince devre 0-0 sona erdi. Son haftalarda yorumcu ve yazarların Beşiktaş üzerinden yaptığı algı yönetiminin karşılığının aldığını da gördük o pozisyonda. OYUN güzel, pozisyonlar çok olunca Şenol Güneş hoca 2. yarıya aynı kadro ile başladı. Oyuna çok tempolu giren Beşiktaş, Tolgay’ın harika performansı ile golü de buldu. Harika demişken, zorunlu olarak şans bulan Lens’in kredisinin her geçen hafta düştüğünü görüyoruz. Belli ki üzerindeki baskı da artmış. Altında ezilmemesi için özel ilgi gösterilmeli. Aksi takdirde Ricardo Quaresma yokken Beşiktaş bir kişi eksik oynamayı sürdürecek.NEGREDO için Şenol Güneş hocayı tebrik etmek lazım. Çalıştı ve iyi oynadı. Aldığı formanın hakkını da verdi. Ancak golcü şansı eksikti. YARIŞIN RENGİMEDİPOL Başakşehir kaybedince zirvenin de rengi belli oldu gibi artık. Yarış artık G.Saray ile Beşiktaş arasında geçecek gibi görünüyor. Şampiyonluğu ise bu 2 takıma çelme takmayı başaracak diğer ekipler belirleyecek.
ŞAMPİYONLUK yarışından kopmak istemeyen Beşiktaş açısından 3 puanın olmazsa olmaz maçlarından biriydi... Oldu, 3 puanı kazandı. Coşkulu, hop oturup hop kaldıran futbol var mıydı? Hangi Beşiktaşlıya sorarsanız sorun, ‘Hayır’ cevabını alacaksınız. Ama görünüyor ki zirvedeki bütün takımlar için önce 3 puan, sonra güzel futbol. ÖNCELİKLE şunu söyleyelim. Beşiktaş bu maçı fazlasıyla hak etti. Gerçi 1-0 oldu ama kaçanlar ve Hopf’un kurtarışları farkı engelledi. Pepe ve Quaresma yoktu. Pepe arandı mı? Bence ‘Hayır’. Peki Quaresma? Başkan, yönetim kızgın. Herkes ‘aranmadı’ dese Beşiktaşlı taraftarların cevabı, “Bu çılgın çok aradık” olacaktır. ‘BRAVO TOLGAY’BEŞİKTAŞ’IN tek golü Talisca’nın ayağından geldi. Ama o golün mimarı, inanılmaz asist yapan Tolgay’dı. Tolgay aynı zamanda Beşiktaş’ın da en iyi oyuncularının başında geliyordu. Ne pas attın be Tolgay. NEGREDO golcü bir oyuncu, dün gol atamadı. Yıldız vermeye kalkanlar, Negredo’ya 10 üzerinden 5’i vermezler bile. Benim yıldızım 7. .BİRLİĞİ takımı bu... Bu takımı buralara getiren Ümit Hoca’ya alkışlar... Özetle; özellikle zirvedeki ve düşmeme mücadelesi veren takımlar için parola şu; en büyük üç puan, başka büyük yok...
BEŞİKTAŞ, ilk yarıda G.Birliği kilidini açamadı. Kalabalık savunmayı açmak için gereken atak devamlılığı ve sayısal çoğunluk vardı. Ancak eksik olan beceriydi. Atılan 10 şuttan sadece 1 tanesinin isabetli olması golsüz beraberliğin tek nedeniydi.AÇIKÇASI iç saha oyununda bu tip savunmaları açabilmek için anahtar oyuncu yeteneklerine sahipQuaresma’yı aradı siyah-beyazlılar.2. yarıya yine yüksek tempoyla başlayan Beşiktaş, Talisca ile golü buldu fakat golden sonra herkes daha kolay olacağını düşünürken tempo düştü. Top kayıpları başladı. Şenol Güneş değişikliklerle oyun ritmini tekrar yükseltmeyi düşündü.GÖNÜL ÇOK ÇALIŞKANDITALISCA öyle bir oyuncu ki her an her şeyi yapabilir. Dün yine kritik bir anda sahne aldı ancak genel anlamda oyunda çok kopuk ve özellikle golden sonra hiç ortalarda görünmedi. Tolgay-Atiba ikilisi iyi bir maç çıkarttılar. Gökhan Gönül de çok çalışkandı. Medel her zamanki standardındaydı. Onun dışındaki Beşiktaşlı oyuncular keyifsiz ve verimsizdi.G.BİRLİĞi’NİN bu karşılaşmada iki ideal stoperi olmamasına rağmen iyi bir direnç gösterdiğini de vurgulamak gerekiyor.
Kartal orta sahadaki sorunu Tolgay ile çözdü. Zorlu maçları da kazandı. Artık yukarıdan inmezler. Beşiktaş zor bir devreden geçmesine rağmen işi kolaya çevirdi. Kadro geniş olunca Şenol Güneş rahat rahat hepsini kullanabiliyor. Yalnız önceki gün SABAH Spor'da bir haber çıktı, "Şenol Güneş, Avrupa'da en yerinde oyuncu değiştirerek skoru lehine döndüren teknik direktör" diye. Ben buna katılmıyorum... Şenol Güneş, sahaya önce gerekli takımı çıkarmıyor sonra da bakıyor olmuyor, ilk çıkarması gereken takımı sonradan buluyor. Haliyle de skor değişiyor... Güneş önce eşeğini kaybettiriyor. Sonra bulduruyor, sevindiyor tabiri caizse...Beşiktaş'ta orta saha sorunu vardı. "Atiba yaşlandı, yoruldu" diyorlardı. Oğuzhan istenileni veremiyordu. Talisca hep hücumu düşünüyor, kendine oynuyordu. En sonunda Şenol doğruyu buldu, Tolgay'ı oraya monte etti. Çünkü Tolgay hem defansta hem hücumda hem de topa sahip olmada çok faydalı oynuyor. Çok bekledi ama geç de olsa sonunda ödülünü aldı.Öyle veya böyle Beşiktaş yukarıyı yakaladı. Kadro avantajı da var. Sezon sonuna kadar artık yukarıda gidecek.Gençlerbirliği'nin kadrosu bu kadar, çapı bu kadar. En az 1 gol atmadan, İstanbul'daki büyüklerin sahasından zor dönersin memleketine.Herkes maç seyrediyor, bir bakıyorsunuz yine Şenol Güneş ile Ümit Özat birbirlerine giriyor. Yetti gari! Millet sizi mi seyredecek, maçı mı izleyecek! Türk futbolunun Hacivat- Karagöz'ü gibi oldunuz.Hakemin biri çıkar bir gün ikinizi kol kola yollar. O zaman anlarsınız.Hakem Mustafa Öğretmenoğlu, Atiba'ya yapılan net penaltıyı görmedi. Sonra da aynı pozisyonlarda değişik kararlar verdi.Mesela Medel'in rakibine ceza alanı içindeki net faulüne penaltıyı çalamadı. Zaten bu hakem deplasman takımları için pek hayırlı olmuyor diyorlar. Peki Medel'in bu pozisyonuna çalmayan hakem tam 90. dakikada Atiba'ya Medel'in rakibine yaptığından daha hafifi yapıldı. Buna faul çaldı. Ekranı ikiye bölün, getirin oynatın, ne olduğunu net şekilde anlarsınız.
Bayern Münih maçından sonra her şeyiyle Süper Lig'e odaklanan Beşiktaş, maça tempolu ve hırslı başladı. Devre sonuna kadar oyunu sürekli karşı alana yıktılar. Üçüncü bölgeye de pas yaparak, oyunu genişleterek olumlu biçimde geliyorlardı ama Gençlerbirliği bildiğimiz gibi hem fizik açıdan güçlü bir takım hem de takım savunmasını çok başarılı yapıyorlar. Bu yüzden Beşiktaş'ın bulabildiği pozisyonların kıymetini bilmesi ve de ani rakip kontrataklarda dikkatli olması gerekiyordu. İlk devre üretkenlik sıkıntısı çekildi. Ele geçen bazı pozisyonlarda son vuruş becerisi yetersiz kaldı. Tabii ki bilhassa Vodafone Park'taki maçlarda Quaresma'nın eksikliğinin hissedilmemesi mümkün değildi. Ayrıca üç kere kaleye gelen Gençlerbirliği biri frikik olmak üzere de iki ciddi tehlike yakaladı. İşin şakaya gelir tarafı olmadığı ilk yarıda anlaşıldığından Beşiktaş ikinci yarıya vitesi yükselterek başladı.Bunun sonucunda da önce çok net bir fırsatı kullanamadı, ardından da Tolgay'ın mükemmel asistiyle Talisca skor avantajını sağladı. Tabii bu tip tehlikeli rakipler karşısında skoru garantiye almak çok önemliydi. Mecburen savunma tedbirlerini azaltan Gençlerbirliği karşısında ikinci gol fırsatı değerlendirilemeyince son bölümde önemli sıkıntılar yaşanabilirdi ama bu maça olan motivasyon, özen ve gösterilen oyun disipliniyle Beşiktaş, kalesinde ciddi fırsat vermeden 90 dakikayı 3 puanla bitirdi. Bunda Medel ve Tosic ikilisinin konsantrasyonu da etkiliydi.Beşiktaş'ın dün iki tane büyük sıkıntısı vardı. Birincisi hücum girişimlerinin odak noktası olan Quaresma'nın olmayışı... Yerine oynayan Lens'in de yeterli olamayışı ve de Babel'in bu sezonki bana göre en olumsuz performansını sergilemesi. Demek ki bu hafta kendisine bakmamış. Bu yüzden iki tane kanat silahı olmayan Beşiktaş bu yüzden hücum zenginliği sağlayamadı. Bana göre dün gecenin en başarılı iki ismi Tolgay ile Atiba'ydı. Tolgay gerçekten oyunun iki yönünü oynayabilen bir orta saha ve de takımı iyi yönlendiriyor. Golün asistini yaptı, ayrıca kendi de net bir pozisyona girdi.
Beşiktaş'ın geçen hafta kazanması, Başakşehir'in de önceki gün kaybetmesi üzerine Şenol Güneş fikstürü önüne koyduğunda İstanbul dışına çıkmayacağını gördü. Başakşehir'den sonra iki maçı İstanbul'da oynayacak. Başakşehir de kaybedince şampiyonluğun en iddialı adaylarından biri haline geldi. Başakşehir'de Epureanu ve Emre tıpkı Fenerbahçe maçındaki gibi yok. Başakşehir deplasmanında beraberlik dahi kötü bir tablo ortaya çıkarmaz. Fenerbahçe-Galatasaray maçı da var. Fenerbahçeli oyuncular da bugün Malatya'da 'olmazsa olmaz' maçına çıkacaklarını düşünüyorlar. Galatasaray galibiyeti bile yetmez. En azından "4 takımdan birisi kopacak mı" sorusu bu hafta yanıt bulacak. Fenerbahçe 2 maçını da kazanamazsa artık şampiyonluk yarışından kopar. Fenerbahçe ile ilgili bugün daha farklı şeyler yazabiliriz. Kolay değil, zor deplasman… Konya'da Ali Turan cezalı, Galatasaray dolu tribünlerle içeride kaybetmez.Beşiktaş da dün akşam biraz panik de vardı, tecrübeli bir takım olmasına rağmen pozisyonları bitiremediler. Son vuruşlarda iyi değillerdi. Golde bile kaleciden sekerek girdi. Şenol hoca mecburen sonuç antrenörlüğü yapmaya başladı. Sezon başı olsa Lens çıkıp Caner-Babel kanadına dönmez, devam ederdi. Bu biraz daha sonuç endeksli bir hamle… Skor 1-0 olduğu için Gençlerbirliği de hep oyunun içinde kaldı, gerginlik yarattı.Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi serüveni esnasında ligi çok ciddiye almadı. Futbolcu önemsememezlik yapmaz ama fiziksel olarak idareli gider. Maç seçmelerden geçti.Hakemle ilgili şunu yazmak isterim. İki tane pozisyon var, Atiba'nın pozisyonu tekrarda gördüğüm kadarıyla penaltı. Medel'in, Jailton'la olan pozisyonu da penaltı. Gösterilmeyen kartlar da var ama ona rağmen beklediğimden daha iyi maç yönetti ama bence büyük maç yönetmemiş, 78 doğumlu bir hakemi böyle bir kritik virajda atamamak lazım. Mustafa Öğretmenoğlu'nun sonu olabilirdi dün geceki bu karşılaşma. Birisi flu, iki hataya rağmen oyunu oynatmaya çalıştı. Atama yanlış ama hakem bu kadar baskıya rağmen yönetimiyle sınıfı geçti diyebilirim.
Tabii ki skor istenilen seviyede değildi ama özellikle oyun baskısı anlamında iç saha oyunuydu. Skor daha yüksek olabilir miydi? Evet olabilirdi. Özellikle ilk yarıda da pozisyonlar buldu. Ama iki haftalık, özellikle Fenerbahçe iç saha maçı ile karşılaştırdığımızda onun gerisinde olduğunu söyleyebiliriz ama üçte üç yapan bir Beşiktaş var. Kalan 9 haftada oyunlar sadece ileriye dönük önemli ama artık skor odaklı maçların başladığı döneme girildi.Negredo'nun ilk 11 başladığı maçlarda kulübeden girdiklerine göre daha verimsiz olması hakkında düşünceniz nedir?İki haftada kulübeden girip etkili olan Negredo var.. Maça ilk 11'de başlamakla, sonradan oyuna girmek çok farklı performanslar ister. Bu nedenle yetersiz bir Negredo performansı izledik. Beşiktaş'ın golcüsü için düşüncem Şenol hocanın penceresinden baktığımızda Love ve Negredo'dan birine doğrudan formayı vermek değil, haftalık performanslara göre 11'i belirleyecektir. Böyle de verim sağlayabilirsiniz.Beşiktaş 'ta üretkenlik sorunu olduğunu düşünüyor musunuz?Beşiktaş'ta üretkenlik sorunu olduğunu düşünmüyorum. Çünkü Beşiktaş hep öne doğru oynayan bir takım. Belki zaman zaman skor yapma anlamında sorunlar yaşıyor ama bunların haftalık olduğunu düşünüyorum.Dün akşamın öne çıkan oyuncuları kimlerdi?Ben dünkü maçın öne çıkan oyuncularının Tolgay, Talisca ve Atiba olduğunu düşünüyorum. Gökhan'ın da iyi bir performansı vardı. Ama dün akşam pas alışverişinde Tolgay vardı. Talisca'nın ise hep söylediğim gibi nasıl oynadığına değil ne yaptığına bakacaksınız. Biraz böyle değerlendirmek lazım. Dün maç 1-0 bitti ve golü Talisca attı.Önümüzdeki hafta oynanacak Başakşehir karşılaşmasında nasıl bir futbol bekliyorsunuz?Beşiktaş'ın kalan dokuz haftadaki en önemli maçlarından biri önümüzdeki hafta oynayacağı Medipol Başakşehir karşılaşması olacak. Bu maç şöyle önemli; Medipol Başakşehir'den puan alanlar Başakşehir'in oyununa göre oynayan takımlardı. Beşiktaş ise kendi bildiğini oynayacaktır. Bu durumda nasıl bir senaryo ortaya çıkacağını ben de çok merak ediyorum.