14.04.2021 - 17:41 | Son Güncellenme:
Mustafa AKIN/İSTANBUL (DHA) -
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), 'Futbolda sözde şike' soruşturmasında kumpas kurduğu iddiasıyla açılan davada 20’nci celse 3 Mayıs-4 Haziran tarihleri arasında Silivri Ceza İnfaz Kurumu’nda görülecek. 20’nci celse öncesinde savcı, mahkemeye sonuca ilişkin esas hakkındaki mütalaasını sundu.
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Fenerbahçe Kulübü Avukatı Naim Karakaya, şunları söyledi:
“Fenerbahçemize kurulan kumpas davasında mayıs ayındaki celseye doğru yaklaşırken dosyamızda bir gelişme oldu. Davamızda Cumhuriyet Savcısı, davanın esası hakkındaki görüşünü bildirdi. Yani tüm dava hakkında duruşmayı baştan sona takip eden savcımızın davanın sonucu hakkındaki görüşü önemli bir görüş. Dava dosyasındaki sanıklar ‘Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliği’ ve ‘kumpas’ suçlarıyla yargılanıyorlar. Ve bu yargılanan sanıklardan ‘örgüt üyeliği’ ve ‘kumpas’ suçları ki bu suçlar arasında resmi evrakta sahtecilik, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişilerarasındaki iletişimin gizliliğini ihlal etmek, iftira gibi suçlar iddia ediliyor sanıklar hakkında. 107 sanık hakkında yürütülen bir yargılama ancak bazı sanıklar yurt dışında oldukları, onların sorgulamaları yapılamadığı için onlar hakkında belki davanın sonucunda bir ayırma kararı verilecek. Beş farklı gruba ayırdı bu yargılama içerisinde, ağırlıklı olarak polis memurlarından oluşuyor. Birinci grupta rütbeli polis memurları var. Bu kişilerin soruşturmanın başlamasında ve dinleme ağının genişlemesinde aktif rol aldıklarını ve yapılan tüm yazışmalardan, alınan kararlardan bilgi sahibi olduklarını ve bu durumun parafla, imzalarıyla, raporlarla, üst yazılardan anlaşıldığı ve bu kişilerin örgütün kullandığı ByLock, HTS emniyet içi yazışma gibi verilerle sürekli irtibat halinde olduğu, bu sebeple Fetullahçı Silahlı Örgütün üyeliğine ilişkin delil durumları ayrıca değerlendirilerek mağdur sayısı kadar ceza talep etti. Bu noktada ‘kumpas’ dediğimiz suçlar dolayısıyla da az önce de bahsettiğimiz suçlar dolayısıyla da ceza talep etti. Bu yönüyle de oldukça önemli. İkinci grupta dinlemeci polis memurları yani telefonları dinleyen polis memurları var. Bunların da görevinin soruşturmanın genişletilmesinde savcı önemli görevleri olduğunu belirtti ve hazırlanan rapor içeriklerine göre bu dinleme ağına çok sayıda insanın dahil edildiği, eylemlerin görevinin gereğiyle değil örgütün talimatları ve iç güdüleri doğrultusunda hareket edildiği gerekçesiyle dinlemecilerin de kişi sayısında suç işlediği kanaatine vardı. Üçüncü ve dördüncü grubu tapeci ve fiziki takipçi polis memurları olarak ayırdı. Bu kişilerin aslında kendilerine verilen program üzerinde dinledikleri sesleri tapeye döktükleri yani yazıya döktükleri ve buradaki talimatların örgütsel amaçlarla olduğunu bilseler dahi yaptıkları iş tape yapmak yani yazıya dökmek eyleminden ibaret olduğu için bunların cezalandırılması için yani kumpas suçları kapsamında cezalandırılması için yeterli bir neden bulunmadığı gerekçesiyle bunlar için ceza talep etmedi. Bu kısım açısından önemli ölçüde itirazlarımız olacak. Son kısımdaysa yazıcı polis memurlarından bahsetti. Bu duruşmanın başlamasından sonlandırılmasına kadar olan yazışmaların, işlemlerin yürütülmesi ve soruşturmanın başlama talebinden son operasyona kadar savcılık istemlerine ilişkin tüm yazışmaları yürüttükleri ve bu kişilerin eksik ve suç saiki, suç iç güdüsüyle tutulan tutanakları üst yazıya dökerek emniyet aşamasındaki belgeleri yargıya taşıdıkları ve kumpas sürecinin sekteye uğramaması için bilerek ve isteyerek örgütsel anlamda eylem birlikteliği yaptıklarına ilişkin bir kanaat taşıdı. Bunlar için de bir ceza istedi.”
DURUŞMALAR 3 MAYIS - 4 HAZİRAN ARASINDA DEVAM EDECEK
Naim Karakaya, “Tüm bu çerçevede genel olarak ilk talepte bulunan 166 katılan olmasına rağmen bunlardan 91’inin ilk davada yani 3 Temmuz dosyasında sanık olmalarından dolayı bu 91 kişi açısından bir değerlendirme yapıldı. 91 mağdur açısından bir değerlendirme yapıldığı ifade edildi. Genel ölçüde cezalandırma isteyen bir mütalaayı görmekten hukuk adına, adalet adına mutluyuz. Mahkeme bu mütalaayı şu anda sanıklara tebliğ etti. 3 Mayıs-4 Haziran arasında yaklaşık 1 aylık süre içerisinde yapılacak, devam edecek olan duruşmalarda sanıkların, savcının esas hakkındaki mütalaasına karşı görüşlerini de aldıktan sonra mahkemenin bu süreç içerisinde bir hüküm verip artık bu süreci sonlandıracağını düşünüyoruz. Mahkemenin kararının bundan daha hafif olması halinde ki sanık bazında tabii değerlendirme yapmak daha doğru olur, buna istinaf edebileceği, bunu üst mercilere taşıyabileceği ile ilgili de bir hukuki tahminimiz elbette var” diye konuştu.
“BUNDAN SONRAKİ AŞAMA SON SAVUNMALARIN ALINMASI”
Bundan sonraki aşamanın son savunmaların alınması olduğunu dile getiren Naim Karakaya, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Mahkeme burada sanıkların ilk savunmalarında sınırsız süre kullanmalarından dolayı artık sürelerinin sınırlı olabilecekleriyle ilgili bir uyarı da yapmıştı. Hem biz, davaya katılanlar olarak, şikayetçiler olarak hem de sanıklar açısından bir süre tahdidi koymuştu. Son savunmalar alındıktan sonra artık buradaki ‘kumpas’ davasının biteceği ve ondan sonraki sürecin artık kanun yolu dediğimiz aşamaya kalacağını düşünüyoruz. Bu bahsettiğim gibi önemli ölçüde Fenerbahçe camiasının iddialarını kapsar niteliktedir. Kumpas suçları yönünden savcının cezalandırma istemesi bizim açımızdan oldukça değerlidir.”