26.10.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
ONUR DİNÇER - ÖZEL HABER
Anılarını anlatan Souness, “Futbolcular oyun odasına gitmiş, yastıkları ve minderleri koymuş, silahlarını çekmiş, 30 metre uzunluğunda bir atış poligonu yaratmışlardı. Minderlerin önünde de belirlenen bir hedef vardı ve buna ateş edilerek ortaya bir cumartesi gecesi eğlencesi çıkarılmıştı” diye yazdı.
Galatasaray eski teknik direktörü Graeme Souness, futbolculuk ve teknik adamlık dönemlerini anlatan bir kitap kaleme aldı. ‘Football: My life, my passion’ (Futbol: Hayatım, tutkum) ismini taşıyan biyografi Douglas Alexander’ın editörlüğünde kaleme alındı.
12 bölümden oluşan 280 sayfalık kitabında Türkiye anılarına da geniş yer veren İskoç futbol adamı, Galatasaray’da geçirdiği günleri, Türk futbolu ve ülke üzerine izlenimleri ile başından geçen bazı olayları açık bir dille anlattı.
Yardımcısı Akcan
O dönemde Türkiye’de silahlarla sık sık karşılaştığını belirten Souness, Florya’da gerçekleşen bir olayı şöyle anlattı:
“Pazar maçlarından önce cumartesileri antrenman yapardık. Sonrasında ben oyuncularla akşam yemeği yer ve ailemin yanına eve giderdim. Futbolcular da yataklarına gider, yardımcım Ahmet’i (Akcan) görevli olarak bırakırdım. Kendisi iyi yabancı dil bildiği için futbolcularla iletişimimde bana çok yardımı dokunurdu.
‘Büyük sorun var’
Yine bir cumartesi gecesi kendisini oyuncuların başında bırakıp, ertesi sabah dönmek üzere Florya’dan ayrılmıştım. Sabah geri döndüğümde beni beklemekte olan Ahmet ‘büyük bir sorunumuz var’ dedi ve ardından olanları anlatmaya başladı. Futbolcular oyun odasına gitmiş, yastıkları ve minderleri koymuş, silahlarını çekmiş 30 metre uzunluğunda bir atış poligonu yaratmışlardı. Minderlerin önünde de belirlenen bir hedef vardı ve buna ateş edilerek ortaya bir cumartesi gecesi eğlencesi çıkarılmıştı. İstanbul’da oyuncularımı bundan dolayı kontrol altında tutmam gerekiyordu.”
Florya dışında da silahlı hadiselerin yaşandığını aktaran İskoç futbol adamı, konuyla ilgili bir başka anısını ise şu şekilde satırlara döktü:
‘Silahı çıkardı’
“Fenerbahçe’nin şampiyonluğu kazandığı son lig maçından sonra Beşiktaş’ı kendi sahasında yenmiştik. Boğazın hemen kenarındaki statlarından yine boğaz boyunca, havalimanı istikametinde Florya’ya doğru dönüyorduk. Bütün Fenerbahçe taraftarları sokaklara çıkmış, klaksonları basarak geçiyordu ve trafik kilitlenmişti. Ben otobüsün önünde oturuyordum. Dean Saunders arka bölümdeydi. Fenerbahçeli taraftar arabalarından inmiş otobüsün camına vuruyorlardı. Arka taraftaki cama vurulması üzerine futbolcumuz Arif Erdem çantasına yöneldi, silahını çıkardı ve camı yumruklayan bu adamlara doğrulttu. Grup tabii doğal olarak dağılıverdi.”
‘Bayrağı diktikten sonra kovulacağımı sanıyordum’
Fenerbahçe Stadı’nda orta sahaya bayrak diken Souness, bu hareketten dolayı kovulacağını beklerken bir anda el üstünde tutulduğunu da anlattı, “Ben bıyıklı adamlarla hayatımda hiç bu kadar çok öpüşüp, kucaklaşmamıştım!” diye yazdı.
Galatasaray tarihine geçen, Fenerbahçe Stadı’nın ortasına bayrak dikme olayının başkahramanı olan Souness, bu hadiseyi de detaylarıyla anlattı.
Sarı-kırmızılı taraftarların bu hareketinden dolayı ‘Ulubatlı Souness’ lakabını taktıkları İskoç teknik adam şu ifadeleri kullandı:
“Galatasaray’ın başına geçtiğimde Fenerbahçeli bir yönetici, ‘Galatasaray bir sakata imza attırarak ne yapıyor?’ demişti. Ağzı laf yapan, gazetelerde resmi sık çıkan biriydi, o yüzden siması gözümün önünden gitmez. Bundan dokuz ay sonra kupa finalinin ilk maçını kazandık. İkinci maçta 1-0 gerideydik. Uzatmanın son dakikasında top Dean Saunders’ın ayağına geldiğinde, statta aşırı düşmanca bir ortam vardı!
Maçın ardından zaferi kutlamak için sahaya daldık. Tellerin üzerinden dev bir Galatasaray bayrağı verdiler. Oyuncular bayrağı dalgalandırmaya başladı. Sıra bana geldiğinde onlar da kupayı almaya orta sahaya gidiyordu. Ben de orta saha çizgisine doğru onları takip ettim. Boşalmakta olan tribünlere baktım. Bahsettiğim Fenerbahçeli yöneticinin orada olduğunu gördüm. Bir an kendimden geçtim, kendi kendime ‘Topal kimmiş sana göstereceğim’ dedim. Orta yuvarlağa gittim ve bayrağı oraya diktim.”
Kurtuldum derken
Fenerbahçe taraftarının bu olaydan hoşlanmadığını fark ettiğini söyleyen Souness, “İçeri sağ salim ulaşmam için başımın üstünde tutulan sandalyelerin refakatinde tünele yöneldim. Tam kurtuldum diye düşünürken, tünelde Fenerbahçeli bir taraftarla karşılaştım. Biraz gürültü-patırtı koptu haliyle... Soyunma odasına gittim ve ‘Evet işte bu. Yarın buradan ilk uçakla ayrılacağım. Kesin beni kovacaklar’ diye düşündüm. Ancak Galatasaraylı yöneticiler aşağı geldiklerinde, gözlerinde yaş vardı ve ben bıyıklı adamlarla hayatımda hiç bu kadar çok öpüşüp, kucaklaşmamıştım!” dedi.
Sonrasında bir süre evde silahlı korumalar tarafından korunduğuna dikkat çeken Souness: “Bayrağı dikmekteki amacım Fenerbahçe’yi küçük düşürmek değildi. Türkiye’ye geldiğimde bana kaba ve saygısızca davranan bir adama cevap veriyordum. Günümüzde İstanbul’da Galatasaray’ın dükkanlarına giderseniz, bayrak dikerkenki anımın gerçek boyutlu resimlerini görebilirsiniz. Ve G.Saray’ın iç saha maçlarında rakipten birinin aynı şeyi deneyip sahaya bir bayrak dikmesini engellemek için maçın başından saha çevresinin temizlendiğini görürsünüz.”
Graeme Souness, Fenerbahçe’nin evinde orta sahaya Galatasaray bayrağı dikerek tarihe geçmişti.
‘Gece Yarısı Ekspresi değil’
Souness, ülkesindeki insanların kendisine Türkiye hakkında olumlu bir resim çizmeyen “Gece Yarısı Ekspresi”ni hatırlattıklarını ve bu filmdeki gibi olup olmadığını sorduğunu da belirtti.
İskoç teknik adam, “Ben de buna ‘kesinlikle öyle değil’ şeklinde yanıt veriyordum. Ki bunu şuna rağmen söylüyordum; ülkeye ilk geldiğimde Adnan Polat ile yaşadığımız bir olay vardı. Galatasaray Asbaşkanı, beni eşimle birlikte yemek yemeye şehre götürüyordu. Sonrasında ev bakmaya da gidecektik ama yoğun bir trafik vardı. O sırada dört-beş araç önümüzde olan bir araba sağa çekti, içinden elinde silahıyla bir adam fırladı, başka bir adamı sokağın ortasında kovalamaya başladı. Neler döndüğünü kim bilebilir ki... Sanırım bir çeşit Türk tarzı bir yol kavgasıydı” diye yazdı.
Fetullahçı terör örgütüne katılan ve hakkında yakalama kararı bulunan eski futbolcu Hakan Şükür’ün düğününde yaşadıklarına da kitapta yer veren Graeme Souness, terör örgütü lideri Fetullah Gülen’in katıldığı gecede davetlilerin hareketlerini anlatırken, insanların gözlerinin yaşardığını ifade etti.
Tugay’ı öve öve bitiremedi
Galatasaray’da öğrencisi olan Tugay Kerimoğlu, Graeme Souness’ın kitabında adından en çok övgüyle söz ettiği isimlerden oldu. Blackburn Rovers’ın başına geçtikten sonra futbolcuyu İngiliz ekibine transfer ettiren Souness, “Tugay yaptığmız en iyi transferlerden biri oldu. Mizah anlayışı zengin, İngilizcesi olan birisiydi. Tugay’ın orta sahadaki rolü, o dönem takımın oyun stilinde belirleyiciydi. Müthiş bir tekniği vardı ve süper bir top dağıtıcısıydı. Keşke İngiltere’ye daha genç bir yaşında gelseydi, çok daha iyi bir futbolcu olurdu” dedi.
‘İstanbul’u sevdik’
Galatasaray’ın teknik adamlık kariyerinin en güzel zamanlarını geçirdiği durak olduğunu ifade eden Souness, “İstanbul’daki yaşantımdan keyif aldım” dedi. Çocuğunun orada uluslararası bir okula gittiğini de dile getiren İskoç teknik adam, “İstanbul’u sevdik. Bir çok dostluklar kurduk, futbolda da işler yolunda gitti” dedi.
Liverpool efsanesi
Edinburgh doğumlu olan Graeme Souness, Liverpool tarihinin en önemli futbolcuları arasında yer alıyor. Yedi yıl forma giydiği kırmızı-beyazlı ekipte beş şampiyonluk yaşadı. Teknik adamlığa Glasgow Rangers’ın başında adım attı, ardından Liverpool’u çalıştırdı.
Dev ekibin ardından Galatasaray’ın başına geçen ve bir sezon görev alan Souness, sonrasında Southampton, Torino, Benfica, Blackburn ve Newcastle’ı da çalıştırdı. Karen Souness ile evli olan ve bir çocuğu olan İskoç teknik adam, son olarak Sky Sport’ta yorumculuk yaptığı iki yıl önce hastaneye kaldırılmış, kalbinden ciddi bir operasyon geçirmişti.
Kitabı çok satıyor
Editörlüğünü Sunday Times yazarı Douglas Alexander’ın yaptığı kitap Britanya’da piyasaya çıkar çıkmaz büyük bir ilgi gördü.