Hep merak edip dururduk, yabancı futbolcular nasıl seçilir, alınır veya satılır diye. Sanırdık ki, başkan ve idareciler gider bir oyuncuyu beğenir ve getirirler. Ama haftalık Stern dergisinin 21.2.2008 tarihli sayısında okuduk ki, bu işler öyle kolay olmuyor. Meğer şöhretli futbolcuların tıpkı paralı askerler gibi alınıp satıldığı bir pazar ve o pazarın emlakçıları varmış. Bu emlakçılar resmi bir lisans çıkarıp oyuncuları emirlerine alıp, piyasaya sürerlermiş.
Mesela Almanya’da bu işten alınan provizyonlar yılda 50 ila 100 milyon euro arasında değişirmiş. Vay canına dememek elde değil. Merak ettik, mal çürük çıkarsa bu adamların sigortaları var mı veya kullanılma zamanı geçmiş malda indirim yaparlar mı diye? “Şimdi tam transfer zamanı. Ortalığı karıştırmanın zamanı mı?” demeyin. Biz yeni öğrendik. Stern dergisi de belki yeni öğrenmiş herhalde.
Hani adamın biri bir yahudiyi dövüyormuş. Zavallı yahudi “ben sana ne yaptım?” deyince “Siz İsa’yı öldürmüşsünüz” demez mi... Yahudi “O, 2000 yıl evveldi” demesine rağmen adam dayağa devam etmiş. Biz de yukarıdaki alışverişi yeni öğrendik. Bu adamlar zaten pek sevilmezlermiş. Ve kameralara hiç çıkmazlarmış. Öyle ki onlar kulüplerin adeta esas yöneticileri, hatta patronları imişler. Ülkemizde ortalıkta bir sürü işe yaramaz, sakat, kendini beğenmiş, günü geçmiş yabancıyı görünce aklımıza dayak yiyen yahudi geldi. Birileri de bizi dövecek herhalde.