Karşınızda bir orkestra olsa ve kürsüye çıkıp elinize sopayı alarak bir yukarı bir aşağıya sallasanız, orkesta kendisine verilmiş bir müziği sonuna kadar çalabilir. Üstad olmanıza lüzum yoktur. Tıpkı bir orkestra gibi bir futbol takımı da teknik direktörsüz pekala oynayabilir.
Yani şunu demek istiyoruz; bütün mesele işin ruhunda, inceliğinde, hatta fantazisindedir. Maestro, teknik direktör kolay olunmaz. Bu bambaşka bir iştir. Ben de bunu yaparım diyemezsiniz. Biri çıkıp maestroya, teknik direktöre “şöyle yap, böyle yap” derse müziğin kalitesi, futbol tekniği yarı yolda kalır. Maalesef son yıllarda ülkemizdeki kulüp başkanları, teknik direktörler üzerinde otorite kurmayı ve spora karışmayı adet edinmişlerdir. Ve ortaya kakofoni çıkmıştır.
Bu anlayış birçok teknik direktöre gidiş bileti kestirmiştir. İnanıyoruz ki kulüp başkanları kulüplerin yalnızca yönetimi için varlarsa ve sahaları teknik adamlara bırakırlarsa başarı eğrisi daha belirgin olacaktır.