Çok hassas bir toplumuz. Hoşlanmadığımız hakikatleri işitmek istemeyiz. Zavallı Alex de bunu herhalde anlamıştır. Çocukluğumuzda efendi adamlara Avrupa görmüş adam derlerdi. Neydi o tantanalarla ilan ettiğimiz maçta sonra olanlar. Hani nerede Avrupa görmüş dost taraftarlar.
Bizdeki futbol taraftarı, Avrupa görsün veya görmesin maçın güzelliğinden ziyade sonucuna kilitlenmiştir. Öyle ya caddede, kahvede, hatta evde karşı tarafı kızdırmanın tadı, baldan daha fazla.
Ciddileşelim... Sporda rekabet vardır. Rekabet yoksa sporun tadı olmaz. Maalesef gelişmemiş toplumlarda rekabet sporu çirkinleştiriyor. Bu çirkinleşmede yalnız taraftarın değil, sporcuların ve yöneticilerin de rolü var. Hele hele yöneticilerin derbi maçlardan önceki ve sonraki konuşmalarını karşılaştırmak gerekiyor. Ortada nasıl şizofrenik bir farklılık olduğunu görürsünüz.
Maçtan önce, şeker sözleri, dostluk kardeşlik sözleri, maçtan sonra tukaka... Hani nerede kişisel olgunluk, efendilik, topluma örnek duruş. Haydi gelin şimdi bir ukalalık yapalım. Sporculara ve idarecilere saldırganlığı ve küfürbazlığı önleyecek öğretici seminerler düzenleyelim. Çünkü dostluk maçı böyle olursa, gelecek için tehlike çanları çalıyor demektir.