Ülkemize Tokyo Olimpiyatları’nda paralel barda bronz alarak cimnastikteki ilk madalyasını kazandıran Ferhat Arıcan’ın Paris’te artık farklı bir heyecanı var olacak. Bir ilke imza atan milli takımın kaptanı olarak Türk spor tarihe tekrar adını altın harflerle yazdıran milli sporcu, hedeflerini, duygularını, bugüne kadar neler yaşadığını ve daha birçok konuyu Milliyet’e açıkladı.
- Sen olimpiyatlara yabancı değilsin. Fakat takım olarak kota almak ayrı bir başarı. Duygularını alabilir miyiz?
“Bundan önce 2016 Rio ve 2020 Tokyo’da ülkemi temsil ettik. 2016’da yalnızdım, 2020’de benimle beraber, İbrahim Çolak, Ahmet Önder ve Adem Asil bayrağımız altında mücadele etti. O dönemde takım kotasını kıl payı kaçırdık. O günden sonra, kaptan olarak en büyük hayallerimden biri takım kotası almaktı. Çünkü bunu hazlasıyla hak ediyorduk. Ne mutlu bize ki Antwerp’ten kotayla döndük. Yarışmadan önce ekibimle takıma moral olması için ‘Paris Yükleniyor’ yazılı tişörtler yaptırdık. Artık ‘Paris Yüklendi’ diyebiliriz. Evet cimnastik branşında olimpiyatlarda ilk madalyayı ben kazandım. Ama bu gurur çok başka. Bu takımın kaptanı olmak, takım arkadaşlarımın gelişimine, inancına birinci gözden şahit olmak harika.”
- Dünya Şampiyonası’nı genel olarak değerlendirirsek bizim için nasıl geçti?
“Her yarışmanın bir hedefi vardır. Biz de bu yarışma için koyduğumuz hedefi gerçekleştirdik. Olimpiyat kotasını aldık. Ancak her şey bitmedi. Gerçekleştirilen her hedef, yenisinin başlangıcıdır. Şimdi işimiz daha zor. Önümüzde bir hazırlık süreci var. Hedef olimpiyatlarda ayrıca bireysel olarak mücadele etmek. Olimpiyatlar sporun en üst basamağı, orada işimizi zor olacak. Bize düşen eksiklerimizi en hızlı şekilde kapatmak. Kendi adıma konuşacak olursam, bu yarışmadan gerekli dersleri çıkardığıma inanıyorum. Önümüzdeki yarışmalarda en iyi formumla podyumda olacağım ve Paris’e en hazır halimle gideceğim.”
- Kota alan her sporcudan her zaman başarı beklenir. Peki Paris’te hedefiniz ne olacak?
“Söylediğiniz şey çok doğru. Bir o kadar da normal. Eğer bir sporcu kota aldıysa, halkın beklentisi madalya olur. Bir sporcu için olimpiyatlara katılmak, oranın havasını solumak bambaşka duygular. Hele bir de madalya gelirse… İşte o zaman yer yüzünde sizden mutlu kimse olamaz. Bunun nedeni oradaysanız, siz de o en iyiler arasındasınız demektir. Elbette geçmiş yıllarda kıymetli ve başarılı cimnastikçiler çıkardık. Ama ben bu takımın özel olduğuna inanıyorum. Belki bu takımın bir parçası olduğum için bana öyle geliyordur. Cimnastikte çok özel bir jenerasyon yakaladık. Takımımızda birçok madalyası olan isimler var. İnanın bu hiç kolay değil. Takımın kafasına koyduktan sonra başaramayacağı hiçbir şey yok. Çünkü, bunu daha önce defalarca gördüm. O nedenle olimpiyatlarda da hedef madalya. Hem bireysel yarışmalarda hem de takım yarışmasında.”
- En tücrübeli isimsin. Genç sporculara ağabeylik yapmak nasıl bir duygu?
“Böyle bir takıma kaptanlık yapmak gurur verici. Sahada performanstan, kazanılan madalyalardan önemli şeyler de var. Bunların başında iyi insan olmak geliyor. Takımımızın tüm sporcuları her şeyden önce pırlanta gibi gençler. Ben de onlara doğru yolu göstermek için elimden geleni yapıyorum. Elbette biz büyük bir aileyiz. Ama sporcular olarak bizim farklı bir ilişkimiz var. Aslında takımda büyük küçük yok. Biz hepimiz birbirimizden fikir alırız, düşüncemizi paylaşırız. Benim bir kaptan olarak en çok özen gösterdiğim şeylerin başında bu geliyor. Bizim derdimiz birbirimizin performansını en yukarıya çekmek. En tecrübeli isim olarak benim sözüm birazcık daha fazla geçse de ‘hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için’ mottosuyla hareket ediyoruz.”
"ARTIK FARKLI BİR GÖREVİM VAR"
- Yeni bir görevin daha var artık. Göztepe’de cimnastik branşının başına geçtin. Bunun için neler söylemek istersin?
“Taze bir haber bu. Heyecanı hala üzerimde, uzun süre gidecek gibi de gözükmüyor. Ben sporun gücüne inanıyorum. Çocukların ileride sporcu olmasalar bile, sporla büyümeleri önemli. Çünkü spor, kişiye çocuk yaştan itibaren kıymetli dersler ve bilgiler verir. İşte bu düşünceyle çıkıyoruz yola. Hem gençleri sporla tanıştırmak, onların spor alışkanlığıyla büyümesine katkı sağlamak hem de Göztepe’yi uluslararası arenada temsil edecek yeni sporcular yetiştirmek için. Bu iş birliğinden önce eğitimlerimize Kolektif Akademi adı verdiğimiz spor okulunda başlamıştık. Yıl 2018’di. O zamandan bu zaman kadar 6 bin sporcuya ulaştık. Şimdi tek bir çatı altında toplandığımız bir yapı kuruyoruz. Bu yapının başında da ben olacağım Göztepe Olimpik Branşlar Başkanı Mehmet Sepil’in spora ve sporcuya verdiği değeri hepimiz biliyoruz. Onun bana güvenini ve sorumluluğumun büyüklüğünün farkındayım. Bunu imza töreninde de hissettim. Yeni görevim için heyecanlı ve motiveyim.”
"SPOR İNSANLARI BİR ARAYA GETİRİYOR"
- Sporcu için olmazsa olmaz bir konu da sponsor. Gerekli desteği aldığını düşünüyor musun?
“Destek konusu açılmışken, bakanlığımız ve federasyonumuza değinmeden geçmemek lazım. Hem Gençlik ve Spor Bakanlığı hem Türkiye Cimnastik Federasyonu her zaman bizim yanımızda. Olimpik branşlara özel sektörlerin ilgisi de umut verici. Özellikle son yıllarda bunu daha fazla hissediyorum.”
- Başarı geldikçe bir sporcudan daha fazlası olmak zorundasınız. Reklam filmleri, sosyal medya ilgisi... Bu seni zorluyor mu?
“Sporun özel, evrensel bir gücü var. İnsanları bir araya getiren, birlikte olmalarını sağlayan, toplumsal olaylar konusunda farkındalık yaratan bir olgu spor. Öyle bir güç düşünün ki savaşları durduruyor, kitleleri toplum yararına harekete geçiriyor. Böylesi büyük bir gücün temsilcisi olmak elbette insana farklı sorumluluklar yüklüyor. Ben saha içi veya saha dışı fark etmeksizin yaptığım her işte toplumumuza fayda sağlamaya çalışıyorum. Bu kazandığım bir başarı veya sosyal medyadan paylaştığım bir post olabilir. Hepsini bu amaç için yapıyorum. Biz sporcuların elinde geniş kitlelere ulaşabilecek bir güç var. Bu gücü en anlamlı ve doğru şekilde kullanmak bizim en büyük sorumluluğumuz.”
- Türkiye’de cimnastikte marka olmuş isimlerden birisin. Bu sana ne gibi ekstra sorumluluklar yüklüyor?
“Öncelikle ince sözleriniz için teşekkür ederim. Sevmediğiniz işte asla başarılı olamazsınız. Ben cimnnastiği tutkuyla yapıyorum ve gelecek jenerasyonlara bunu aşılamaya çalışıyorum. Kastettiğim sadece cimnastikçiler değil, kesim daha geniş: Çocuklarımız, gençlerimiz... Ben diğer meslek gruplarına göre daha göz önünde bir iş yapıyorum. Aslına bakarsanız hepimiz yaptığımız işlerde ülkemizi, ailemizi ve en önemlisi kendimizi temsil ediyoruz. O nedenle hangi işi yaparsak yapalım, büyük bir motivasyon ve adanmışlıkla yapmamız gerekiyor. Bir genç bile benim podyumdaki isteğimi, adanmışlığımı ve çalışma azmimi görüp bundan etkilenirse ben kendimi başarılı sayarım. Benim kazandığım olimpiyat madalyası, doktor olmak isteyen bir gencimizi kendi yolunda motive ediyorsa ne mutlu bana.”
- Federasyon Başkanı Suat Çelen daha önce cimnastik sporuyla uğraşmış bir isim. Bu size ne gibi artılar katıyor?
“Cimnastiği, sahanın içinden gelen birinin yönetmesi çok kıymetli. Suat başkanımız da böyle bir isim. Bizimle aynı dili konuşuyor, derdimizi anlıyor, nelere ihtiyacımız olduğunu bizden önce fark edip müdahale ediyor. Türk cimnastiğinin geldiği noktada yadsınamayacak bir payı var başkanımızın. Hep beraber büyük bir ekibiz. Umarım ilerleyen süreçte de bugün geldiğimiz nokta gibi güzel başarılardan, gelişmelerden bahsederiz.”
"GÜNDE 8 SAAT İDMAN YAPIYORUM"
- Cimnastik sporun ana branşı olarak gösteriliyor ve çok ağır bir idman temponuz var. Ferhat Arıcan’ın bir günü nasıl geçiyor peki?
“Sizin de söylediğiniz gibi cimnastik her sporun temeli. Bu sporu olimpik seviyede yapmak daha zor. Cimnastiğin en ileri seviyesini podyumda gösteriyoruz. Cimnastikte kaçırılan her antrenman sizi anında geriye atıyor. Kendimi en iyi formumda tutmak adına günde 8 saat antrenman yapıyorum. Mesaim sabah başlıyor. Önce antrenman yapıyorum. Sonrasında öğle yemeği ve dinlemem oluyor. Nasıl ki antrenman önemliyse, dinlenme aralıkları da en az rutin antrenman kadar önemli. Sonrasında fitness antrenmanlarım oluyor. Daha sonra yeniden cimnastik antrMenmanı yapıyorum. Bu rutini bale ve mental antrenmanlar takip ediyor. Yani günümün önemli bir kısmı tesislerde geçiyor.”
"HAYAL KURSUNLAR VE PEŞİNDEN GİTSİNLER"
- Hem bu spora başlayan hem de başlamak isteyen çocuklara tavsiyelerin nelerdir. Nasıl bir yol izlemeliler...
“Bu soruya yıllardır verdiğim tek bir cevap var. Hayal kursunlar ve hayallerinin peşinden gitsinler. Dünyamız çok hızlı değişiyor. Bugün trend olan bir şey ertesi gün unutuluyor. Bu hızlı değişimin içinde değişmeyen tek şeyin hayallerine inanan insanlar olduğunu düşünüyorum.”
- Cimnastik denince akla İzmir geliyor. Sizinle tanınan bu branşa ilgi her dönem artıyor. Sence gelecekte ülkemiz için cimnastik nasıl şekillenecek?
“İzmir’de harika bir yapı kuruldu. Bu milli takımımızın İzmir’li olması güzel bir tesadüf. İzmir için cimnastik şehri desek yanlış olmaz. Olimpiyat madalyası, Dünya ve Avrupa şampiyonlukları… Hepsi güzel İzmirimizin başarılı cimnastikçileri tarafından kazanıldı. Bu takım, Türk cimnastik tarihine adını şimdiden altın harflerle yazdırdı. Umuyorum ki yazmaya da devam edeceğiz. Biz bu başarıları yakalarken arkamızdan da kıymetli genç yetenekler geliyor. Gelecek vaad eden pırıl pırıl sporcular. Bundan sonra da uzun yıllar cimnastikte başarılar yakalayacağız.”