FenerbahçeFenerbahçe Divan Kurulu başkan adayı Şekip Mosturoğlu'ndan Ali Koç itirafı! 'Aziz Yıldırım'la görüştüm'

Fenerbahçe Divan Kurulu başkan adayı Şekip Mosturoğlu'ndan Ali Koç itirafı! 'Aziz Yıldırım'la görüştüm'

26.04.2024 - 14:32 | Son Güncellenme:

Fenerbahçe’nin Seçimli Yüksek Divan Kurulu’nda adaylığını açıklayan Aziz Yıldırım döneminin etkili isimlerinden olan Şekip Mosturoğlu, Fanatik'ten Caner Kolağasıgil'e konuştu.

Fenerbahçe Divan Kurulu başkan adayı Şekip Mosturoğlundan Ali Koç itirafı Aziz Yıldırımla görüştüm

Fenerbahçe’de Seçimli Yüksek Divan Kurulu Toplantısı yarın yapılacak. Sarı-lacivertli kulübün eski yöneticisi Şekip Mosturoğlu da Faruk Ilgaz Tesisleri’nde düzenlediği lansmanla Yüksek Divan Kurulu başkanlığına adaylığını açıklamıştı. Yıllarca Fenerbahçe’de yöneticilik de yapan Mosturoğlu çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Haberin Devamı

‘Aziz Yıldırım’la görüştüm’
Öncelikle Yüksek Divan Kurulu Başkanlığı adaylığınızdan başlamak istiyoruz. Bu kararı almanızda neler etkili oldu? Sonuçta uzun süredir Fenerbahçe camiasının bir parçası oldunuz. Bundan dolayı bu kararı zaten yazılı açıklamanızda belirttiniz ama bir de sizden işin perde arkasını dinlemek isteriz.

Yüksek Divan Kurulu başkanlığı görevi çok onurlu ve önemli bir görevlerden bir tanesidir. Yüksek Divan Kurulu’nu fonksiyon olarak Fenerbahçe Spor Kulübü'nün senatosu olarak görüyorum. Çok önemli üyelerden oluşuyor ve bu üyelerin oluşturduğu fikirler hem Fenerbahçe siyasetine yön verici nitelikte, hem de spor camiasında fikir önderliği yapabilecek boyutta. Ama son yıllarda bu fonksiyonun yitirildiğini, Yüksek Divan Kurulu'nun toplantılarının takvim gereği yapıldığını, o takvime uygun tarihlerde Yüksek Divan Kurulu'nun bir araya geldiğini düşünüyorum. Hem tartışma ortamının hem de Yüksek Divan Kurulu Başkanlık anlayışının tüzüksel olarak uzak olduğunu gördüm. Yaklaşık bir yıldır üyelerden oluşan bir ekiple birlikte sadece Yüksek Divan Kurulu için değil, kulübümüz içinde neler yapılabilir onları düşünüyoruz. Hatta bu çalışmaların içerisinde tüzük ile ilgili düşüncelerimiz de var. Camiamızın büyükleriyle görüştüm ve değerli görüşlerini aldım. Aziz Yıldırım’la, eski yöneticilerimizle, tecrübeli divan üyelerimizle ve genç üyelerimizle görüştüm. Neticede onlarda da Yüksek Divan Kurulu'nun fonksiyonlarında yüksek beklenti olduğunu gördüm. Bu yüksek beklentinin karşılanamadığını hissettim. Onların da teveccühü ve teşvikiyle Yüksek Divan Kurulu Başkanlığına adaylığımı koydum. Düşüncelerim, projelerim var ve bunların tabi ki tüzüğün Divan Kurulu'na verdiği yetkiler çerçevesinde gerçekleştireceğiz. İnanıyorum ki tüzükteki düzenlemeler bire bir uygulanırsa Divan Kurulu gerçekte Fenerbahçe siyasetinde önemli bir rol oynar. Yönetime istişare, danışma anlamında faydalı olup ve dengeyi de sağlayabilir. Kulübümüzün parçası olduğu konularda yönetimimizin yanında onun sözcüsü gibi ve farklı seslerde pozisyonumuzu daha iyi anlatmakta yardımcı olacak şekilde düşünüyorum.

Haberin Devamı

Fenerbahçe Divan Kurulu başkan adayı Şekip Mosturoğlundan Ali Koç itirafı Aziz Yıldırımla görüştüm

Haberin Devamı

‘Sadece Fenerbahçe’ye değil, Türk sporuna katkı verebiliriz’
Yüksek Divan Kurulu Başkanı olarak seçildiğiniz zaman projeleriniz neler olacak? Bir yıldır bu çalışma içerisinde olduğunuzu belirttiniz. Göreve gelir gelmez çalışmalarınız neler olacak camia içerisinde?

Yaklaşık 5 bin divan kurulu üyemiz var. Divan Kurulu üyelerimizde 25 yıl üstü üyeler ve bunların aileleriyle birlikte benim tahminimle birlikte 12 ila 15 bin kulüp üyemizi kapsıyor. Bizim tarihsel bakış açımızla Yüksek Divan Kurulu aslında kulüpçülük anlayışının yaşandığı ve yaşatıldığı bir yer. Burada eğer kulüp üyeleri arasında yoğun ilişkiler yaşatılırsa, buradan elde edilecek tecrübelerle kulübe yön vermek ve kulübün vizyonuna katkılarda bulunmak mümkün. Dediğim gibi 25 yıl üstü üyelerinden oluşuyor ve bunların hayat ve spor konusundaki tecrübeleri de oldukça yüksek. Bunlar mutlaka yönetimlere aktaran köprü olarak değerlendirilmelidir. Benim projelerimin temeli üyelik ilişkilerini geliştirmek. Yüksek Divan Kurulu üyelerimizin çözülecek çok kolay şikayetleri var, ama bu şikayetleri ulaştırabilecekleri bir kanal bulamıyorlar. Şikayetleri giderildiği zaman kulübe inanılmaz fayda sağlayabilirler. 60-70 bin üye topluluğuna ulaştık. 10 bini kulübün hassasiyet gösterdiği konularında bilgi sahibi olabiliyorsa, bilgi akışı sağlanabiliyorsa, onlar bir düşünce oluşturabiliyorsa hem bir araya gelmemiz hem de kararlar almamız çok daha kolay olabilir. Bunun dışında üyelerin arasında ilişkileri geliştirmek için komiteler kurulması, o komiteler aracılığıyla kulüpçülük bağının güçlendirilmesi gibi düşüncelerimiz var. Ekstra olarak fikir önderliği de yapabilecek bir Yüksek Divan Kurulu'nun olacağını düşünüyorum. Sadece Fenerbahçe değil, Türk sporuna da katkıda bulunabileceğini düşünüyorum. Bu sayede Kulübümüzün dinamiklerine çok katkıda bulunacaklardır. Fenerbahçe'nin yaşayan kalbi olacaklar.

Haberin Devamı

‘Biz ölü toprağını atacağız’
Yüksek Divan Kurulu dediğimizde genelde camianın yaşça önde gelenlerinin oluşturduğu bir heyet gibi algılanıyor. Siz seçilirseniz bu algı da bir nebze yerini daha farklı görevlerin de yapılabileceği bir heyet gibi algılanabilir. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

Haberin Devamı

Şu an bu görevde yer alan üyelerimizin aktif olarak Fenerbahçe içinde olmadıkları pasif bir rolde kaldıklarını ama fikirlerini açmaya çalıştıkları bir yapı olarak görüldüğünü gözlemledim. Ancak ben böyle olmadığını düşünmüyorum. Gerçekten çok dinamik bir yapıya sahip baktığınızda bu tarz oluşumlar. Kulüpçülük zaten çok dinamik bir yapıya sahip. Bugün Türkiye'de aynı düşünceyle 5 kişiyi aynı masaya oturtamazsınız ama kulüpçülük anlayışına sahip 5 kişi bir araya geldiğinde inanılmaz fikirler çıkar ve inanılmaz sinerji oluşur. Geçmişte bizim Fenerbahçe'de üye olduğumuz yıllarda Divan Kurulu inanılmaz yön verirdi ve Türkiye'de fikir önderliği de yapardı. Maalesef 3 Temmuz’dan sonra yaşanan olaylarda camianın konsantrasyonu sadece kulüpçülükle sınırlı kalmadı başka bir mücadeleye de evrildi ve bundan dolayı biraz ölü toprağı serildi. Biz ölü toprağını atacağız.

Fenerbahçe Divan Kurulu başkan adayı Şekip Mosturoğlundan Ali Koç itirafı Aziz Yıldırımla görüştüm

‘Kulüp ivme kazanacak’
Mevcut Yüksek Divan Kurulu’nu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce görevlerini yeterince yerine getirebiliyor mu? Yoksa bu eksikliği hissettiğiniz için mi bu göreve talip oldunuz?

Bunlar fahri görevlerdir ve karşılıksız beklenmeksizin yapılır. Bu güne kadar bu görevi yapan tüm Divan Kurulu başkanları ve üyeleri vizyonlarıyla karşılıksız yoğun emek harcayarak kulübe katkıda bulundular. Biraz daha vizyonu geliştirmeyi hedefliyorum. Üyeleri yetersiz veya onları eleştirmek doğru olmaz çünkü onlar fahri görevler yapıyorlar. Ben mevcut durumda farklı bir yapıda daha etkili olacağını düşünüyorum ve tüzük de buna imkan veriyor. Gerçekten göreceksiniz inanılmaz fikirler, projeler üretilecek ve kulüp ivme kazanacak.

‘İlk kazandığım parayla Fenerbahçe’ye üye oldum’
Fenerbahçeliliğiniz yıllardır bilinir. Siz küçükken taraftarı olduğunuz bu kulüpte bu tarz görevler almayı hiç hayal etmiş miydiniz?

Bu tip görevler belli çalışma sonunda ve sizin edinimlerinizde paralel olarak meydana çıkıyor. Çocukluğumda bunu hayal etmem mümkün değil. Benim çocukluğumda hayalim 10 numaralı Cemil Turan formasına sahip olabilmekti. O formaya sahip olduğumda dünyalar benim olmuştu. O gün Fenerium gibi formayı gidip alabileceğiniz imkanlar yoktu. Formalar üretilmiyordu ve o formanın değeri benim için çok önemlidir o yüzden. En büyük hedefim avukatlığıma başladığımda ilk kazandığım parayla kulübe üye oldum. Aldığım ilk davadan sonra bu hedefimi gerçekleştirdim. Ardından zaman içerisinde TFF Hukuk Müşavirliği’ne başladım. Yayın ihalesinin içerisinde büyük kulüplerin Galatasaray ve Fenerbahçe’nin sorunları vardı ve çözülmesinde büyük etkin bir rol oynadım. O zaman Fenerbahçe'yi tanıma fırsatı buldum. Fenerbahçe'nin ilk defa içine girmiş oldum ve bu sayede Sayın Aziz Yıldırım ve Ali Şen ile temasım olmuştu. Süleyman Seba gibi efsane yöneticiyle tanışma fırsatım oldu. Gerçekten o dönemin çok büyük yöneticileri vardı. Tabi futbol sektörünün içine girince hayalleriniz oluyor. Yıllar içerisinde TFF’de yönetici oldum. UEFA’da, CAS'ta da görev almıştım ama maalesef 3 Temmuz kumpası ona engel oldu.

‘İnanılmaz ekol isimler’
Efsane başkanlarla bir arada çalışma fırsatınız oldu. Bu isimlerin sizde etkisi nasıl oldu?

İnanılmaz ekol insanlar. Onların tedrisatından geçmek gerçekten çok önemliydi benim için. Kriz anında sakin kalabilmek, çözüm üretebilmek ve o ürettiğiniz çözümlerin mücadelesini verebilmek, onlardan gördüğümüz öğrendiğimiz şeylerdi. Biz Ali Koç’la 6 yıl aynı yönetim kurulunda görev yaptık. Benzer eğitimleri aldık diyebilirim. Çünkü ben yönetim kuruluna girdikten sonra Denizli'de üzücü maçtan sonra Ali bey yönetime gelmişti. Ben ondan 6 ay önce yönetime girmiştim. Biz ekstra olarak başkanlardan edindiğimiz tecrübelerden başka 3 Temmuz kumpasında hem mağdur olduk hem kulübümüzün savunucusu olduk. Yaşadığımız tecrübelerden insanın sonuç çıkartması gerekiyor ve o tecrübelerle hayat gelişiyor. Bundan sonrada muhtemelen insanlardan mutlaka alacağımız şeyler olacaktır.

Fenerbahçe Divan Kurulu başkan adayı Şekip Mosturoğlundan Ali Koç itirafı Aziz Yıldırımla görüştüm

‘Fenerbahçe sıkıntıdaysa herkes oraya koşturarak geliyor’
Fenerbahçe yönetiminde en iyi döneminde de en zorlu döneminde de görev almış biri olarak geçtiğimiz günlerde bir Olağanüstü Genel Kurul düzenlendi. İlk olarak bu kurulun toplanma nedenini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sayın Ali Koç, eski yöneticilerle Olağanüstü Genel Kurul öncesi istişare toplantısı yaptı. Bizim düşündüğümüz Divan Kurulu sürekliliği olsaydı o toplantıya ihtiyaç bile olmazdı. Yüksek Divan Kurulu, o düşünceye hazır olurdu ve yönetime toplantı olmasa bile bir fikir verirdi. Fenerbahçe Kulübü sıkıntıdaysa eğer bir mücadele varsa yediden yetmişe herkes o göreve koşturarak geliyor. 45 bin üyemizin toplantıya katılma hakkı vardı. Yaklaşık 22 bin 500 hazirun olması gerekiyordu ve bu sayının bir araya gelmesi olağan üstüydü. Türkiye'de herhangi kulübün ya da bir sivil toplum örgütünün bu sayıyı bir araya getirebileceğini düşünmüyorum. Biz orada bunu gördük ve 3 Temmuz ruhu yaşıyor. Sarı lacivert duvarı oluşturan taraftar ve camia hassasiyeti hala sürüyor. Eğer Fenerbahçe için tehdit ve tehlike varsa kulübünün yanında oluyor, pozisyon alıyor. İşte en büyük fayda budur. O gün stadyumda o ruhu gördüm. Alınan kararlar ve takibi yönetiminin takdiri… Yönetim hukuki sorumluluğun sahibidir.

‘Futbolda son 10 yılda kirlenme var’
Bu sezon özelinde Galatasaray ile yaşanan polemik savaşları oldu. Her iki camianın yöneticileri de oldukça sert açıklamalar yaptı. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir? Sizin yöneticilik döneminizde de yaşanıyordu tabii bu durumlar…

Türkiye'de maalesef futbolda son 10 yılda yoğunlaşan, ancak öncesinde de etkisini sürdüren kirlenme var. Bazen yorumlarımı yaparken, diyorum ki bir bataklığa dönüştü ve bu bataklığı oluşturan paydaşların merkezinde TFF var. TFF ligi organize eden, regüle eden, kanuni yapı ve bütün yetkiler onda. Güven ve adalet duygusu maalesef ortadan kayboldu. Güven ve adalet duygusu ortadan kaybolunca, kulüplerin yaptıkları büyük yatırımlar sebebiyle güven ve adalet arayışı artıyor. Siz güven ve adaleti kuruma anlatınca çözemiyorsanız, kamuoyuna anlatarak çözmeniz gerekiyor. Özünde, bu kirliliğin, adaletsizliğin ve güvensizliğin temel sebebi olarak futbol yönetimlerinin oluşum şekillerini, seçimlerini, kurul kararlarını neticeye baktığınızda, son yıllarda kulüp başkanlığı yapmış kişilerin TFF başkanı olabildiğini görüyoruz. TFF Yönetimlerinde hiç futbol sektöründen gelmemiş insanların olduğunu görebiliyorsunuz. Bu da sadece resmi gözüken yüzü. Kurullar var, kurulların altında da profesyonel yapı var. Sık değişen federasyon başkanlarıyla bu profesyonel kurullar değişiyor. Kurum hafızası tamamen zayıflıyor. Özellikle hakem atamaları, liyakattan ziyade ahbap çavuş ilişkisine bakıyor. Yabancı gözlemcilerin ve hakemlerin getirilmesi gibi çözümler bugünü kurtarır ama gelecekte bu sorunlar artarak devam eder. Bunun çözümü, baştan aşağı bir revizyon… TFF dahil olmak üzere belki yasaların değiştirilmesi lazım. Ben bazen üzülüyorum, söylemekten de icap duyuyorum ama bugün TFF sitesine girin, talimatların dönem içerisinde değiştiğini görüyoruz ama bazı talimatların 2006 yılından beri değişmediğini görüyoruz. İkisi de bence yanlış! Nerden biliyor derseniz, talimat değişikliklerini ben yazdığım için biliyorum. Bu talimatlara baktığımda, yarışma kuralı haftadan haftaya, aydan aya değiştirirseniz, yarışmaya müdahale etmiş oluyorsunuz. Maalesef bugün gelinen noktada, bugünü kurtarmak için aksiyonlar alınıyor. Bu dert büyüyor ve kulüplerin bağırması artıyor.

 ‘Talimat değişikliği lig başladığında kesinlikle değişmemesi lazım’
TFF’ye yönelik nasıl kararlar almayı ve bunu Fenerbahçe camiası ile paylaşmayı düşünüyorsunuz?

Yarışma kurallarının değişmemesi ana statü ilkesi olması lazım. Lig başladığında talimat değişiklikleri yapılmayacağının ana kural olması lazım. Bunları koymadığınız sürece sürekli değişen talimatlar göreceksiniz. Bunun dışında Müsabaka Talimatı'nda, Türkiye Kupası, Süper Kupa gibi birçok konu var. Mesela Ali Bey de çok dillendiriyor, bahis oyunlarında alınan kulüpler tarafından alınan payın artırılması. Trende bakarsınız, seneye biz İddaa'da olmayacağız. Bence bu çözüm değil! Kendini cezalandırmak olur. Benim çözümüm şu şekilde olur; Dağıtım kriterlerinin değiştirilmesi, paylaşılması konusunda hukuki aksiyon alınması… Yoksa içerisine girmediğinizde değeri ne kadar düşer bilmiyorum, bakmamız gerekiyor. Bir kulüp, 3 kulüp… Neticede bu oyun Türkiye'de oynanmıyor veya Türk takımlarının arasında oynanmıyor. O paylaşım modelinin hukuki açıdan bir açıya sokulması lazım dava yoluyla. Ben yaklaşık 30 senedir bu sektörün içindeyim, hatta mutfağında yer aldım, bugüne kadar böyle bir dava açılmadı.

‘Ben Ali Koç’un, o da benim çalışma şeklimi biliyor’
Fenerbahçe’nin mevcut başkanı Ali Koç ile aranız nasıl? Beraber yöneticiyken de yol arkadaşlığı yaptınız. Şimdi göreve gelirseniz beraber de çalışacaksınız? Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Geçmişte 6 yıl birlikte çalıştık. Hatta Ali Bey Kurumsal İletişimden Sorumlu Asbaşkan'dı. Ben de onun yardımcısıydım. Onun dışında birlikte gittiğimiz transferler de olmuştur. İyi bir ilişkimiz vardı ve o benim çalışma şeklimi biliyor, ben de onun çalışma şeklini biliyorum. Çalışma konusunda sıkıntı olacağını düşünmüyorum. 2018 seçimlerinden sonra da 3 Temmuz süreci davalarının tümünde biz görüşmeye ve elimizden gelen desteği Fethi Bey vasıtasıyla sağlamaya devam ettik. O davalarda çok önemli kazanımlar elde etti kulüp ve çalışmaya da devam ediyoruz. Yönetimden ayrıldıktan sonra mevcut yönetim, otonom olarak kendi düşüncelerine yöneliyorlar. Sizin onlara telkinde bulunmanız doğru olmaz ama dışarıdan dostça, arkadaşça söyleyebilirsiniz. Elimizden geldiğince, dilimiz döndüğünce dediğim gibi, spor hukuku alanında gereken her konuda destek vermeye devam ettim.

Fenerbahçe Divan Kurulu başkan adayı Şekip Mosturoğlundan Ali Koç itirafı Aziz Yıldırımla görüştüm

‘Tahkim Kurulu kararları daha dikkat çekici! Cezaları az buldu’
Trabzonspor ile oynanan maçta çıkan olaylara da değinmek istiyorum. Neler söylemek istersiniz? PFDK’nın Fenerbahçe ve Trabzonspor’a verdiği cezaları nasıl değerlendirirsiniz? Ayrıca bir hukukçu olarak ilk önce sahaya girenler hakkında tutuklanma kararı çıkmış ancak sonradan serbest bırakıldılar. Bu konuda yorumunuz nedir?

Süreci takip edenler bir yere kadar takip etti. Tahkim kurulunun verdiği kararlar fazla irdelenmedi. Disiplin kurulunun Fenerbahçe'ye verdiği kararlar bir kesimce çok bulundu, bir kesimce az bulundu. Tahkim kurulu ise cezaları az buldu. Yani bizim beklediğimiz öz savunma, nefs-i müdafaa, haksız tahriklere ceza verilmeyeceğiydi. Tahkim kurulu ise tam tersini söylüyordu! Haksız tahrik uygulanmamalıydı, alt sınırdan ceza verilmemeliydi diyor… Aslında bu boyut hiç tartışılmadı. Benzeri olay yaşanırsa bu cezalar hikaye olacak ve daha yüksek cezalar verebileceğiz. Buradaki anlayışı çözmek için salt spor hukukuyla çok zorlanırız. Örnek olarak; UEFA maçı veya FIFA maçları… FIFA organizasyonları veriliyor, onlarda böyle bir olayın arka planında yaşananlar aynı değil. Bu maçtan önce İl Güvenlik Kurulu toplantı yapıyor, belki sezonun en riskli ikinci maçı. Birinci maçı da büyük ihtimalle Galatasaray maçı olacak. Bu maçta alınacak güvenlik görevi normal maçtan alınacak güvenlik önleminden iki kat daha fazla olması gerekiyordu. İl güvenlik kurulunda da görev yaptım hem TFF'deyken hem de kulüpteyken. Daha ilginci UEFA'da da görev yaptım ve Avrupa'nın yüksek riskli maçları vardı. Mesela Türkiye-Finlandiya maçı... Güvenlik toplantısından önce evvel yüz kişi ile güvenlik alınacağı söylendi. Bizim görüşlerimizle hassasiyetlerimiz doğrultusunda bin kişi ile güvenlik alınacağı kararı verildi. Ona rağmen maçta olay çıktı. Ama o hassasiyetleri ön plana çıkardığımız için hiçbir takım ceza almadı. Trabzonspor maçında 50-60 tane güvenlik kamerası direkt maçtan sorumlu Emniyet Müdürü, polis tarafından kontrol ediliyor ve tribünde olay başladığında sahaya yabancı madde atıldığından itibaren kimin ne attığını, kim tarafından atıldığını görebiliyor. Bunlara müdahale edilebilirdi ve direkt o anda orada maç biterdi. Karşılaşma bittikten hemen sonra olayların başlangıcında polislerin sahaya girmesi gecikti ve sayısı yetersizdi… Bunları geçtim, bu kadar riskli bir maçı geçtiğimiz aylarda saldırıya uğramış Türkiye'nin en önemli hakemine veriyorsunuz ve maçı sonuna kadar götürüp bitirmek için misyon edinmiş görüntüsü vardı. Halbuki maçın oynanma şartları yitirilmişti. Futbolcu sahada kendini güvende hissetmiyorsa, o sahada güvenlik yoktur. Havai fişek ve meşale atılacak, kalecinin çenesi yarılacak ama bu şartlarda maç devam edecek ve bu maçı yöneten hakem de FIFA kokartlı hakem olacak. Sahada olaylar oluyor, mesela hakemin rapor yazması gerekiyor. Sahadan ilk çıkan hakem, olayları vs. hiçbir şeyi görmedi. Raporlarında ben hiçbir olayı yazdığını düşünmüyorum. Tünel olaylarında hiç kimse ceza almadı, muhtemelen görmedi veya tespit edemedi. Bunların hepsi yetersizlik, bunların seneye giderilmesi mümkün mü, değil mi? Güvenlik konseptinin değişmesi lazım! TFF'nin bu maçla ilgili bakış açısının değişmesi lazım. Ama bu dediğim gibi köklü bir değişim olursa değişecek. Yoksa o maçı kurtarmak için bir şey olur.

Fenerbahçe Divan Kurulu başkan adayı Şekip Mosturoğlundan Ali Koç itirafı Aziz Yıldırımla görüştüm

‘Fenerbahçe taraftarı hep bir aile gibidir’
Son olarak Fenerbahçe taraftarına ve camiasına mesajını nedir?

Bizim camiamız çok değerli ve çok kıymetli. Özellikle değerlerine inanılmaz sahiplenip arkasında duruyor. Özellikle 3 Temmuz'dan dolayı Fenerbahçe taraftarını bir aile olarak görüyorum. Bu aile hep bizim arkamızda oldu ve hiçbir zaman arkamızdan ayrılmadı. Sokakta itibar ve sevgi görüyorsak, onların sevgisi, saygısı sayesinde. Onlara sonsuz minnettarım. Benim söyleyeceğim, onlara 3 Temmuz ruhunu kaybetmemeleri. 3 Temmuz ruhu gerçekten arka planda çok önemli değerleri ifade ediyor. Aidiyet ifade etmesi, sahiplenme ifade etmesi, karşılıksız mücadele ifade ediyor ve bedel ödemek ifade ediyor. Bu camia, bedel ödeyenlere hep sahip çıkmıştır.

Yazarlar