05.01.2009 - 00:39 | Son Güncellenme:
ÜMİT AVCI
Türk Basketbolu’nun en büyük yeteneklerinden birisi... Pınar Karşıyaka’da başlayan kariyerini Efes’te zirveye çıkardı, A Milli Takım ve lacivert-beyazlı forma altında destanlar yazarken, Avrupa’da da şampiyonluklar yaşadı. Müthiş kariyerini şimdi Galatasaray’da yani gönül verdiği renkler altında sürdüren Hüseyin Beşok 23 sayı, 11 ribaunt, 4 asistlik performansıyla ezeli rakipleri Fenerbahçe’yi devirdikleri maçın hemen sonrasında soluğu Milliyet’te aldı. İşte yıldız oyuncunun anlattıkları...
Bir anda tekrar Türkiye seni ve takımını konuşmaya başladı. Fenerbahçe maçını senin ağzından dinleyebilir miyiz?
Fenerbahçe maçı olduğu için atmosfer müthişti. Seyirci de biz de bu maça ayrı hazırlanıyoruz. Zaten bu atmosferi de yılda bir kez yaşıyoruz. Geçen sezon da sadece Fenerbahçe maçında böyle bir ortam olmuştu. Salon tamamen dolunca oyuncular için de çok güzel oluyor. Keşke evimizdeki her maçı böyle oynayasak. O zaman önümüzde kimsenin durabileceğini sanmıyorum. Rakibin formda olduğunu da bildiğimiz için iyi savunma yapmayı kafamıza koymuştuk. Sonuçta ligin en az sayı yiyen takımları oynadı ve biz daha çok mücadele ederek kazandık.
Maça çok hırslı çıktınız? Beşiktaş yenilgisi mi böyle hıslandırdı, yoksa hafta içinde yaşanan coach değişikliği mi?
Geçen hafta kazanabileceğimiz bir maçı kaybettik. Beşiktaş çok iyi mücadele etti, oynatmadılar bizi. Daha sonra üzücü bir olay yaşadı. Sonuçta yönetim böyle bir karar aldı. O da bizi bir boşlukta bıraktı. Bu ortamda Fenerbahçe ile oynamamız bence bir şanstı. Hepimizin aklında bu maç olduğu için, olayları çok fazla düşünmedik, yabancılara derbinin önemini anlatmaya çalıştık.
Bence başarılı olmuşsunuz, Graves maçın başında bir üçlük attı, adeta çıldırdı. Ona neler anlattınız ki, bu kadar hırslandı?
Sadece bu maçın önemini anlattık. Orada seyircinin de etkisi vardı. O da ilk kez gerçek Galatasaray taraftarını görünce kendinden geçti. Maçın başındaki üçlükten sonra yaptığı sevinç hareketleri benim de dikkatimi çekti.
Fenerbahçe’nin üç genç uzunu hep konuşuluyor. Ama derbiye, yaşlı diye milli takıma alınmayan Hüseyin damga vurdu. Sen bunu neye bağlıyorsun?
Oğuz olsun, Semih olsun, Vidmar olsun... Ben üçünün de iyi oyuncu olduğunu düşünüyorum. Ben de sezon başından bu yana çok iyi çalışıyorum, kendime iyi bakıyorum. Böyle maçlar gençler için daha zordur. Sonuçta biz de rakip sahaya gittiğimizde aynı sıkıntıları yaşıyoruz. Ama bu maç için ben tecrübe avantajımı kullandım diyebilirim.
Fenerbahçe sizden daha geniş bir kadro ve formdaydı. Derbilerin favorisi gerçekten yok mu?
Kesinlikle yok, çünkü her şeyden önce seyirci geliyor maça... Beşiktaş bu sezon çok az seyirciyle oynarken bizim maçı hatırlayın. Biz de ilk kez böylesine bir kalabalık önünde oynadık. Bir de geçen sezon yine Fenerbahçe maçında aynı coşkuyu yaşamıştık. Düşünün seyirci bizim farklı bir maçımızda bile tribüne gelip bize ‘Fenerbahçe’yi mutlaka yenin’ diyor.
Oynamadığın dönemlerde de taraftar sana büyük sevgi gösteriyordu. Derbideki sevgi gösterisine zaten herkes şahit oldu. Aranızdaki iletişim nasıl?
Süper... Belki bunda taraftarı olduğum kulüpte oynamamın da etkisi vardır. Ama şunu söyleyebilirim ki ben bir iki dakika oynasam bile elimden gelen her şeyi yapmaya çalıştım. Taraftarlar her şeyi çok iyi biliyor ve eminim ki bunu da değerlendirmişlerdir. Taraftar tarafından sevilmek güzel bir şey tabii ki...
Coach değişikliği yaşadınız, sence neler değişti veya değişecek?
3 günde büyük bir değişiklik olmadı, zaten olamaz. Küçük değişiklikler vardı sadece. Ben milli takım döneminde Koray Ağabey ile çalışmıştım ve o da tecrübeli bir isim. Mutlaka kendi düşüncelerini kendi felsefesini ortaya koyacaktır. Umarım onun için, bizim için ve Galatasaray için en hayırlısı olur.
Maçtan önce veya sonra Murat Özyer ile konuştun mu?
Maçtan sonra konuştum kendisiyle, o da mutlu olmuştu bu galibiyete. O da hâlâ biz diye konuştu. Zaten kendisi de Galatasaraylı. İleriyi konuşurken, ‘Biz Aliağa ve Telekom’u da yenersek büyük avantaj yakalarız’ cümlesini kurdu. Yani yine bizimle birlikte olduğunu gösterdi. Sonuçta bu onun kurduğu takım, başarılı olmasını en çok isteyenlerden birisi de odur. Yaşananlar profesyonelliğin içinde olan şeyler, oyuncuların da antrenörlerin de başına geliyor. Açıkçası ben çok mutlu oldum, Murat Ağabey’in yine ‘biz’ olarak konuşmasından ve bu takıma duyduğu güven ile sevgiden...
Senin hakkında son dönemlerde içeride mücadele etmediğin, dışarıya kaçarak şut atmayı seçtiğin konuşuluyordu. Ama Fenerbahçe’ye karşı pota altından 12’de 8’le oynamışsın...
Öyle bir şey yok... Bu belki insanların kafasındaki bir önyargıdır. Tabii ki zaman geçtikçe gençler gibi atletik olamazsınız. Ben 20 yaşımdaki halimi hatırlıyorum, o zaman çok daha hareketli bir oyuncuydum. Ancak artık dışarıdan şut atmamın nedeni bence olgunlaşmam. Hem şutumu geliştirdim, hem de rakibe göre oynamayı öğrendim. İçeriden daha etkili olacağımı düşünürsem boyalı alanı kullanırım ama rakibin beni dışarıda tutamayacağına inanırsam, şutuma da güvendiğim için atmaktan çekinmem.
Şampiyon olmadan asla!
Gelecekle ilgili planın ne? Ne kadar daha devam etmeyi planlıyorsun?
Ben kendime iyi bakıyorum, iyi idman yapıyorum. Özel fizyoterapistim var. Yaz sezonunda onunla çalışıyorum ve iyi durumda olduğum sürece oynamak istiyorum. Ama en önemlisi ben Galatasaraylıyım. Bu forma altında şampiyonluğu çok istiyorum. Sonuçta geçmişte Türkiye’de ve Avrupa’da şampiyonluklar yaşadım ama Galatasaray’daki şampiyonluk bana çok şey katacaktır ve bu zevki tatmadan basketbolu bırakmak istemiyorum.
Tüm gazeteler senden bahsetti, bunu görünce ne hissettin?
Şu yaşıma geldim, bir ilkti diyebilirim. Sanki Avrupa Kupası kazanmışız gibi hissettim kendimi. Sonuçta kendi ülkemizde bir derbi maçını aldık. Ama bizi mutlu ediyor işte bunlar. Ben şahsi olarak da gösterdiğim mücadele ve performanstan sonra bunun bir ödül olduğunu düşünüyorum.
Derbiyi kaybetseydiniz, bir gün içinde neler yaşardınız? ULEB Cup’tan elenmek mi kötü, Fener’e kaybetmek mi?
Fenerbahçe’ye o kadar taraftarınızın önünde kaybetmeniz gerçekten çok kötü bir şey. Kabus gibi olurdu. Tabii ki dünyanın sonu değil ama o durumu yaşamayı hiç istemem.
Şampiyonluk yarışı bu sezon çok çetin geçecek. Sen kendinizi ne kadar şanslı görüyorsun, hedefleriniz ne?
Şampiyonluk kolay değil ama tek hedefimiz bu. Efes ve Fenerbahçe gibi ekiplerin kadro ve bütçe olarak bizden daha geniş imkanlara sahip oldukları gerçek ancak biz de onların arasından hedefe ulaşmak istiyorsak, çok iyi bir takım haline gelmeliyiz. Bunun için de hesaplarımızı yapıyoruz, ligi bitirebileceğimiz en iyi noktada bitirmeyi hedefliyoruz. Tabii öncesinde bir Türkiye Kupası var. Avrupa’da istediğimiz kupada olmasak da kazanılacak bir şampiyonluk camiamızı sevindirecektir.
Play-Off için normal sıralama çok önemli. İkincilik için önemli avantajınız var. Sence saha avantajını ele alırsanız, Fenerbahçe’yi eleyebilir misiniz?
Eğer böyle bir eşleşme gerçekleşirse çok ilginç ve zor olacağı kesin. Sonuçta iki takımda şampiyonluk hedefiyle sahaya çıkacak. Daha önce bu iki kulüp karşılaştı ama bu denli büyük hedeflerle karşılaşırlarsa neler yaşanacağını, nasıl bir atmosferin oluşacağını düşünemiyorum bile... Ancak biz taraftarı arkamıza alırsak gerçekten herkesi yenebilecek bir ekibiz.