Erman Öner yazdı: 100 yıllık serüven!
14.07.2024 - 07:02 | Son Güncellenme:
Türkiye’de bisikletin geçmişi Osmanlı’ya kadar uzanıyor. Cumhuriyet’e gelene kadar diğer branşlardan az da olsa olimpiyatlara sporcu yollasak da ilk Türk bisiklet kafilesin yola koyulması 1924 Paris Olimpiyatları’nda oluyor.
Cambaz Fahri, Raif ve Cavit Cav kardeşler oyunlara götürülen bisiklet sporcularımız olsa da ne yazık ki Paris’te yarışma bisikletleri sağlanamadığından boy gösteremeden geri dönüyorlar.
Bu hadise kalp kırıklığı yaratsa da Paris Olimpiyatları, Türk bisikletinde yeni adımların atılmasına vesile olur. 1923’te kurulan Türkiye Bisiklet Federasyonu’nun o dönemki başkanı Muvaffak Menemencioğlu, Türk bisikletçilere Paris’teki bir bisiklet fabrikasında staj yapma fırsatı bulur.
NİTEKİM 1928 AMSTERDAM
Olimpiyatları’na daha geniş bir bisikletçi kadrosu ile gideriz: Cavit ve Galip Cav kardeşler, Yunus Nüzhet Unat ve Tacettin Öztürkmen. 1932 yılında Olimpiyat Oyunları bu kez Los Angeles’tadır. Ne yazık ki, Türkiye uzaklık ve ekonomik sebeplerle 1932’ye katılamaz.
Dört sene sonra, 1936 Berlin’de Türk sporu en kalabalık ekiple katıldığı ve en başarılı olduğu olimpiyatı geçirir. Bisiklet de bu ivmelenmeden nasibini alır, zira ekip altı kişiye çıkmıştır: 1928’de Amsterdam’da da yarışan Tacettin Öztürkmen, Orhan Suda, Kazım Bingen, Kirkor Cambaz, Eyüp Yılmaz ve Talat Tunçalp...
İkinci Dünya Savaşı sebebiyle düzenlenemeyen oyunlar tam 12 yıl sonra 1948 Londra ile tekrardan hayat bulur. Tunçalp ve Suda’ya Ali Çetiner ve Enver Osmalı katılmıştır.
Takip eden yıllar deyim yerindeyse uzun bir duraklama devridir. Türkiye, 1972’ye kadar yani 24 yıl bisiklet dalında olimpiyatlara katılamaz. İlginçtir ki bu yıllar özellikle de 60’lardan itibaren ülkede bisiklet sporunun bugün bile ‘Altın Çağı’ olarak gösterilir.
Tabiri caizse Türk bisikleti olimpiyat orucunu tarihinin en kanlı oyunları olarak da bilinen 1972 Münih ile bozar. Münih’in yolunu Mevlüt Bora, Ali Hüryılmaz, Erol Küçükbakırcı Seyit Kırmızı, Rıfat Çalışkan ve Haluk Günözgen’den oluşan altı kişilik bir ekiple tutarız.
Dört yıl sonra yolculuk Montreal’edir. Burada tek bir bisikletçi, Erol Küçükbakırcı ile temsil ediliriz. Ardından geçen yıllarda Türkiye 2008 Pekin’e kadar, yani 32 yıl boyunca, sporun en büyük sahnesi olimpiyatlara tek bir bisikletçi dahi yollayamaz.
2008 Pekin’de ise Türk bisikleti bir ilk yaşar. Bilal Akgül dağ bisikleti branşında olimpiyatlarda start alan ilk sporcumuz olur.
2012 Londra’da tekrar yol bisikletiyle oyunlara dönüş yapaarız. Ahmet Akdilek, Miraç Kal ve Kemal Küçükbay’dan oluşan milli takım, dünyaca ünlü rakiplerine karşı Londra yollarında mücadele eder.
2016 Rio ve 2020 Tokyo’da ülkemiz adına iki sporcumuz olacaktır: Ahmet Örken ve Onur Balkan.
1924’ten tam 100 yıl sonra, şimdi Türk bisikleti bir kez daha Paris’te bu sefer Burak Abay ile ay-yıldızlı bayrağımızı bisiklet branşında bir kez daha dalgalandırmaya hazırlanıyor.
BURAK ABAY İLE 3 SORU 3 CEVAP
Ülkemizi bisiklet branşında Paris Olimpiyatları’nda temsil edecek Burak Abay, sorularımızı yanıtladı...
- Öncelikle bu yılki parkurdan bizlere genel hatlarıyla bahseder misin?
"Paris’in 275 km’lik parkuru birçok farklı sporcu profiline uyan, %5-6 eğimlerde çıkışların çok sayıda olduğu bir rota. Starttan sonra 214. kilometre ile Paris’e geliyoruz ve orada üç turun ardından finiş yapıyoruz."
- Peki olimpiyatlara nasıl bir antrenman sürecinden geçerek hazırlanıyorsun ve beklentiler neler olacak?
"21 gündür Erciyes’te antrenman kampındayız, parkura yönelik çalışmalar yapıyoruz. Performansım halihazırda iyiydi, Erciyes’in irtifasında kan değerlerimi yükseltip Paris’e öyle gideceğim; çok az kaldı şu an her şey yolunda 3 Ağustos’u iple çekiyorum. Asıl hedefim ve benden istenen olimpiyatı tamamlamak. Henüz bunu başarabilen bir Türk sporcu olmadı, inşallah bu tabuları yıkıp güzel bir sonuç elde etmek istiyorum. Tüm mücadelem bunun için olacak."
- Son olarak her sporcunun hayalidir olimpiyatlarda yer almak; duygularını öğrenebilir miyiz?
"Olimpiyatlara kota almak kolay değil, UCI yarışlarında kafaya oynayarak puan topluyorsun. Bu sebeple puan ve olimpiyat senesi performansın zirvede olmalı. Bizler de Türk bisikletçiler olarak çok çalıştık ve sonunda Paris’e gitmek bana nasip oldu. Bu sebeple çok mutluyum."
POGACAR FARKI AÇTI
111. Fransa Bisiklet Turu’nun 14. etabını, BAE Emirates takımından Tadej Pogacar kazandı. Pau ile Saint-Lary-Soulan Pla D’adet arasındaki 151,9 kilometrelik eAtabı 4 saat 1 dakika 51 saniyede bitiren Pogacar, Jonas Vingegaard (Visma-Lease a Bike takımı) ve Remco Evenepoel’in (Soudal-QuickStep) önünde birinci oldu. Pogacar, genel klasmandaki liderliğini de sürdürdü. Sloven bisikletçi, en yakın takipçisiyle arasındaki farkı 1 dakika 57 saniyeye çıkardı.
