Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başlıkta biraz abartı var tabi... Ama altını çizmek istediğim için “abartma hakkımı” kullandım; alıştığımız gibi full değildi Şükrü Saracoğlu Stadı.
Oysa Fenerbahçe ligin ilk haftasını yok saymış, ikinci hafta “futbolsuz galibiyet” ile başlangıç yapmış ve iş gelip geçen sezon da “toparlanma maçı” olan Sivasspor karşılaşmasına dayanmıştı.
Yani “eğlence” kaçınılmazdı...
Ya oynanan futbolla eğlenilecekti... Ya da futbol oynayamayanlarla/oynatamayanla/oynatamayanı alanla.
Kızana da sevene de ekmek vardı.
Küstüler mi, bıktılar mı, kızdılar mı bilinmez... Ama gelmeyen kaçırdı Fenerbahçe’nin futbollu/skorlu gecesini.
Gerçekten ilkti, kanatları çalışırken hücum pres yapan ve bu arada duran toptan bile gol bulan bir Fenerbahçe.
Basan, bindiren, koşan... Kısaca Ersun Yanal’ın kafasındaki hayale bu kadar uyan bir Fenerbahçe’ye Ersun Yanal bile hayret etmiş olmalı.
Sebebine gelince...
Çabuk teslim olan Sivasspor’u ve “denemekten” çekinmeyip sonunda doğruyu bulan Yanal’ı bir yana bırakırsak; takımın ön freni Sow tribünde...
Evet; son maçlarda resmen ABS gibiydi adam.
Yabancı sınırında bekleyen Holmen, lisansın damgası kurumadan forvetin arkasında ve defansif orta saha sayılsa da bilmiyormuş havalarında... Selçuk’u çekiyor, takımı öne itiyor.
İşin içine kanatlar da girince, işte size keyif veren Fenerbahçe.
Futbol biraz da şans oyunu... Sivasspor akınında topu çalıp Fenerbahçeliler’e hediye eden hakem Yankaya’nın başlattığı kontratak, Kuyt’ın golüyle sonlanınca (84. dakikada bir kere daha denedi Yankaya ama Meireles atamadı!!!) yetenekler özgürlüğünü ilan edip, daha kolay ortaya çıktı Fenerbahçe’de.
Fenerbahçe’nin var olan potansiyeli efektif hale geldi.
Ve kaçınılmaz goller.
“Son yarım saat sendromu”nun izleri henüz silinmemiş ama neyse!
Önemli geceydi vesselam...
İdari, hukuki, cezai bağlamda “yarınını göremeyen” Fenerbahçe, hiç olmazsa futbol anlamında “kafasındaki bazı soru işaretlerinin” yanıtını buldu, bazılarının gereksiz olduğunu anladı, bazılarını da “inşallah hatırlamam” diye geriye itti.
Bu kadarı bile çok iyi.