Sadece ailesinin ve dostlarının değil Fenerbahçe’nin de iftihar edeceği bir vatandaştır kendisi!..
Genel Kurul üyesi, üst düzey yönetici ve -dikkat edin- hukukçu.
Değerli dostum, hal hatır derken lafı Fenerbahçe seçimine getirdi, ben de sordum:
“Kulüp adına savunur, kişisel olarak kızardın Aziz Yıldırım’a... İşte fırsatı; oyun Mehmet Ali Aydınlar’a herhalde”?
- Hayır!
***
Yahu ne davranışlarını beğenirdi, ne hapse girmesi ile Fenerbahçe’ye bulaşan imajı içine sindirebildi...
Başkan’ın Ağır Ceza’daki savunmalarını bile beğenmedi.
Şimdi yine Aziz Yıldırım diyor.
Hani ihtiyacı olsa, menfaati var sanacağım...
***
Şaşkınlığımı anladı ve öyle bir cümle ile izah etti ki, “olay Fenerbahçe ise” mantık/muhakeme/tercih gibi “korteks faaliyetlerinin” kravatı atıp forma giydiğini anladım ve en elitinden Fenerbahçeli’nin bile “kanı kanla yıkamak” niyetini, aksi halde şahıslara değil sevgili kulübüne ihanet etmiş hissedeceğini kavradım:
-Başkasına oy vermek, Aziz Yıldırım’ın dolayısıyla Fenerbahçe’nin şike yaptığını tescil etmek anlamına gelir!
Buyurun bakalım...
Bu da bir bakış açısı ve kendi içinde mantıklı.
“Yapmadık” diyenlerin “yaptığı düşünüleni” cezalandırması, mührü “şike yapılmış“ fikrindekine teslim etmesi, kendi kendini inkar değil mi?
***
Biz romantik bir şekilde “demokrasiden“ dem vuruyoruz. Lakin seçim değil bu...
“Kırk katır mı, kırk satır mı” tercihini oyluyor Fenerbahçeliler.
Şartlar o hale getirmiş...
Kimin haklı, kimin haksız olduğu, kimin Fenerbahçe’ye yapıştırılan kiri tozu temizleyeceği falan önemli değil...
Aziz Yıldırım tercihini “direniş“, Mehmet Ali Aydınlar seçimini “kabullenme“ gibi algılıyor bazı üyeler.
Ve hukukçu, üst düzey yönetici, saygın bir örneği karşımda.
Ona göre:
Eski başkana “devam” demek, “Fenerbahçe şike mike yapmadı, komployo kurban gitti“ anlamında... Yeni başkan seçmek “şike yaptık ve yapanı cezalandırdık”!
Seç bakalım!
***
Ayıplamak ayıp aslında!
Bir insanın bile ayarı kaçınca düzelmesi ne kadar zordur hatırlasanıza...
Milyonlarla çarpın bu rehabilite süresini...
İşte o kadar var Fenerbahçe kimyasının normale dönmesine.
Kimler bu hale getirdiyse kimler olduğu konusunda en geniş tabanlı fikri Fenerbahçe Genel Kurulu söyleyecek başkan tercihi ile- Allah’ından bulsun. Aziz Yıldırım’a da yeni dönem hayırlı olsun!
Alaturka “Avrupalı” Aysal!
Başkan istediği kadar “Avrupalı“ olsun, istediği kadar “kurumsallık“ falan gibi Avrupai modeller peşinde koşsun... Türkiye’de bir kulübün başındaysa dönüp dolaşıp geleceği nokta “alaturka“!..
Bakınız; sayın Ünal Aysal...
Her gün haberlerde. Her gün bir başka açıklama. Ortada sorun yoksa, durduk yerde “ortaya karışık“ problem yaratma...
***
Bu sefer “Galatasaray markası, Atatürk’ten sonra, İstanbul kadar önemli bir üçüncü marka durumdadır” dedi.
Böyle subjektif sıralamalar “yanlış” olunca o sıralamaya giremeyenleri ve onları sevenleri yaralar.
Daha da kötüsü, “doğru” olması! Ben şahsen şoke oldum ve “ne hale gelmiş memleket“ diye sordum kendi kendime.
İstanbul ile başa baş...
Atatürk’ü de geçip birinci olun bari. O zaman bilim, teknoloji, sağlık, eğitim Vs’de bir numara oluruz her halde.
Köpeksiz köy çomaksız haber
“Olsa olsa” metodu ile haber yapanların en ufak bir yaptırıma uğramadığı, hatta iltifat gördüğü bir ortamda “Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal’ın, daha önce kendisini Futbol Federasyonu’ndaki görevinden alan Mehmet Ali Aydınlar’ın başkan adayı olmasından büyük rahatsızlık duyduğu öğrenildi” gibi üretimler sıradan bir hadisedir.
Maharet, “nereden öğrenildiğini” açıklamak.
Birine mi söyledi?.. Kime? Ne zaman?
Bunlar yoksa, sadece roman.
Çıktı, “öyle bir cümlem olmadı“ dedi Yanal.
Yine de sürer gider:
“Olmadı ama düşünmedin mi peki”?
İyi de sen niye “rahatsız olabilir” değil de “rahatsız olduğu öğrenildi“ diyosun?
Köpeksiz köy, çomaksız haber.
Terim deli mi?
Bitmedi... Şimdi Fatih Terim’in bir basın toplantısı yaparak Galatasaray’dan ayrılış sürecindeki gerçekleri ortaya sereceği iddia ediliyor. Bu haber “olsa olsa” metoduna bile uymuyor. Her halde çıldırmadı Terim!..
Kendisi Milli Takım’a gitmiş, sonuç alamasa da başarılı olmuş üç maç kazandırmış. Galatasaray, Mancini ile Fatih Terim çizgisine ulaşmış...
Tribün Terim unutmasa da takımın bekası için fren koymuş. Ağzını açtığı anda ya “kıskandı” derler ya da “intikam peşinde”.
Ben de derim:
Elbette zamanı gelecektir ama şimdi değil. Böyle uydurma haberlerde bile zeka gerekir.