Kocaman kocaman kulüplerimizin küçücük hesapları ve ciğerine işlemiş popülist tutumları yüzünden tribün olaylarına, meşaleye, sahaya atılanlara kesilen ceza, sadece toplumu germeğe yarıyor; üç kuruşluk caydırıcılığı bile kalmıyor.
Son örneği Galatasaray.
Biz bilmiyor muyuz, bir kulübün formasını giymiş adamların yaptığı edepsizlikler için asırlık camianın para cezası ödemesinde veya sahasının kapanmasında yürek sızlatan bir yön olduğunu?
Federasyon bilmiyor mu?
Hukuk bilmiyor mu?
Ama yapanlar, yapmayanlar kadar kalabalıksa, tek tek yakalamak (şimdilik) mümkün olmuyorsa ve kocaman kocaman harflerle yazılmış kurallar orada öylece duruyorsa, şüpheliler ile biricik bağlantı olan kulüplerine ceza geliyor ki, belki kulüplerini gerçekten seven adamlardır ve bir daha yapmaya vicdanları el vermez.
Kulüplerine göbekten bağlıysalar, kulakları çekilir...
Candan seviyorlarsa içleri ezilir.
Hiçbiri olmasa, gerçek taraftarlardan utanır da tekrarlamazlar belki.
Belki yandaki taraftar “atma kardeşim” der gelecek sefer...
Tüm futbol cezalarının mantığı, bir kulüp kimlikli insanın o kulübü sevdiği ve zarar görmesini istemediği varsayımına dayanır.
Buna bile fırsat kalmıyor.
Bakınız Galatasaray’a; “bu cezaları tanımıyoruz” diyorlar.
Süper Kupa maçındaki sorumlunun Futbol Federasyonu olduğunu söylüyorlar.
Bunu diyenler de Süper Kupa’dan önce taraftarı germeye çalışanlar.
Bir tür azmettiriciler.
Bir gün, tek bir gün cesaret edip taraftarlarına dönseler ve “yapmayın ama, sizin yüzünüzden hem para ödüyoruz hem de saha avantajımızı yitiriyoruz” deseler, belki bir daha ikaz etmelerine gerek bile kalmayacak.
Alttan gir, üstten çık, arkadan dolan, yansıtma, kaydırma, inkar, ortalık mahşer...
Ve bir dahaki cezaya katlanmak kader.
Böyle gelmiş böyle gitmez bu işler.
Yakın gelecekte tribün zıpçıktıları enselerinden tutulup alınsa bile, o derbiler öncesinde insanları geren, rakibi düşman olarak görmeye azmettiren yöneticiler yüzünden, belki de daha ağır cezalar yazılacak kulübün defterine.
İddiaya girerim, o zaman da “ben az yaptım; o çok yaptı” dolambaçları sürecek.
Temiz futbol istiyorsak, önce yöneticiler ve davranışları ceza gerektirmeyecek.
Peki ne zaman düzelecek yöneticiler?
Anlamak için bu kez Sayın Aziz Yıldırım’ın açıklamalarına bakın!..
“Adaletin sağlanması için herkes eteğindeki taşları ortaya dökmeli. Geçmişe yönelik herkes yargılanmalı. Bu dava tekrar görülecek. Eninde, sonunda adalet sağlanacak. Bu olduktan sonra da dost olanlar birbirlerinin elini sıkacak.”
8-10 yıl sürer yani el sıkışmak bile.
Ölme eşeğim ölme...