“Fatih Terim benim çok eski arkadaşımdır.... Bazen fikir ayrılığımız olsa da severim, takdir ederim. Galatasaray’dan ayrılmasına en çok üzülenlerden biri benim”!
Bilin bakalım bu cümle kimin?
Mümkün değil aklınıza gelmez... Çünkü futboldaki koşullandırmalar, zihinlere kazınan denklemler, hatta Terim’den asıl nefret edenler buna izin vermez. Ben söyleyeyim; cümlelerin sahibi Bülent Tulun.
***
Galatasaray Başkanı Ünal Aysal’ın danışmanı ve bilindiği kadarıyla Terim’in “can düşmanıdır” değil mi kendisi?
Hayır... “Hem kişisel olarak hem de Galatasaray adına çok üzüldüm Fatih Terim’in ayrılışına” dedi.
Çünkü, kestirmeye sapıp adı “Terim’in ayağını kaydıranlar” listesindeki “olağan şüpheliye” sallamadan önce kendisine sordum.
***
Önce “Koltuk” tabii.
Kafamızdaki klişelerle birçok soru işaretine tek başına karşılık verebilen, beklentileri/hedefleri/niyetleri özetleyen o güzelim koltuk...
Malumunuz, şu sıralar Türkiye’de en çok konuşulan koltuk, ne İstanbul Belediye Başkanlığı koltuğu ne de Ankara’da ceylan derisinden yapılmış olanlar...
Gündemde basit, mütevazı bir “otobüs koltuğu” var.
“Akhisar deplasmanına giden otobüsün en ön koltuğunda neden Bülent Tulun vardı”?
Yanıtladı:
“Ben tüm branşlardan sorumlu sportif koordinatörüm. Benim otobüste bulunmam ve Mancini ile birlikte oturmam, hocaya yabancı olduğu ortamda eşlik etmek içindi ve Başkan bana rica etti. Hocanın adaptasyon sürecinde ben kendisine yardımcı oluyorum. Bu geçici bir şey. Maniplasyon için kullanmayı düşünenler oldu tabi. Herhalde taksi ile otobüsü takip etmeyecektim”.
Haklı.
***
“Niye önde oturdunuz da ortada futbolcularla malzemeciler arasında değil” falan diye soramadım tabi.
“Sportif direktör mü oluyorsunuz yoksa”?
“Asla. O işi senelerce yaptım ama o ben değilim... Ben Galatasaray Kulübü içinde yönetim kurulu dahil 22 sene görev yaptım. Sportif direktörlük gibi bir beklentim yok”.
“Siz değilse kim”?
“Onu yapacak biri bulunacak tabi. Şöyle birkaç dil bilen, kulübü temsil yeteneği yüksek Galatasaraylı bir spor adamı”.
***
İşte böyle...
Bizde “beyan” önemli.
Durumu okuyup “yapsa yapsa” metoduyla Bülent Tulun’a ulaşmak, oturduğu otobüs koltuğundan niyetine “ispat” yaratmak kolay da... Sözlerine inanmak, cibilliyet ve fazilet gereği.
Yani...
Başkan Aysal’a niyetlenip danışmanını taraftarın önüne atmak isteyenler, biraz daha bekleyecek ki, Mancini başaramasın.
O zaman danışmana gerek kalmaz direkt Başkan’ın kellesi istenir zaten.
Ve ihtimal, Mancini’nin başarılı olmasından düşük değildir.