Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Beşiktaş Divan Kurulu, “kulüp tüzüğünde yazılı” ama “pratikte kulak ardı” bir kurala dayanıp eski başkanlar, hamiler, ağabeyler, ömrünü/imkanlarını Beşiktaş’a vermişlerden oluşan 283 kişinin üyeliğini düşürdü ya...
Benim merak ettiğim, o toplantı...
Karar alma süreci.
Neler konuşuldu orada acaba? Keşke kayda alsalardı!
“Sayın başkanım mazeretsiz katılmayan üyeler var malumunuz”...
“Yaa... Çok oldular ama. Bir ders vermemiz lazım onlara”.
“Müthiş isimler mevcut listede. İstesek atarız, acayip de sansasyon olur hani”
“Yapma ya”
“Valla kulüp kalmaz, kulüp... He diyin yapalım”!
“Yapın anasını satayım. Roma’yı yakalım. Onlar akıllansın, biz de biraz gündem olalım”.
Böyle mi karar verildi, bilemem...
Lakin “kimler kapsama alanında” diye bakmış olmalılar değil mi?
Rahmetli Süleyman Seba’yı “hastalık“ nedeniyle mazeretli sayıp dışında tuttuklarına göre; etkiyi - tepkiyi de hesaplamış olmalılar.

Ne yapmak istiyorlardı sizce?
İki kelime; “Güç gösterisi” sergilemek.
Lakin kendi şakağına dayanmış bir silahla efelenerek!
O 283 kişiyi küstürürlerse, güçlerini kanıtladıkları ve rol çalıp zirvesine çıktıkları kulüp, bir daha ne kadar Beşiktaş olacaktı, ayrı mesele.
Unuttukları ise, kurullar üyeleriyle güçlü olur; güçlü üyeleri atınca değil.

Diğer taraftan!..
Neron’un hakkı Neron’a!..
Divan mağdurları arasında sevdiğim saydığım insanlar (hatta patronum) da olsa, Mehmet Akif’in mısrasındaki gibi “Adam aldırma geç git diyemem”.
Aldırırım...
Atıl matıl; kuralı uyguladı diye, sadece divan başkanını nasıl suçlarım?
Bir kural varsa, “üç kez üst üste mazeretsiz katılmayanın üyeliği düşer” diyorsa, ortada iyi niyetten eser olmasa da Divan Başkanı Yalçın Karadeniz kuralı uyguluyor eninde sonunda.
Madem her türlü mazeret kabul ediliyor, madem söz konusu 283 üye arasında sekreteri, özel kalemi, şoförü, hizmetli kadrosu olmayan çok az kişi bulunuyor; iki toplantı sonrası bir mazeret notu gönderselerdi de iş buralara gelmeseydi daha iyi olmaz mıydı?

Bunu, yaşamı boyunca kuralları zorlamayı, gerekirse karşı gelmeyi ve çoğunlukla saçma bulmayı adet edinmiş bir kişi olarak yazıyorum.
Ama hepsinin bedelini, feryat figan etmeden ödeyen bir kişi olarak...
Çünkü biliyorum:
Kurallar karşısında üç seçenek vardır...
Ya kurala uyacaksın, ya kuralı değiştirteceksin, ya da bedelini ödeyeceksin.
Kuralı tuzağa çevirenlerin, hırs için; intikam için kullananların, kumpas malzemesi yapanların hesabı ondan sonra.

Yani hesaplaşma kapıda Beşiktaş’ta...
Bir “uyarı” mesajı yazıp 283 telefona birden yollayarak hem kurallar işler kılınacak hem de büyük skandal önlenecekken, “tam haklısı” ve “tam haksızı” olmayan bir açmaza sürüklenmek için “sıkı stratejist” olmak gerek!
Üstelik, tam da Beşiktaş’ın rahmetli başkanı Türkiye’yi barıştırmışken...
Neresinden baksanız zararı Beşiktaş’a yazılacak saçmalıktır bu.
Kim akıl etti, nasıl bu hale geldi, onu merak ediyorum ben.

Haberin Devamı

Her yerde aynıyız

Haberin Devamı

Sebebi sosyolojik mi, siyasi mi bilemem... Zaman veya nesil değişmesi mi etkiledi, gelişen iletişim teknolojisi aramızdaki mesafeleri mi eritti, onu da kestiremiyorum.
Lakin Avrupa’daki futbol seyircimiz eskisi gibi değil; çok iyi biliyorum.
Umarım takımlarımız da öğrenir ve ayaklarını ona göre uzatır.
Yabancı ülkelerde yaşayan soydaşlarımız, artık eskisi gibi koşulsuz sevgi ve hasret içinde değiller futbolumuza, futbolcumuza, takımlarımıza karşı.
Eleştirel bakıyorlar.
Hatta kızgın.
Bizi beş on sene geriden de takip etseler, aynen izliyorlar. Şu anda yakaladılar. Allah vere, geride bırakmasalar!
Galatasaray’ın Belçika İkinci Ligi’ndeki White Stars ile yaptığı ve hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan hazırlık(!) maçında Burak’ın küfür yemesi bu yüzden.
Ne iddia var ortada, ne fayda... Burak gol kaçırsa ne olur, ya da kaçırmasa... Niye küfür ederler çocuğa?
Niye her maçta “sahaya girme timi” bulunur statlarda?
Meşale, maytapla neden o ülkenin kara listesine sokulur buradan giden takım?
Muhtemelen psikiyatrik vaka.
“Lütfen uzanın ve anlatmaya başlayın” ki anlayalım!
Sözün özü; biz gerginiz.
Onlar da.
Sebep?
Kimse, “futbolumuz fren yaptığı için taraftarın öfkesi burnunda” gibi “meşrulaştırma” yollarına sapmasın terbiyesizlikle saldırganlığı.
Bu başka bir şey...
Futbol parantezinde izah edilemez. Uzmanlar söylesin.

Haberin Devamı

Fenerbahçe’de balayı

Fenerbahçe (yeni) teknik direktörü İsmail Kartal, evinin yolunu unutmuş ve bir haftadır Samandıra’dan çıkmıyormuş.
Vey be!.. Ne biçim çalışıyor adam.
İşi sıkı tutuyor anlaşılan.
Besbelli yola baş koymuş.
Yeni devir.
Yeni hoca.
Adanmışlık, çalışkanlık, özveri...
Benim bile hoşuma gitti.
“Oh” dedim, “Fenerbahçe emin ellerde”...
Lakin, başta İsmail Kartal olmak üzere Fenerbahçe’yi yönetenler çok kapılmasınlar, bunlar balayı haberleri.
İsmail Kartal’ın Fenerbahçe gibi bir galaksinin parlayan yıldızı “olmaması” için her türlü astronomik engel hazır ve nazır durumda, duruyor orada.
Neler mi?
Yazarım... Balayı hatırına bir iki gün daha müsaade.