Gökhan Töre’nin İngilizce küfrünü Erciyesspor Teknik Direktörü Bülent Korkmaz’ın fark edip 4. hakemi uyarması ve Töre’yi oyundan attırması “teknik” açıdan tamamen makul ve mantıklıdır. Hatta kimileri Bülent Korkmaz’a teşekkür bile edebilir futbol sahasındaki centilmenlik dışı davranışa müdahale ettiği için.
Lakin ben tiksinirim!
Bülent Korkmaz’dan değil; bu davranış kalıbından...
* * *
Yani, “içinde menfaat olan jurnalleme” hadisesi...
İspiyon ayıptır, çıkar için ispiyon iki defa ayıp benim için.
Bunu futbolun teorik planlamasında başlayıp her çalımında her şutunda süren aldatma, galebe çalma ve çıkarını kollama mantığı ile karıştıranlara da yazıklar olsun. Küfür sanadır, anlarım. Ama üçüncü şahıssın. Olayla tek bağlantın, futbolcunun atılıp rakibin eksik kalma ihtimali.
Yaptırdın.
Yakıştı mı?
* * *
Eee “üç maymunu” mu oynasaydı Bülent Korkmaz?
Hayır... Hakem duymuş, atmış veya duymamış, atmamış fark etmez; maçın basın toplantısında çıkıp “Milli futbolcu Gökhan Töre’ye hiç yakıştıramadım” dese omzuma alırdım kendisini.
“Defolup gitsinler futbolu kirletenler”!
Eyvallah.
“Başta Gökhan Töre”!
Ona da peki...
Lakin öyle bir iş yaptı ki Korkmaz, Bizans örneği; Gökhan Töre’ninkiler “fevri bir adamın hesapsız işleri” olarak masumane kaldı.
* * *
Bülent Korkmaz söyleyecek şimdi:
Hakeme şikayetini futbolda fair-play ruhu için mi yapmıştır, yoksa Beşiktaş’ı on kişi bırakıp kazanabilmek ve o koltukta 3-5 hafta daha oturabilmek için mi?
Birincisi Bülent Hoca’nın futbolculuk kariyeri ile pek örtüşmüyor, ikincisi de benim rekabetten futbolcudan, teknik direktörden beklentilerimle.
* * *
Açıkçası bir zamanlar deli gibi sevdiğimiz futbolun artık sevimsiz hale gelme serüveninde, başrollerden birine sahip olan Korkmaz’ın “futbolla alış verişinden” anladığımız gibi, futbolu bu hale “hırslı ve kazanmak için her şeyi mubah sayan” ekol tek başına getirmiş olmasa da “katkıları” inkar edilemez.
Umutsuzluğa kapılmak da gerekmez hani!
Aynı kulüplerin U-19 maçına bakın... İçine sinmeyen penaltı için futbolcusuna “kalecinin kucağına yuvarla” direktifi veren Yasin Sülün gibi hocalarla onların talebeleri gümbür gümbür gelecek, fazilet uyanıklığı silip geçecek.
Zaten başka çare yok.