İnanmayacaksınız ama yerli hocalarımıza “pozitif ayrımcılık” yapan bir yorumcu olarak, teknik direktör Halilhodzic’in Trabzonspor’a “hayati faydası olduğunu” düşünüyorum...
Evet, tüm geleceği etkileyecek kadar “hayati”.
Trabzonspor “Dört Büyükler” arasında kalacaksa, Halilhodzic sayesinde olacaktır.
Çıldırmadım; biliyorum daha bir şey yapmadığını.
Yapmaya çalıştıkları da tuhaf... “Karadeniz Cosmos” peşinde sanki.
Bir nesil Trabzonlu’yu “kredi kartı mağduruna”çevirecek, bir nesil Karadeniz futbolcusunun önünü kesecektir; doğru...
Ama “belki de bilmeden” yaptığı bir şey var ki... Onu ancak Halilhodzic gibi “gönülsüz gelen” biri yapabilirdi!
Nedir o?..
“Böyle takım olmaz” raporu!..
Trabzonspor Halilhodzic’in kaprisleriyle, bitmeyen istekleriyle düzelmeyebilir ama “böyle takım olmaz” lafını Halilhodzic’den başka hangi hoca söyleyebilirdi?
Trabzonspor’un emekli futbolcularından biri mi?..
Memlekete giremezdi valla bir daha.
Herhangi bir yabancı mı?
Adamın işi mi yok, alır parasını seneye giderdi.
Sadece biraz şımarmış, biraz da zorla imza atmış bir Halilhodzic’in haddineydi bu rapor.
Sonunda ne olur bilemem. “Teşhis” o kadar sert ve acı ki, “doktor” değiştirmek isteyebilir “hasta”... Ligde 4 haftayı tamamlamadan gitme ihtimali bile var Hoca’nın.
Lakin “böyle takım olmaz” raporu orada duracak.
Trabzonspor’a kimsenin cesaret edemeyeceğini söyleyerek aldığı parayı hak etti Halilhodzic.
Sandık ve spor
Kişisel sandık serüvenimde “müzmin muhalif” pozisyonundan “kronik kaybeden” mevkiine terfi ettiğim şu günlerde, kazananı kutlamam gerek.
Ne diyelim; helal olsun.
Vatana millete, tatildeki bronz tenlilere de hayırlı olsun.
Ancak bir ricam olacak “muzafferlerden”.
Lütfen, ekranların yüzde doksanını işgal eden “gönüllü” parti ve hükümet sözcüsü basın mensuplarının “spor uzantıları” gerçek işlerine dönsün.
Siyaset uzmanları siyasete, futbol uzmanları futbola... Hatırlayın “3 Temmuz sürecini”; ikisini birden yaparak hem kendilerini hem de vatandaşı yoranları, dün beyaz dediğine kara çalanları.
Hem son kullanma tarihleri de geçti!
Birincisi, ihtiyaç kalmadı kimseye “destek” olmaya.
İkincisi, insanlar artık bıktı... Kimse yemiyor. İnanın tersine tepiyor “angaje bir adamın” spor üzerinden yalakalıkları, suçlamaları, ukalalıkları.
En büyük zararları “destek” olduklarına.
Bu “ekstra yükün” sporu ne hale getirdiği ise herkesin malumu.
Bırakın da sporda olsun hesapsız kitapsız teşhisler, ahbap çavuşsuz yorumlar, yapana/yapılana değil adamın siyasi duruşuna göre saptamalar olmasın artık.
Biraz huzur lütfen.