Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Trabzonspor’u bir yere kadar anlarım... Fenerbahçe’yi mahvedecek her karar ona yarar! Futbol aleminde de “utanma pazar mideyi bozar” genişliği geçerliyse; şikayet, aşağılama, kuyu kazma, aslında ayıp sayılsa da normal sınırlarında. Koskoca Hükümet’in bile “kandırılmışız” dediği devlet içine çöreklenip kafasına göre davalar üreten ve insanları hapse tıkan yapılanma, “gerçekten Fenerbahçe’ye de bir kumpas kurmuş olabilir mi” diye hiç sormuyorlar ama olsun... Hiç olmazsa “kupa” gibi somut bir gerekçesi var Trabzonspor’un. Ayrıca uzak olduğu İstanbul’un nimetlerinden yararlanamadığını düşünen, sürekli kazıklandığını zanneden bir camia. Mizaç da uygun ya...

Biraz tahrik, biraz teşvik yetiyor seferberlik ilanına. Peki Fenerbahçe-Galatasaray kavgası neyin nesi?..

Gençliğin % 57,4’ünü yaşıtları, hemen hepsini büyükleri marifetiyle şiddetle tanıştıran “Toplumsal şiddet eğilimimizin” sportif tezahürü mü? Çıtası yükseltilip “rezalete” kadar dayandırılmış rekabet mi? Paylaşılamayan futbol rantı mı? Yöneticilerin gırtlağımıza dayadığı demode ve çok tehlikeli “düşman yaratıp kenetlenme devşirme” taneli temcit pilavı mı? Ne? Ve nereye kadar? Güya tatildeyiz... “İlla ki futbol” diyenlere mis gibi Dünya Kupası var. Lakin durmuyorlar.

Her gün bir adım öteye taşıyorlar karşılıklı hakareti, nefreti.

Gördüler hukuk düzenimizin gevşekliğini, artık hukuki gerekçeler yaratmaya çabalıyorlar. Bir bakıyorsunuz Galatasaray “şike sürecinin savcısı” oluveriyor... Bir bakıyorsunuz Fenerbahçe “kısasa kısas” için 30 senelik şike defterlerini didikliyor. Madem o günlere kadar gittiniz; o günlerin yönetici profillerine de bir bakıverseydiniz! Şikayet devri geçti! Atı alan Üsküdar’ı, kulübü kapan çizmeyi aştı. Artık “Barış” zamanı...

Evet... Ön koşulsuz, dün araştırmasız, yarın şüphesiz, medeniyetin ve insanlığın tek vazgeçilmezi, adam olanın erdemi barış.

Sizler için harcayacak taraftarımız kalmadı.

En tepeden mi başlar, eteklerden tepeye mi yükselir bilemem. Ancak iki büyük kulüp “birbirini imha etmeden” Fenerbahçe-Galatasaray barışı yaşama geçirilmelidir. İki başkanı bir masaya oturtacak, el sıkışan bir fotoğraf yaratacak niyet yoksa, maddi manevi güç kullanmak gerekir. Toplumsal baskı. Siyasi baskı.

Mali, idari, ne varsa. Yoksa gidişat felaket.

Bildiğim konudan örnek vereyim: Medya’dan...

Geçmişte Türkiye’nin en büyük iki gazetesi arasında kirli bir savaş yaşanmış, aynı Fenerbahçe-Galatasaray olayı gibi düzey belden aşağı da dahil- topyekuna taşınmıştı. Kavga iyi idi!.. Verimliydi...

İlk etapta birbirlerinin kılına bile zarar verememişler, aksine tiraj almışlardı.

Ama bir süre sonra ne inanılırlıkları kaldı, ne saygınlıkları, ne tirajları.

Bugün sokaktaki insan “medya yalancıdır”, “medya çıkarcıdır” diyorsa, “dördüncü güç medya, üçüncü güç yürütmeye tasmayla bağlı durumdaysa” o savaşın kirlettiği çevre yüzündendir inanın. Elbette ben söylediğim için gelmeyecektir “barış”!..

Benim söylediğim, kimler ne kadar engel olmaya çalışırsa çalışsın, mevcut durumun rantından ne kadar memnun olursa olsun Fenerbahçe ile Galatasaray’ın önlerinde başka seçenek kalmadığıdır.

Deniz de bitmiştir, kumsal da. Bu aşamada barış “fazilet” olmaktan çıkmıştır.

“Mecburiyettir”. Ben plaza yazarı değilim. Her sabah laptopumu alır her düzeyde en kalabalık yerlerde, mekanlarda bir masaya ilişir, öyle çalışırım. Tinerciden profesörüne, monşerinden mahalle bitirimine kadar herkesin içinde. İnanın 3 Temmuz sürecinin ilk yılında durduk yerde tartışan, konuya vakıf ve ateşli Fenerbahçeli - Galatasaraylılardan eser yok şimdi.

Kulüp seslerini, açıklamalarını onaylayan veya reddeden bir kişiye rastlamıyorum. Geçen hafta Galatasaray, Fenerbahçe’nin UEFA sürecine müdahil olduğunda da bir tartışma görmedim, Fenerbahçe eski defterleri karıştırıp Galatasaray’ı “ilk şikeci” ilan ettiğinde de... Bildiğim, tanıdığım en cevval Fenerbahçeli ile en keskin Galatasaraylılar bile, birbirlerine “bizim başkan haklı” demeyi bırakın, konuya girmiyorlardı. Başkanlar, yöneticiler bilmez... Onlar tansiyonu hiç düşmeyen veya tansiyonun düşmesinden hiç hazzetmeyen bir çevre ile sarılı. Sokaktaki adam bıktı. Zerre kadar işe yaramıyor “işte baş düşmanımız” hatırlatmaları. Sadece kendi bünyelerini, asırlık miraslarını yiyip bitiriyorlar. Şimdi anlamıyorlar.

Anladıklarında ise çok ama çok geç kalmış olacaklar. Açıkça yazayım: Şimdiden geç kalınmıştır ama...

Fenerbahçe veya Galatasaray fark etmez; hangisinden bir adam, bir gurup, bir ekip çıkıp rakiple barışmak için adım atarsa, ona rakip taraftan hangi adam, hangi gurup, hangi ekip aynen karşılık verirse, metazori olsa da kimler kendi şahsında iki kulübü yan yana getirebilirse, heykeli dikilecek olan onlardır.

Aksi halde yine heykelleri dikilir ama “şeytan taşlamak” için. Sakın “iyi futbol yeter” sanmasınlar. “Şampiyon olunca benim provokasyonlarım unutulur” diye düşünmesinler. Bugün barışmayanlar, Şampiyonlar Ligi kupasını alsa da nafile.