Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Skor yanıltmasın; maçın en zarif hareketi de, en vahim haberi de daha hakem başlama düdüğünü çalmadandı emin olun.
Birincisi, “ne oluyor bu seyirciye” endişesi...
Evet, tüm bahaneler, cezalar bir yana; nerede bu seyirci?
Hadi diğer büyükler evinde değildi dedik... Bursa seyircisi Galatasaray’dan daha önemli bir rakip bekliyordu, Mersin taraftarı Beşiktaş’a yeteri kadar motive olamıyordu!..
Barcelona, Manchester United falan gelecek ki dolduracak tribünleri!
Peki Fenerbahçe evinde. Sezonun ilk maçı. Merak, şölen, hasret bir arada. Karşısında Avrupa’da dişe diş mücadele etmiş dişli bir takım ki bir yandan dişine uygun... Kale arkalarını da çıkardım. Kalan her yere yığılacak değil mi Fenerbahçeli?
Ne gezer...
Yine yarım yamalak seyirci.
Dikkat, tribün açısından bu sezon sonun başlangıcı olacak gibi.

İkinci olay, Yobo ve Baroni’ye veda seremonisi.
İşte bu kadar ya...
Kadronu zorlayan, parası ağır gelen, eski formundan geri düşen ya da yabancı kısıtlamasına toslayan futbolcuyla yolunu ayırmak istersen, verirsin böyle plaketi, alırsın gönlünü, öpücükle alkışla uğurlarsın.
Aksi olursa... Sana da yazık, adama da. Gerginlik de cabası.
Teknik Direktör İsmail Kartal’ın bu uğurlamaya ilişkin yorumuna dikkatinizi çekerim:
“Allah herkese böyle yolcu edilmek nasip etsin”.
Demek ki, Fenerbahçe en kötü alışkanlıklarından birini daha geride bıraktı.
Artık Başkan’dan sol beke kadar kimse endişelenmesin. Zamanı gelince, itilip kakılmadan gidecek herkes.

Maça gelince...
Süper Kupa’yı alınca yere göğe konulmayan Fenerbahçe için “abartmayın rakibi iyi değildi” demiştim.
Karabükspor çok daha fazla zorladı Fenerbahçe’yi inanın.
Çünkü hazır ve sağlamdı. İstim üstündeydi.
Avrupa’ya niyet Fenerbahçe’ye kısmet, kalenin önünde altılı duvar kurmuş bir takımı açmak kolay mı?
Evet... Fenerbahçe bir türlü istenen tempoya erişemese de kontratağın da iyisini yapıyordu kanat hücumunun da... Paslar sahayı köşegenleyenden rakip sahada şov haline gelene kadar çeşit çeşitti.
Lakin maça damgasını vuran, sonuca götüren, gol getiren “sarsaklık” oldu!
Karşılıklı ilk iki golü geçin; gerisi tamamen bireysel hata.
Koskoca ilk yarıda topa dargın duran Sow’a gol attıran da sarsaklıktı, Kadlec’e kendi kalesine gol attıran da. Fenerbahçe’yi 3-2 öne geçiren de.
Son yirmide maça giren Diego’nun etkisi mi?
Karabük hatalarını arttıran unsurlardan biriydi. Adamın alıp dönüp vermesi bile şık. Ama takıma ısınması lazım.
Seyirci, futbol, Fenerbahçe; haftaya her şey daha iyi olur umalım.