Sapla saman karışmasın... Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda Trabzonspor Başkanına küfür etmek, tükürmek, şişe atmak, arabasına tırmanmak gibi “linç öncülü” hamlelerin tümü, yapanlar açısından “suç”, sorumlu Fenerbahçe açısından ise “ayıp“tır.
Futbolumuz için yüz karası. Türk Ceza Kanunu ile Futbol Yönetmeliklerine göre cezalandırılır, cezalandırılacaktır.
Ancaaak...
Trabzonspor Başkanı sayın İbrahim Hacıosmanoğlu tarafından da itiraf edildiği gibi, olayın yaşanmasında Trabzonspor kafilesinin “kuralları” uygulamaması, özgüveni, hadi halk tabiriyle yazalım; “delikanlılığı” birincil derecede rol oynamıştır.
NE BEKLİYORDU HACIOSMANOĞLU?
Doğal ve hukuki hak arama girişimleri yetmeyip, rakip yöneticiler hakkında “amiyane” cümleler kurarak taraftarları “kuran” ve kitlesel düşmanlıkları tetikleyip derbileri potansiyel hesaplaşma yerine çeviren yöneticilerin, ister “bilerek” ister “yanlışlıkla” rakip taraftarla yüzleşmesinden, bundan başka hangi sonuç beklenebilirdi acaba?
Üstelik “atılan laflara” yanıt vererek...
Obama olsan nafile... Sana ters bakan kitleye diklenirsen, kitle psikolojisinden nasibini alırsın.
Ayıptır, yazıktır, faciadır ama gerçektir. İlk bilmesi gerekenler de futbol yöneticileridir.
KİTLELER KARİZMA TANIMAZ
“Kendime kızıyorum” diyor zaten Trabzonspor Başkanı... “Keşke bir saat bekleseydim”.
Niye beklememiş, yanlış kapıdan yanlış zamanda çıkmaya çalışmış?
“Kimse uyarmadı”!
Belli ki, İl Güvenlik Toplantısına Trabzonspor adına katılan Serkan Ünver isimli yönetici, “uyarıyı” ve “kuralları” iletmemiş kendisine.
Veya iletmiş, karizmasına güvenmiş.
Ya da “yedi sülalesine”.
ORGANİZE Mİ SPONTANE Mİ?
Aslında fena halde yalpalama var Trabzonsporluların iddialarında.
Başkan üç dakika içinde hem “bu olay spontane” diyor, hem de “organize”...
Kalabalıklara “sen hakem satın almayı başkanına sor” diye seslenmiş, bağlandığı kanalda “ben şey miyim yani, muhatap olur muyum taraftarla” diyor.
Bir cümlede “Bizim amacımız suçlu ilan etmek değil”... İkinci cümlede “Olayları polis müdürü provoke etti”.
Mesele çok ciddi, analiz gayrı ciddi.
TERS YÜZ YORUMLAR
Bitmedi... Trabzonspor’un ikinci Başkanı sayın Sabahattin Çakıroğlu da gece vakti telefonunu kanaldan kanala uzatıyor:
Bir kanalda Fenerbahçeli yöneticilerden “hiç şikayeti” olmadığını vurguluyor ve “Oyunun son dakikalarında öndeki taraftarlar küfür edince onları durdurmaya çalıştı ev sahibi yöneticiler” diyor...
Diğer kanalda “Fenerbahçe yöneticileri yüzlerine kara çalsın. Küfür ediliyor, bir tanesi ayağa kalkıp durdurmadı”.
Ben anlamadım, kimse de anlamadı.
Sadece şu gerçek duruyor ortada:
Bir kulüp başkanına linç girişimi çok vahimdir, çok ayıptır, suçtur.
Mevcut gerilimde çok büyük payı olsa da, yanlış zamanda yanlış kapıyı kullansa da, taraftara diklense de, kurallara uymasa da...
Ve kitle psikolojisinden bir başka acı gerçek:
“Maalesef burada bitmeyecek”!
Başkana hakaretten “sabıka”!
Vedat İnceefe’yi tanıyanlar söylüyor; soy ismi gibi bir insanmış... Hem delikanlı, hem nazik.
Dikkat edin, başımıza ne geliyorsa, sahibi/tetikleyeni/zanlısı veya azmettiricisi mutlaka delikanlı oluyor ne hikmetse.
Zaman mı değişti, kavram mı bilemem.
Lakin “haso Galatasaraylı” İnceefe, Galatasaray başkanına öyle “kalın” sözler sarfetmiş ki elektronik alemde, hiç yakışmamış eski futbolcuya, hocaya, Galatasaraylıya.
Aysal’dan nefret etme nedenlerini “nefret edilecek” cümlelerle anlatmış.
Fatih Terim’e şirin görünmek istemişse, günün birinde Terim başkan olursa emin olun en uzakta tutacağı adamların ilk sırasına koymuştur İnceefe’yi.
Çünkü “başkana hakaretten” sabıkalıdır bundan böyle.
Neyse...
Bu olay aslında gerçek gazetecilere her zaman ihtiyaç olacağının da belgesi.
Sosyal medyada kendi röportajını kendi yapmaya soyunanlar, mutlaka saçmalayıp duvara tosluyorlar. Bir gazeteci ile oturup açıklama yapsalar, olay böylesine sıyrık boyutlara asla gelmez inanın.
‘Saray’ın kolonunu kestiler
Yanlış mı okudum acaba; Mancini “yeni hocaya zaman tanınmalı” demiş!
Buyursun bu sezon tepe tepe kullansın.
Çünkü Galatasaray Yönetimi “Terim operasyonu” ile hem Şampiyonlar Ligi’ni hem de Süper Lig’i gözden çıkardığını belgeledi açık açık söylemese de.
Ya gözden çıkardılar, ya da bu işten zerre kadar anlamadıklarını ispatladılar.
“Saray”ın altından kolon kesip üzerine kat çıkmak başka anlama gelmez ki.