Magazin deyip geçmeyin!.. Ünlü insanların özgül ağırlık/ hacim oranını saptamak açısından basın toplantılarından, röportajlardan, aldım/verdim tasarruflarından çok daha açıklayıcı olabilir bazen.
Örneğin, Beşiktaş Başkanı Fikret Orman...
Hakkında bir magazin haberi okudum, birikmiş “iyi niyetli ön yargılarıma” şerh koydum:
“Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman’ın şoförü, VIP minibüsü üzerine tepe lambası koyarak otobüs durağına park etti”.
Sebebi Allah korusun bir hastalık veya acil durum değil; yemek!
Araç, vatandaşın gözünü acıtıp yüreğini irkilten “teyakkuz” manalı mavi çakara emanet.
Aynı yere Fenerbahçe Başkanı park etse, aracı taraftarlar, Galatasaray Başkanı koysa memurlar koruyabilirdi ama Beşiktaş Başkanı oraya park etmemeliydi...
Öyle değil mi Çarşı?
Elbette koskoca Beşiktaş Başkanı hakkında şüpheler edinmek için çok yetersiz bir olay “park” meselesi... Lakin “biriken sürece” şiddetli bir magazin etkisidir sonuçta!
İşe “kendi yağıyla kavrulma” sloganıyla başlayıp üç sezonda stat da dahil en büyük harcamaları yapan bir kulüp başkanı var karşımızda. Vefa, güven ve sahiplenmeden bahsedip yoklukta taşın altına elini koyan hocayı, “başarılı” bulduğu sportif direktörü tek kalemde harcayan bir başkan.
Ve otobüs durağına tepesinde çakarlı minibüsünü park eden bir halk takımı lideri!
Kimse bana Demba Ba falan demesin. Borcu bulan Messi’yi bile getirir; o başka...
Hacmini katlayan özgül ağırlığınla ne kadar örnek oluyorsun, ne kadar hoş seda bırakıyorsun, önemli olan o.
Fikret Bey ile ilgili her olumlu fikrimi silmedim tabi.
Magazinden idari işlere kadar tüm konularda açıklama yapmasını ve benimle birlikte kalbine şüphe düşenleri aydınlatmasını bekliyoruz şimdilik.
Eğreti yamaçta tesis durmaz!
İster görmemişlik deyin ister gençlik... 2011 Kış Oyunları’nın Türkiye’de yapılacağı müjdesi gelince, kar kış demeden tası tarağı toplayıp Erzurum’a gitmiştik.
Milliyet ekibi ilk...
Biz Erzurumlu’dan daha coşkuluyduk inanın.
Ve yazdıklarımı dün gibi hatırlarım:
“Doğu’nun hayatı değişecek”!
Şimdi ne yazayım?
“Doğu’nun hayatı kaydı” mı?
Organizasyon alındığı gün sevinç, projesi yapıldığında heyecan, 2011 geldiğinde gurur duyduğumuz tesisler, ayağımız altından kaydı gitti işte!
Verilmiş sadakamız varmış ve yarım milyarlık tesisleri atıl tutmamıza sebep olan beceriksizliğimiz bu kez işe yaramış...
Düşünsenize uluslararası bir organizasyonda yıkıldığını.
Bir şeyler eksik bizde!
Özenerek, heveslenerek hatta parayla bile olmuyor...
Altın kaplama tesis yapsan, ya işe yaramıyor ya da yanlış hesapla, ihmalle, doğal afetle elinden kayıp gidiyor işte.
Eğreti yamaçta tesis durmuyor.