Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Adamın biri para dolu bavulunu Moskova’da kaybedip gelse, “adam sen de” deyip üzerine bir bardak soğuk su içse, kime ne!..
Keyif onun, para onun...
Hele -bu zamanda biraz nadir olsa da- helalinden kazanılmış paraysa.
“Vah vah” der geçeriz.
Peki, halkın malı bir kulübün “delikli kuruşu” heba edilirse kimi ilgilendirir?
O kulübü sevgileri, emekleri ve paralarıyla yaşatanlar başta olmak üzere hepimizi değil mi?
“Hesaba itiraz” hakkımız ve görevimizdir.
Soralım o zaman:
Beşiktaş Fernandes’i çarçur etmedi mi?
***
Devam sorulara:
Çok değil bir sezon önce Beşiktaş Başkanı sayın Fikret Orman o sıradaki teknik direktörü Samet Aybaba’ya “Fernandes’i istiyorlar, ne dersin” diye sormadı mı?
Samet Aybaba “Durduğun kabahat, hemen sat” demedi mi?
“Yahu taraftara nasıl açıklarız sonra durumu” endişesindeki Orman’a Aybaba’nın yanıtı “zaten bana fatura kesmeye alışıklar, hoca istemedi dersin” olmadı mı?
Demek ki, sayın Orman’ın tasarrufu Fernandes olayı...
Hani Fernandes satılmayıp Beşiktaş’ı ihya etse neyse. O sezonun yarısında da bir işe yaramadı, geçen sezonda da. Beşiktaş’tan aldığı para ile İstanbul’un turizm sektörünü köpürttü o kadar.
***
Yitip giden para da az değil hani.
Bu sezon yırtındı ya Beşiktaş Şampiyonlar Ligi’ne konuşlanabilmek için...
Gidebilseydi, cebine koyacağı para kadardı Fernandes’in değeri -Beşiktaş kazansın diye tüm sorumluluğu almış- Aybaba zamanında.
Bilic devrinde ucuzladı.
Bugün bedavaya gitti.
***
Anlaşıldı mı, yerli-yabancı hoca ayrımında yerliden yana pozitif ayrımcılığımızın “yabancı düşmanlığı dürtüsüyle” yapılmadığı?
Bilic iyidir hoştur, sosyalisttir, hümanisttir ama Beşiktaş’ın para hesabı onu çok ilgilendirmez; işine bakar. Fernandes’in “oynama ve işe yarama ihtimali” yüzde 10 bile olsa, haklı olarak kalmasını ister.
Beşiktaş’ın çocuğu hoca ise yöneticilerin işi olan maddi risk ile kazanç oranını tutturmayı da dert eder kendine...
Karşılığında kapı dışarı edilir; o başka.
***
Sonuç...
Türkiye gibi bin liraya yer altında ölen emekçilerin ülkesinde İsviçre standartlarında yaşayan ama İsviçreliden çok çarçur eden kulüplere sahibiz...
O kulüpler yabancı futbolcu transferini maddi manevi felaket haline getirmesin, iflas bayrağı çekmesin, Milli Takım’ın içini boşaltmasın, futbol piyasamızı da “yabancılara” teslim etmesinler diye “olmayan futbol huzurumuzu” yabancı kısıtlama pazarlıklarına kurban etmekteyiz...
Onlara rağmen!..
Tam da bu süreçte, kendi ifadeleriyle “başarısız” bir sezonun ardından 12 milyonluk topçuyu bedava tarafından Rus futboluna ikram eden bir Beşiktaş yönetimi var ortada.
***
Hem de Beşiktaş!..
Seba’nın genleri ve tabanın mayası ile yazılmış anayasası “futbol çağdaşlığını geleneklerle, kazancı sorumluluklarla sınayacaksın ve ziyankarlık yapmayacaksın” ilkesine sahip Beşiktaş...
Kaybedilen bavul dolusu para kişisel servet değil ki...
Sormak hakkımız ve ödevimizdir, yanıt vermek ise Beşiktaş’ı yönetenlerin mecburiyeti.