Fenerbahçe için Torku Konyaspor maçı kâbus gibi başlayıp kâbus gibi bitti ve maçın ilk devresi Fenerbahçe hakkında “endişesi” olan herkesin satır satır okuması gereken bir kitap gibi.
Beş “N” bir “K”, tüm yanıtlar orada!..
Bir kere sinirleri laçka bir Caner var sahada. Haftalar geçiyor, Caner’in sinirleri düzelmiyor. Fenerbahçe 1-0 öndeyken Caner taş gibi penaltı yapıyor ki, hakem rahatlıkla penaltıyla birlikte sarı kart da verebilir... Dua edeceğine parmağı hakemin burnunda sinir kusuyor Caner! Aynı Caner birkaç dakika sonra itirazdan sarı kart alıyor. Aslında ikinci sarıdan Bekir’le birlikte oyundan atılması işten bile değil. Üçüncü sarısı da var ama önemli değil.
İtirazlar ve intikamlar bitmiyor ilk yarının bitmesine saniyeler kala.
Çelme, omuz, söylenme...
Neden peki? Çünkü futbolcular da farkında galip gelseler bile hak etmediklerinin. Ortaya oyun falan koymadıklarını görüyorlar.
“Hedef bir milyon üye” pankartı taşıyorlar ama bu futbolla stada elli bin kişi toplayamayacaklarını çok iyi biliyorlar.
Bir şeyler eksik bu takımda...
Ve başta “sinir” olmak üzere bir şeyler fazla...
Mesela Diego...
25 milyon dolara teknoloji harikası savaş uçağını size, onu olmuş armut gibi yere indirecek 20 bin dolarlık füzeyi rakibinize satmışlar gibi aldanmışsınız. Bu maçta Mehmet Güven, başka maçta başkasını dikiyorlar Diego’nun başına; yıldızı var sanan Fenerbahçe bir kişi eksik oynuyor.
Gökhan’ı ayıralım...
Kuyt fena halde inişte.
Bekir’i gördünüz işte; elinde patladı Fenerbahçe’nin. Ayağına, eline basmayı anlarım, enseye taban ne fantezisi! Her şey üst üste katlanınca, Webo’dan Gökhan Gönül’e kadar herkes sinir küpü oluyor.
Kim düzeltecek bilemem. Ama bildiğim, kimin bozduğu! İnsafsızlık değil bu...
Şampiyon olmuş aynı takımı “ıkına sıkına toparlanmaya çalışır hale getirmek” kolay iş değildir ve ancak teknik direktör gibi yetkili biri becerebilir. İsmail Kartal’ın bu maçta yaptığı doğru hamleler ise sadece minik telafilerdir.
Maçın ikinci yarısına bir kişi eksik başlayan, sarılı, kırmızılı, penaltılı takım, ilk yarının aynı dakikalarına göre kat kat üstün olur mu? Fenerbahçe’de oluyor.
Hatta on kişiyle 50. dakikada gol de atıyor.
İnişteki Kuyt’ı alkışlıyor tribünler. Çünkü Fenerbahçe’de eksik olan kalite değil. O kalitenin verime dönüşmesini sağlayacak motivasyon. Çimene inmesini sağlayacak organizasyon. Fenerbahçe’yi adrenalin toparlıyor ikinci yarıda. Son dakikalarda ise Kadlec ve Gökhan kurtarıyor. Torku Konyaspor, hocası Mesut Bakkal’ın da söylediği gibi açık ve rahatça topunu oynayan bir takım aslında... Bozmuyor rakibi. Fenerbahçe ne zaman bozulduysa, sebebi rakibi değil kendisi oluyor.
Sadece bu maçta değil; sezon başından beri. Milli maç arası, yarası en zor sarılacak takım Fenerbahçe’dir... Çünkü yaraların ve yaralayanların “teşhisi” sürekli ertelenmektedir.