Soruya bak hizaya gel!.. Yazıklar olsun akıl edene, hesabını yapana, yanıt kağıdına böyle bir şık koyana, dile getirene, cevap verene...
Hele milyonda bir de olsa böyle bir rezilliği yapma ihtimali olan birileri varsa, onlara da milyon kere yazıklar olsun...
Diyemeyeceğiz ne yazık ki!..
Zaman böyle...
Başlıktaki soruyu soranlar haklı maalesef.
Şüphelenmekte değilse bile düşünmekte haklılar.
***
Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ı ekarte edip Beşiktaş’ı ikinci yapmak için bilerek isteyerek maç kaybetmesi, üstelik “lig bitmeden önce şampiyonluk ilan etme rekorunu kırmak üzereyken” böyle pis bir işe yeltenmesi ihtimal dahilinde değil ama yaşadığımız coğrafyada içimize çektiğimiz, her hücremize sinmiş “hile, hurda, entrika, pusu, yalan, dolan, üçkağıt” zehri o kadar yoğun ki, olay “normal sınırlarında” maalesef.
Mümkün...
Daha fenası; kimine göre gerekli!
***
Neden?
“Her şey güllük gülistanlık, sadece futbolda bu karamsarlık” diyebilen var mı?
Aklı karışık insanımız.
Nasıl karışmış?
Nefret gündelik hale gelmiş.
Hukuku dandini.
Adaleti şaibeli.
“Öncelikler manzumesi”sebze çorbası gibi.
Toplumsal çöküş falan gibi iddialı laflar etmeyelim ama terakki, tekamül, inkişaf gibi kıymetli antikaların naylon benzeri “gelişim” olmadığı kesin.
***
Futbol da bu ülkenin bir dinamiği... Payını alacak tabi.
“Niye yeniyorsun Beşiktaş’ı da Galatasaray’ı ikinci yapıyorsun” sitemi, Fenerbahçeli’den gelirse ne kadar şaşırmamız gerekir?
Hiç, değil mi?
Futbol aşkı “rakip nefreti üzerine kurulu” bir vatandaş için Galatasaray yerine Beşiktaş’ı ikinci yapmaktan daha önemli, daha doğru bir şey olabilir mi?
Yapmak için hile mi gerekiyor?
O gani!
Amaca ulaşmak için her şey mubah değil mi bu topraklarda?
***
Fenerbahçe’den nefret eden bir Galatasaraylıyı ise öldürseniz ikna edemezsiniz Fenerbahçe yenilirse hile yapmadığına.
Ne yapsın?.. Gündelik yaşamda, siyasi hayatta, her düzeyde örneklerinden geçilmiyor ki...
Eskidenmiş temiz niyetler, iyi duygular:
Bir üst öncelikmiş futbolsever için futbol...
Daha üst öncelikmiş futbolsever için yaşadığı ülkenin temiz ve ahlaklı olması...
En üst öncelikmiş insanların namuslu davranması ki, sadece hukuk ve ahlak kurallarının emri değil, yüce dinimizin de nihai hedefi...
****
Nasıl ki “deli” yaptıklarından/söylediklerinden/sorduklarından sorumlu değilse, “aklı karışık insan” da “deli”nin düşük yüzdesi. En vahim şeyleri sorması/inanması anasının ak sütü gibi helali:
“Fenerbahçe, Beşiktaş’a yatar mı”?
Yatmaz...
Lakin bu kafadaki insanlarla bu toplum yatar! Dolayısıyla futbol...
“Şüyuu vukuundan beter” diye bir özdeyiş var...
Şüpheler en az hile yapılması kadar vahimdir sevgili vatandaşlar.
Yaşam kalitesini bozar. Keyif almayı engeller. Ruhu karartır. Futbolu rezil, memleketi rüsva eder.
Fenerbahçe Beşiktaş’a yatsa ne olur yatmasa ne olur.
“2017’de yokum”!..
Galatasaray Başkanı sayın Ünal Aysal’ın “2017 yılı planlarım arasında Galatasaray başkanlığı yok” açıklaması, seçim isteyen muhalefeti susturmak için son derece yerli yerinde bir taktiktir.
“Seçim istiyorsanız yapalım ama ben aday olmam. Ya 2016’ya kadar sesinizi çıkarmayacaksınız ya da acilen bir başkan adayı bulacaksınız”.
Tamam... Galatasaray futbolda iyi gitmedi. Şampiyonluk yarışında ise berbat oldu.
Ama sayın Aysal “sepeti koluna” verilecek durumda değil şu anda.
Basketbol, Şampiyonlar ligi başarıları, bitmemiş mali ve idari reformlar Aysal’dan kurtulmaya niyet edenlerin yakasını bırakmaz sonra.
Yola devam...
***
Lakin işin “2017’de bırakacağı kesin” başkanla yürüme zorluğu var!..
Bir kere başkanlık süresi bitene kadar Aysal’ın yönetimini beğenmeyenlerin elindeki kozların tümü uçtu gitti.
Kime diyeceksiniz “Yanlış yaparsan bir daha seçmem seni”?
Aysal’a mı?
O yok ki zaten 2017’de.
***
Veda vadesi kesinleşmiş seçilmişlerin hedef küçültüp rahatına baktığı, onlar tarafından atanmışların kafayı “gelecek dönemde rol kapmaya taktığı”, mevcut otoriteyi pek kale almadığı görülmemiş şey değildir.
Hatta, vade yaklaşırken veda edip “hizmet” görevinden “eleştiri konumuna” geçtiğine sıklıkla rastlanır “başkanın adamlarının”.
Yani, gelecek sezon değilse de bir sonraki sezon çok zor olacaktır Galatasaray için. “Gölge kabine”nin gölgesinde, elinden eleştiri kartları alınmış denetimle ve geleceğini kurgulayan insanlar yönetiminde bir sezon.
Bir tür “ara dönem”.
Ara dönemde tufan olur tufan.
“Damarımızdaki asil kan”
Fenerbahçe Başkanı mı küfür etti Galatasaraylılara Rusya’da, Galatasaray taraftarı mı Fenerbahçe başkanına, beni pek ilgilendirmiyor.
Kadın baketbolunda Avrupa Şampiyonluğu için iki Türk takımı parkeye çıkıyor, biri şampiyon, biri gümüş madalya alacak kesin...
Sporsa bayram, rekabetse en üst klastan.
Fark etmiyor.
Oraya giden vatandaşlarımız, başkanından taraftarına kadar hepsi yanlarına “rezilliğimizi” de alıyorlar.
Burası mühim.
İşte buna istikrar derim!
Her türlü ahval ve şeraitte, birinci vazifemizi yapıp rezaletimizi çıkarıyor muyuz?..
Muhtaç olduğumuz kudreti damarlarımızdaki asil kandan alıyor muyuz?
Fazlasını sağa sola saçıyor muyuz hatta?..
Evet.
Feda olsun Türk Sporu’na.