UEFA kulağının üstüne yatsa da Belçikalı dürüst gazeteci, Anderlecht’in Türk seyircisine reva gördüğüne “ayırımcılık“ diyebiliyor.
En milliyetçisi bile ırkçı bilet saçmalığını içine sindiremeyip, “ilginç“ olarak niteliyor?
İşe bakın:
Ben “ayıp“ diye haykıramıyorum buradan!
Neden?
Adamlar haklı.
Sende bir “hastalık“ varsa, kendisini koruyacak.
Ebola, kuş gribi, holiganizm, hepsi aynı. Gerekirse sınırlara bile tedbir koyacak. İçerde “enfekte olmuşları” tecrit edecek.
Mikrop futbolla taşınıp tribünden bulaşıyorsa, böylesine “son üç yılda bilet almamış kimseye Galatasaray maç bileti satılmaz” gibi faşist kararlar verir elbet.
Biz de gıkımızı çıkaramayız.
Açık konuşalım?
“Taşlı - bıçaklı - yangın makineli“ adamların, bize ayrılmış tribünde olmasını, biz istiyor muyuz?
Bizim bayrağımızı sallarken bizi utandırmasına “olsun” diyebiliyor muyuz?
Hayır.
İstemiyoruz da?
Kuralları falan boş verin insanlığa aykırı bu tribün macerasının ayıp, günah, yazık olduğunu öğretemiyoruz bizim Avrupalı insanımıza.
Zaten öğretmek ne haddimize.
Kendi elimiz temiz mi?
Bugün askerliğini yapan bir çocuğa doğduğundan beri futbol adına ne öğrettik mesela?
Hatta babasına!
“Bir kulübü tut, para harca, ne kadar rakibin varsa hepsini her şartta mahvetmek için gerekeni yap. Tribünler senin savaş alanın. Ayağa kalkmayan da bizden değildir, rakibine hakaret etmeyen de”...
Eeee?
Bizimkiler su gibi öğrendi.
Avrupa’daki bizimkiler de kopyaladı.
Lakin Avrupa’ya uymadı!..
Bizi bıraktım açıkçası... Avrupa’daki kardeşlerime üzülüyorum.
Anavatanı kopyalamayın, medeniyeti seçin arkadaşlar.
Yoksa aşağılanıyorsunuz kulpu kırık Anderlecht kulübü tarafından.
Eloğlu resmen edepsizlik yapıyor!
Gün gelir Türk taraftarlara “chip takma şartı“ falan konuşur bunlar.
Acı olan.
Ve beni çaresiz bırakan.
Belçikalı gazeteci “ayıp” derken sus-pus olmam.
Ey bu ülkenin kendine oynayan yöneticisi, futbolcusu, medyası; insanını düşünmeyen utanma bilmez ama birazcık yüzünüz kızarsın artık. En azından nadim olun vazgeçin.
Bitmedi.
Bu arada Anderlecht’e de bizim nasıl insanlar olduğumuzun belgesini vereyim:
Adı üstünde; Türkspor.
8 futbolcusu hastalandığı için sahaya çıkamayan rakibi karşısında 3-0 hükmen galip gelmek yerine maçı ertelemeyi kabul edip ertelenmiş maçı 2-1 kaybeden ve Almanya Fair-Play Ödülü’nü kazanan takım.
Aynı adamlar?
Ne yazık ki,
Kirli bir “mühendislik“ sonucu huyumuz bozuldu, Avrupadakiler de bize uydu.
Çok sürmez; düzelir.
Medyamızdan, yöneticimizden, futbolcumuzdan başladık nitekim.
Ve kendimizden!
Anlayan anlasın bu uyarıyı.