Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Uyarıyorum!.. İster kendi takımından, ister rakip olsun, ister yerli, ister yabancı, acemi, şöhretli, genç, yaşlı fark etmez; futbolcuları ıslıklamak, küfür etmek, kafasına bir şeyler fırlatmak, itip kakmak “ayıp/yazık/günah” demiyorum...
Futbolun ruhunu, centilmenliğin değerini, saygıyı, empatiyi falan çoktan geçtik zaten.
Zurnanın son deliğine geldik.
Uyarıyorum...
“Başınız derde girebilir” diyorum.
Hem de öyle “tribünden men”, “kombine iptali”, “iki saat gözaltı” cezası falan değil...
“Kamu görevlisine hakaret veya darptan” içeri girer, sittin sene tahliye beklersiniz valla! Avukatı bir, hakimi altı ay sonra görürsünüz.
Nereden mi çıktı “topçuların” kamu görevi?..
Yayıncı kuruluş kimin kontrolünde?
TMSF... Yani “devlet”.
Ligin sponsorları?..
Ziraat, PTT hep kamu kuruluşları.
Stadını devlet yapmıyor mu futbolun? Arsasını devlet vermiyor mu?
Milyarlık vergisini sallayıp sübvanse etmiyor mu? Stopajını indirmiyor mu?
Polisiyle koruyup, valisiyle gözetmiyor mu?
Benim gibi sıradan vatandaşlar bir tanesini bile bilmiyor bu nimetlerin.
Demek ki, futbol devletin.
O zaman futbolcu devlet memuru.
Emenike de sözleşmeli devlet memuru, Melo da, Selçuk da, Burak da, Volkan da aslında.
Bir futbolcuya bağırıp çağırmak ile vergi müfettişine hakaret etmek, emniyet müdürüne diklenmek arasında fark yok.
Kalabalıklar yapınca “organize” demek. Bir cümlede “devlet/diklenmek/organize” kelimeleri yan yanaysa, dikkat edin, “darbe teşebbüsüne” girmesin!
Uyarıyorum; ayağınızı denk atın.

Haberin Devamı

Aysal’ı azad edin

Bizim kitabımızda “düşene tekme atmak” değil, koluna girip kaldırmak yazılıdır ve Galatasaray’a ilişkin yazarken yüreğim sızlamaktadır.
Çünkü bir tane “doğru” kalmadı koskoca kulüpte.
“Kumpas” sanki.
Birileri düğmeye basmış gibi. Santrfordan başlıyor, yedek kulübesini yıkıp geçiyor, yönetim kurulu salonunu birbirine katıyor, genel kurul üyelerini bile didikliyor dedikodular.
Dev bir camia bu hale geliyorsa, şans/kader/kısmet bir yere kadar...
Sorgulanması gereken basirettir.
Sahadaki ve yönetimdeki basiret.
İkisi de felaket.
Ve şimdi insanlar soruyor:
“Galatasaray Başkanı Ünal Aysal devam eder mi”?
Sormak bile abes ama; “neden devam etsin ki”?
Muhtemel yanıt:
“Onun devrinde sportif başarı da vardı, gelir artışı da”.
Şu durumu beğeniyorsan, mübarek olsun sana!
Dev bir camiayı bu hale getiren lider, devam da eder!
İnsan kaynaklı felaketlerin en büyük yıkımı, o felaketi yaratanların “kurtarma çabaları” sırasında olmuştur, unutmayın.
Galatasaray’a ve Ünal Bey’e “kıymayın”...

Haberin Devamı

Bir Emenike iki hoca eder mi?

Keşke her şey “Emenike laubalilik etti, Emre uyardı” kadar basit olsaydı.
Birincisi; ortada bir laubalilik varsa Fenerbahçe kaptanı binlerce seyircinin gözüne sokar gibi yapmamalıydı uyarısını.
Uyarı kastı aşıp doğruya davet yerine ceza haline gelmemeliydi.
Sahi... Seyirci niye karıştı?
Emenike protesto eden seyirciyi protesto edip niye katladı hatasını?
Fıkra gibi...
Tribünler kendi arasında kavga edecekti neredeyse.
Bir tek Nijerya konsolosluğundan nota gelmediği kaldı sahaya!..
“Bütün bu olan bitende teknik direktör İsmail Kartal, kaleci Mert kadar günahsızdır” diyebilir misiniz?
Hayır...
Çünkü futbolcuların sevk ve idaresinden hoca sorumludur. Onun gözleri önünde kaptan yabancı futbolcuyu kör kör gözüne azarlayıp tartışıyorsa, tribünler işe karışıyorsa, yabancı futbolcu tribünleri bir daha önüne çıkamayacağı hale getiriyorsa “ne oluyor hoca” demekten başka çare yoktur.
Karizmaya bir çizik daha konmuştur.
Öte yandan;
Bir Emenike’ye iki teknik direktör harcamak çoktur.

Haberin Devamı

Ağzımızı bozmayalım lütfen

Ne ben Aziz Yıldırım’ın avukatıyım, ne de Aziz Yıldırım’ın savunulmaya ihtiyacı var!
Ancak, hatalı bir penaltı kararı ile Fenerbahçe’ye muğlup olan Gaziantepspor başkanı İbrahim Kızıl’ın, olayı Aziz Yıldırım’a dayandırması ibretliktir.
Sorarlar adama;
Yıldırım’ın böyle bir gücü varsa, ilk maçtaki “olmuş” penaltı niye verilmedi Fenerbahçe lehine?
Olmuşu bile çaldıramıyorsa yok öyle bir etkisi demek ki...
Yine sorarlar;
Hakemler, korkak ve satılmış varlıklar mı?
“Evet”se bırakın bu işi zaten... Maça falan çıkmayın. “Hayır”sa ayıp değil mi?
Ben sizin Haluk Ulusoy Federasyonu yanında iktidara karşı anlı şanlı direnişinizi hatırlayanlardanım sayın Kızıl... O sırada biri çıkıp Ulusoy’dan menfaatlendiğinizi veya tırstığınızı söylese vicdansızlık ve terbiyesizlik etmiş olmaz mıydı?
Ve son soru İbrahim Bey’e:
Aziz Yıldırım’ın baskısı var veya yok... Fark etmez. Ama siz bu baskının olduğunu, işe yaradığını, Fenerbahçe’nin bu baskı sayesinde kazandığını iddia ederek ve Aziz Yıldırım’a olmayan güçler vehmederek, Fenerbahçe açısından “istediğini yaptırır” algısı yaratarak ligin dengelerini kızdığınız adamın başkanı olduğu kulüp lehine bozmuyor musunuz?
Kayırma olmasa bile kayırmayı içselleştirmiyor musunuz? Olağan ve yapılabilir hale getirmiyor musunuz?
Ayrıca, niye ağzınızı bozuyorsunuz sayın Kızıl?