Bulmuşsunuz Ünal Aysal gibi başkanı; daha ne istiyorsunuz sevgili Galatasaraylılar?..
Gelmiş, yepyeni bir stadın kurdelesini kesmiş. 3,5 yılda kasaya iki şampiyonluk ve şampiyonluğun getirilerini sokmuş. Bir hisse satışı iki sermaye arttırışı yapmış, milyarlık katkı sağlamış.
Bulmuşsunuz da bunuyorsunuz yani!..
Demezler mi adama?
* * *
Hayır...
Çünkü kazın ayağı öyle değil.
“Siyah” ve “beyaz” Çarşı’nın flamasında kalmış bir netliktir; onlar da müebbetle yargılanıyorlar.
Galatasaray’da “grinin sayısız tonu” var.
Hele Aysal yönetiminde...
* * *
Stat hazırlop gelirken, siyaseten “hazırol”a geçmiş başkan. Sporda ne gerek varsa; adına seçim denilen nihai ve kesin anketlere göre Galatasaray’ın en az yarısının benimsemediği bir noktada durmuş.
Yetmemiş... Şampiyonlukların en büyük hissedarı Fatih Terim’i harcamış. Yöneticilerini çil yavrusu gibi dağıtmış. Ki, aralarında tribünlerin sevgilisi olanlar da var.
Para gelmiş ama... Sermaye artışlarından Galatasaray’ın başı ağrımış. Rakiplerle, Federasyonlarla, kurumlarla hatta futbolcularla ilişkilerinde gerçekten iyi bir kulüp yöneticisi olduğu hakkında delillere dayanan kuşkular yaratmış.
Yani her artının bir eksisi var, hangisinin galebe çaldığı belli değil.
* * *
Bir de herkesin bildiği bir sırrı söyleyeyim ben size:
Sayın Ünal Aysal “tepeden inme” bir başkandır aslında. İş hayatı ve iş coğrafyası yüzünden çok uzun yıllar Galatasaray ile ilişkisi ancak platonik düzeyde kalmış, kulüp mücadelelerinden ve kulübe hizmet yönteminden haberi olmamıştır.
Mali sıkıntılar içinde debelenen Galatasaray’a başkan seçilmesinde ilk ve en önemli unsur “büyük” servetidir.
Kim bilir; “biraz yardım edebilir” fikri...
“İşinde o kadar başarılı adam, kulübün mali yapısını da düzeltir” derler ama inanmayın siz... Aslında “çok parası var, sıkıştığımızda elini cebine atabilir” demektir o!..
* * *
Oysa sayın Aysal seçildiğinin ertesi “prensiplerime aykırıdır, ben para vermem kulübe” demedi mi?
Eee ne kaldı geriye?
Kulüp yönetmekte “tecrübesiz” sayılan bir başkan!
Sayın Aysal’ın yönetimi süresince tüm yöneticilerden Galatasaray kasasına giren para 6 milyon lira.
Herkes lafı eveleyip geveliyor ama işin altında yatan budur aslında.
“Aman zengin başkan olsun” dediler...
Zengin başkan para vermedi ama kulüp tarihinin en büyük gelirini kazandırdı... Bu arada kulüp tarihinin en büyük harcamalarını da yapıp Galatasaray’ın mali durumunu geldiği günden daha kötü yaptı.
Tanrı’ya “para için” yalvaran adamın, evinde yangın çıkıp sigortadan para alması gibi!
* * *
Ve “kurtuluş reçetesini” veriyor şimdi:
“Galatasaray’ın öz varlıkları”!..
Galatasaraylıyı huzursuz kılan işte bu “ava giderken avlanmak” duygusudur.
Kendi kafamdan varmıyorum bu sonuca... Galatasaray Divanı’ndaki eleştirileri satırına kadar okuyorum. Özellikle de sayın Hayri Kozak’ınkileri.
Sayın Aysal yeniden aday olur mu bilemem... Lakin şu andaki Ünal Aysal 3,5 yıl önce başkan olan Ünal Aysal’dan kat kat bilgilidir hiç yoksa...
Ayrıca kervan yola çıkmışken başladığı işi bitirmek gibi bir misyonu var kendisinin.
Zaten kulüp başkanlığı kalbe takılmış stend gibidir. Yaşam boyu kalır. İşler kötü giderken düzeltmek için, iyi giderken tadından yenmeyeceği için söküp atamazsınız bir türlü.
Sayın Aysal’ın görecek daha çok seçimi var.
Ve her seçimde daha tecrübeli olacaktır.
Sıkın dişinizi... Zoru gitti, kolayı kaldı sevgili Galatasaraylılar!