Ergin Ataman diyor ki, “Milli Takım hocasına böyle davranılır mı”!.. Tabi ki hayır.
Lakin, Milli Takım hocası o milli takımı oluşturan unsurların -en az taraf olduğu kadar- büyük bir kısmını karşısına alır mı?
Rezaletle sonuçlanan Galatasaray-Fenerbahçe basketbol final serisinin “başrollerinden biri” de Sarı-Kırmızıların (ve Ay-Yıldızların) koçu Ataman’ındır maalesef.
***
Lafı dolandırmadan yazayım:
Bir teknik direktör ülke vitrinindeki büyük finalde kişisel şovunu yapmak, karizmasına karizma katmak da isteyebilir, ufak tefek sivrilikleriyle takımına avantaj sağlamayı da planlayabilir...
Piri, üstadı, Fatih Terim’dir.
Ama sonuna kadar götürecek yüreğin yoksa veya “parçası olduğun gerilimi” kontrol edemeyip gelinen aşamadan korkuyorsan, hiç başlamaman gerekir.
Siz hiç “rakip sahaya gitmekten tırstığını” söyleyen bir Terim gördünüz mü?..
***
Madem tırsacaktın, en baştan etliye sütlüye karışmayıp neden kenarda oturmadın sayın Ataman?
Niye aynı zamanda Milli Takım Hocası olduğunu da hatırlamadın “dibine kadar rekabete” girerken?
“Avans verdik” derken, “Can Güvenliğim yok” derken?
Yine açık yazayım; Ergin Ataman’ın Galatasaray kariyeri takım ligden çekilirse bitecektir ama milli takım kariyeri çoktan sona ermiştir.
***
Bırakın “Fenerbahçe etkisini” şimdi!..
Bu memleketin bazı salonlarında can güvenliğinden şüphe eden ve bunu deklare ederek “balkondan atlayan Galatasaray’ın” işini kolaylaştıran hoca, milli takıma uymaz.
Uzun uzadıya yazdırmayın bana; olmaz işte...
FENERBAHÇE’NİN VEBALİ
Ve geldik “son”un başlangıcına! Yani Fenerbahçe yönetiminin “basketbol tarzına”.
Yanlış anlaşılmasın; “trajik sonla noktalanan basketbol macerasını Mahmut Uslu, dolayısıyla onu tekrar yönetimine alan Aziz Yıldırım tetikledi” demek istemiyorum...
Ama şu final serisi sırasında sayın Uslu, Azerbaycan’da olsaydı, belki de iş buralara gelmezdi!
***
Herkesin bildiği gibi, dava-ceza- hapis tehditleri elini kolunu bağlayan Aziz Bey, Mahmut Uslu tercihi ile “çıkması muhtemel sportif gerginlikler için” taze ve canlı bir kuvvet katmak istemişti yönetime.
İyi veya kötü anlamda söylemiyorum; zeki-cesur- hazırcevap Mahmut Uslu, her türlü gerginlikte Fenerbahçe için biçilmiş kaftandı.
Ne yazık ki, Türk seyircisini zıvanadan çıkartmak için bir yöneticinin zeki-cesur-hazırcevap olması bile yeterliydi.
Hele Uslu gibi tatlı sertse.
Ve basketbol geriliminde hırçın Fenerbahçe yüzü olmayı hem başarıyla hem de memnuniyetle yerine getirmiştir sayın Uslu.
***
Fenerbahçe ve onun basketbol yüzü Sayın Uslu, ölçüler içinde mi kalmıştır, abartmış mıdır bilemem...
Bildiğim, bizim alemdeki her türlü sportif kuralın medeniyete değil vahşete evrilen futbolumuzdan alıntılandığı...
Dünya alem kurallarından hayli ilkel olduğu...
Yine de kimsenin düzeltmek için kılını kıpırdatmadığı... Düzeltilmedikçe geçerli sayıldığı.
“Geçerli”kurallara göre oynayanların suçlanamayacağı...
Ve söz konusu trajik seride futbol çirkinliklerinden çok da farklı işlerin yapılmadığıdır.
***
Ne yapanın ne de muhatapların ilk rezaletidir yaşananlar.
Lakin basketbol finali trajik bitmişse, bir kardeş balkondan atlamış, gerideki kardeşi suçlayan mektup bırakmışsa, Türkiye dehşete kapılmışsa, tüm diğer aktörler gibi sayın Uslu ve sayın Yıldırım da vebal altındadır.