Velev ki, benim de bir oyum olsun Fenerbahçe Genel Kurulu'nda... Ve "sürü sendromunu" reddeden bir insanım. Özgür vicdanımla kimi başkan yapacağıma karar vermek istiyorum...
Ne beklerim sayın Aziz Yıldırım ve Sayın Mehmet Ali Aydınlar'ın bugün yapacağı (çok önemli) açıklamalardan?
"O kötü ben iyi" mi?
"Kulübü yaktı" iddiasına eklenecek ve aksini kanıtlamak günler alacak yeni anekdotlar mı?
"Fenerbahçe’yi ben daha çok severim hikayesi" mi?
Bunların hepsi "top dolaştırmak"...
Üstelik o top iki senedir dolaşıyor, yakalayıp yakından bakmak için anasından emdiği süt burnundan geliyor Fenerbahçeli'nin.
Proje, transfer, vizyon zamanı da olmadığına göre...
Öyleyse ne?
***
Çok basit... Bıraksınlar birbirlerini karalamayı, Aziz Yıldırım şike yapmadıysa "yaptığı şeklinde tezgah kuran kimdir, tezgah nedir, neden yapılmıştır ve bu tezgahla mücadele ederken nerelerde hata yapmıştır" onu söylesin.
Varsa Mehmet Ali Aydınlar'ın nasıl "taş koyduğunu" da özetleyiversin.
Söylesin, inandırsın, helalinden alsın oyu.
"O kötü, ben iyi" iddialarının her tekrarı en vahim konu olan şikede "söyleyecek bir şeyi kalmadığı" anlamına gelir ki, o zaman aday bile olmamalıydı.
***
Mehmet Ali Aydınlar ise fezlekeyi, savcıyı, yargıyı geçsin... Kendisinin "Fenerbahçe Başkanı marifetiyle şike yapıldığına” nasıl ve neden ikna olduğunu anlatsın.
Fenerbahçe'yi korumaya çalıştığını boş versin...
Onu biliyoruz zaten. Niyetinden şüphe yok.
Lakin “korumak” her zaman “korunan” açısından faydalı hatta gerekli olmaz, bunun örnekleri aileden siyasete kadar saymakla bitmez.
Teşhisi doğruysa anasının ak sütü gibi helaldir oylar, yanlışı varsa 2015’de de uğraşmaz hiç yoksa.
***
Velev ki, oyum olsa kongreye gitsem, yolum olsa kürsüye ulaşsam, öyle “kürekçi grubuna” falan girip oyumu ipotekleyeceğime, Aydınlar’dan telefon alıp oy sözü vereceğime, şüphe, telkin veya çıkar uğruna Fenerbahçe’nin geleceğini karartacağıma, önce bunların yanıtını beklerdim.
Yanıt yoksa yırtıp atardım o oyu.
Terim'in hatası ‘zamanlama”
Fatih Terim'in bir basın toplantısı yaparak Galatasaray’dan ayrılış sürecindeki gerçekleri ortaya sereceği haberine inanamamış, bu fikrimi hafta başında "Terim deli mi" başlığı ile yazmıştım.
Şöyle devam ediyordu:
"Kendisi Milli Takım’a gitmiş, sonuç alamasa da başarılı olmuş üç maç kazandırmış. Galatasaray ise Mancini ile Fatih Terim çizgisine ulaşmış...
Tribün, Terim unutmasa da takımın bekası için fren koymuş.
Ağzını açtığı anda, ya
‘kıskandı’ derler ya da ‘intikam peşinde’.
Ben de derim."
***
Fatih Hoca basın toplantısını yaptı, yine aynı fikirdeyim...
Açıklamalarının içeriğini (çok haklı bölümler olsa da) tartışmayı sonraya bırakarak, Galatasaray için “ondan çok daha Galatasaraylı olduğunu ve Galatasaray’ı ondan çok daha fazla düşündüğünü” iddia ettiği Başkan Aysal’ın “Terim’i kışkırtan” açıklamaları kadar zamansız, faydasız hatta zararlı bir iş yaptığını söyleyebilirim.