Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Görev tanımı, hukuk çerçevesi ve etik kurallar dışında kişilerin/kurumların “tercihleri” kimseyi ilgilendirmez elbet.
Herkes dilediğini sever, dilediğine vefa duyar.
Lakin “istikrar” diye bir kavram var. Dün ilanı aşk ettiğini bugün görmezden geliyorsan, “neden” diye sorarlar adama...
Sorarım.

* * *

Siz, futbolumuzun saygıdeğer unsurları;
Takvimin 10 Kasım yaprağı, zaman ve zemine göre sadece “mesaj alıp vermek için” kullanılacak bir gün müdür?
Atatürk, başınız sıkıştığında hatırlanacak Türk Büyüğü müdür?
Bazen arkasına saklanmak, gün geldiğinde çıkarlarınıza poster yapmak, parçalanmanıza tutkal, direnmenize katkı olsun diye mi vardır sadece?

Haberin Devamı

* * *

Sorarım; çünkü:
Herhangi bir iş kolu değildir futbol.
Bu ülkenin yarattığı pastadan -belki biraz ayaklarını kullanarak ama- kollarını hiç yormadan diğer paydaşlara göre en baba dilimi yalayıp yutan sektördür.
Ve bu ülkeyi kuran, özgür kılan, medeniyetin kucağına bırakan adama herhangi bir vatandaştan kat kat fazla vefa duymalıdır.

* * *

Duyuyorlar mı?..
Bazen.
Vefa denilen duygunun sürekliliği yoksa, hiç olmasın daha iyi. Barometresi konjonktürün nabzı ile paralelse, koşullara göre çoğalıp azalırsa adı vefa değil başka bir şey oluyor ama yazmam mümkün değil zaten.

* * *

Doğma büyüme Atatürk düşmanlarını bile tercih ederim Anıtkabir’le bir dargın bir barışık olanların yerine! Bu yazının tuşlarına bastığım 10 Kasım’ın öğle saatlerine kadar elbette tüm sporlar gibi futbolda da büyük öndere özlem ve saygı sesleri vardı.
Lakin gördünüz; ne kadar cılızdı. İçim sızladı.

* * *

Hani futbolun “unutulmazları” arasına girmeye çalışanlar vardır ya; parasını, mesaisini, gençliğini dökerek...
Sözüm onlara.
Hiç ümitlenmesinler... Bu memlekette gün geliyor Atatürk bile hak ettiği özenle anılmıyor.

KOMBİNE SKANDAL

Adam almış çocuğunu Sarıyer’den yola çıkıp Şükrü Saraçoğlu’na gelmiş. Elinde kapı gibi kombinesi... Kapıda, “giremezsiniz kombineniz iptal” diyorlar.
Drama bakın!
Yola mı yanarsın, yol parasına mı, kombineye verdiğine mi, çocuğunun gözleri önünde kapıdan kovulduğuna mı?
Baba ve sevdiği kulüple yaşanacak anılar zirvesi yerine, peder beyin sopa yemesine ramak kalmış ve Fenerbahçe’den kovalanmış hafızalı bir çocuk var geride.
Baba da düzgün dursaydı tribünde!..
Belki de yapmadı. Hatta yoktu bile o protestolar da. Örneği var bol miktarda. Diyelim ki, aynı zat tribünde “Ersun Yanal” diye tempo tutanlardan biridir...
Belki Aziz Yıldırım’a da bağırıp çağırmıştır kim bilir...
Cezası bu mudur peki?
Müthiş bir tezat... Hazin bir ironi...
Suç ve ceza orantısının en büyük mağdurlarından sayın Yıldırım da bilmiyorsa kim bilecek bu hukuksuzluğu, haksızlığı, ayıbı?
Peki nasıl yaptı?
Şairin dediği gibi:
Yarab; Bir hiddet fırtınasına ne gönüller kırılıyor!
Televizyonda sağlık programı yapan dostum Aytuğ Kolonkaya’ya söyleyeceğim “şekerin zararlarını” anlatırsa, bunu da eklesin. Sadece damarları, böbrekleri, kalbi yormuyor, çoluk çocuk demeden çevresini de kırmasına sebep oluyor insanların.
* Bu satırları yazarken karşıma “sakıncalı dörtyüzkırüçlükler”den Mustafa Şimşek oturdu. Kendisi kaptandır. Sakıncalı olanlardan pek çoğu gibi Metris’de Çağlayan’da hayli bağırmışlığı gaz yemişliği vardır. Ve daha tuhafı; hâlâ Aziz Yıldırım aleyhine tek kelime çıkmıyor ağzından. Tuhaf...

Haberin Devamı

Bülbülün çektiği!

Haberin Devamı

“Galatasaray Kulübü’ne Türk Telekom Arena’nın çatısını açılır kapanır yapmadığı iddiasıyla dava açan Spor Genel Müdürlüğü, bu defa 2013-2014 sezonunda oynanan her maçtan elde edilen hasılatın yüzde 7’sinin kendi hesaplarına ödenmediği iddiasıyla yeni bir dava daha açtı”.

Sormak lazım Galatasaray’a:
1- Kanunen yükümlü olduğun projeyi geçtik, ödemeyi neden yapmıyorsun?
2- Madem çatıyı kapayamadın, parayı ödeyemedin, niye dava açılacak aşamaya getirmeden anlaşma ve uzlaşma yoluna girmiyorsun?
3- Paran ve gücün taban yapmışken herkese gider yaparsan ele güne karşı yapayalnız ve mahcup olacağını bilmiyor musun?

Onlar yanıtlamaz, biz yazalım cevapları:
1- Galatasaray çok kötü yönetildi ve tarihinin en büyük gelirlerini kazanmasına karşın har vurup harman savurma şampiyonu oldu.
2- Elbette söyledikleri kadar güçlü ve büyük bir camiadır Galatasaray. Lakin o kadar birbirlerine düşmüş durumdalar ki, birleşip baskı unsuru olamıyorlar.
3- Futbolu yönetmek ayrı bir sanattır ve başka sektörlerin zirvedeki insanları futbola da başarırlar diye bir kural yoktur. Bu davalar rakiplerine laf sokarken devlet kurumlarını rencide eden sayın Aysal’ın mirasıdır.

“MASASI” OLMAYAN “ASSOLİST”

Eğri oturup doğru konuşalım... Bu memleketin teknik direktörleri arasında “yaptığı işe bakmadan”, hatta “henüz işe başlamadan” infaz edilenlerin ilk sırasında Ersun Yanal vardır.
Fenerbahçe’ye gelmeden de öyle oldu, şampiyon yaptıktan sonra da, şimdi Trabzonspor’a başlamadan da...
Camiadan büyük tepki varmış Yanal’a!
Neden?
Şekip Mosturoğlu’yla, Selçuk İnan’ın Fener’e gitmesi için telefon görüşmesi yapmış.
A.Gücü’nü çalıştırırken teşvik primi aldığı şeklindeki iddialar varmış
Trabzonspor’un 3 Temmuz’daki hak arayışına ‘saçmalık’ demiş.
Avni Aker’deki olaylı maçta F.Bahçeli oyunculardan daha önce soyunma odasına gitmiş.
Hepsi hikaye...
Ne olmuş yani, bu söylenenleri yapmış da Fenerbahçe sahip mi çıkmış kendisine?
Teşvik primine gelince:
İlk taşı temiz olan atsın... Kimin dedikodusu yok bu alemde? Günah keçisi bulup kendi günahlarından arınamaz hiç kimse!
Ersun Yanal’ın asıl suçu nedir biliyor musunuz?
Bu kaypak futbol aleminde bir kulüp kimliği edinmeyip, kendisini gözü kara destekleyecek kitlelere sahip olmaması.
“Assolist” ama “masası yok”!..
Ve bitaraf olduğu için bertaraf edilmeye çalışılıyor.