Fenerbahçe yaşadığı travmalardan mı, çalışmamaktan mı yoksa işgüzarlıktan mı bilinmez ama iki yüzlü bir takım olup çıktı. Muhteşem başladığı oyunların sonunu getirirken akla karayı seçiyor. Manisa, Kayseri ve dün geceki Mersin İdmanyurdu maçları bunun en güzel örnekleri... İlk yarıda rakibin de yumuşaklığını iyi değerlendirerek bilinçli, arzulu, tempolu futbolun karşılığında iki gol bulurken, en az üç mislini kaçırdılar... Alex’in sükuneti, aklı ve klası gözlerin pasını siliyor, o çok eleştirilen Özer ve Bienvenu bile sırıtmıyordu. Ancak ikinci yarı direksiyonu rakibine veren, topu kazanmak için hiçbir çaba harcamayan adeta Mersin’e maça ortak olması için davetiye çıkaran Fenerbahçeli oyuncuların son dönemlerde 60’dan sonra fiziki açıdan bitmeleri dün gece iyice sırıttı. Kulübeden de gerekli hamle ve destek gelmeyince bayram havasında giden maç ıslıklarla noktalandı. Moussa Sow transferinden sonra geleceği umutla bakan Fenerbahçeliler şunu unutmamalı. Tek gülle bahar olmaz. Oyun içindeki dalgalanmalar bitmeden, futbol istikrarı geri gelmeden bu takımdan “şov” beklenmez...