Daha dört gün önce Trabzon’da taraftarının sinir sistemini perişan eden, sindirim sistemini zorlayan, akıl sağlığını bozan Fenerbahçe’nin, Dinamo Zagreb önünde şapkadan tavşan çıkarması tabii ki beklenemezdi... Oynayacağı futbol üç aşağı beş yukarı belliydi... Önemli olan Koeman’nın ne gibi dersler çıkaracağı, ne gibi dokunuşlar yapacağıydı...
Aslında Cocu’dan çok da farklı bir tarafı bulunmayan ancak mecburiyetten bu takımın başında durduğu apaçık ortada olan Hollandalı, işe son haftaların hem kafaca, hem de vücutça “bitik” ismi Slimani’den formayı alarak başlamıştı... Ayew’in sakatlığında da nihayet genç Barış hatırlanmıştı... Trabzon’da fiziken hazır görünmeyen Mehmet Topal da yerini Jailson’a bırakmıştı... Koeman tek forvetle sahaya çıkıp, Benzia ile orta sahayı biraz daha kalabalık tutmayı denese de kadro kalitesizliği ve oyuncu yapısı üretken bir Fenerbahçe izlememizi yine engelledi...
Gruptan çıkmayı garantileyen Dinamo Zagreb ilk dakikadan itibaren tempoyu düşürmeye çalışırken, Fenerbahçe doğal olarak topa daha fazla sahip olan taraftı. Sarı-lacivertli ekip baskılı gözükse de orta sahanın yetersizliği rakibi birkaç cılız atak dışında hataya zorlamadı... Jailson ve Eljif Elmas (performansı yükseleceğine geriye gidiyor) hücumlarda ileri uca gerekli desteği vermekten çok uzak kalırken, sezonun en büyük hayal kırıklığı Benzia da yine yanlış pas tercihleri, top kayıpları ve vurduyduymaz oyun anlayışı ile takımın adeta el freni gibiydi... Frey ise hâlâ nerede duracağını, nerede pas vereceğini, nerede şut atacağını bilmiyor... Tamam iyi niyetli de Fenerbahçe onun futbolu öğreneceği bir okul değil ki...
Takım gol atamıyor gol... Acaba yönetim ve teknik heyet bu durumun farkında mı!..
Dün gece sahaya heyecan katan tek isim Barış Alıcı idi. Ama onun iştahı, arayışı, heyecanı tek devre sürdü. O da ikinci yarıda Fenerbahçe’nin uyuşuk oyununa ayak uydurdu... Valbuena da 60’dan sonra yorulunca pozisyonsuz maça nokta kondu...
Koeman’ın doksan dakika oyuna tek bir müdahalede bulunmaması da şaşkınlık vericiydi... Can sıkıcı, tatsız, gamsız futbol herhalde hoşuna gitmiş olacak ki kulübesine hiç dönüp bakmadı bile...
Fenerbahçe adına tek güzel taraf alınan beraberlikle gruptan çıkmayı başarmasıydı... Onun dışında sezon başından bu yana umutları, emekleri ve hayalleri yok eden akıl tutulmaları tüm hızıyla sürüyor... Başkan Ali Koç’un müthiş kredisi nedeniyle Fenerbahçeliler şimdilik susuyor... Sessiz çığlıklara devam ediyor. Ama nereye kadar!