Aykut Kocaman’ın her zaman olduğu gibi dünkü maçta da ilk hedefi savunmaydı. Fenerbahçe için hücum yine son seçenekti. Rakibin kaptırdığı toplarla hızlı atağa kalkılacak ya da duran toplardan medet umulacaktı. İyi de bu takımın sezon başından bu yana üç ciddi problemi olduğunu bilmeyen kalmadı. Kontratak beceriksizliği, fizik eksikliği, taktik yetersizliği... Buna bir de küstürülen Alex’in sahada ruh gibi dolaşmasını eklediğinizde bu ligde rakip kim olursa olsun kazanma şansınız yüzde 50‘yi asla geçmez. Kasımpaşa eğer Fenerbahçe’yi ciddiye almasa golleri bulması ikinci yarıya kalmazdı. Gecenin özeti aslında şuydu; Futbolcularla hocaları arasındaki iletişim tamamen kopmuş... Samandıra’ya moral olarak 50 bin taraftar da getirseniz, bu oyuncuları ve teknik kadroyu omuzlarda her gün eve götürseniz, tribünlere her maç ayar da verseniz bir şey değişmeyecek. Galatasaray’ın üç puan bıraktığı bir gecenin ardından bu kadar sorumsuz, gönülsüz, isteksiz bir futbolcu topluluğunun ve çeresiz bir teknik adamın büyük hedefleri kovalaması hayalcilikten öteye gitmez.
Büyüklerimiz zorla güzellik olmaz demiş. Artık Fenerbahçe’de birilerinin bunu anlama vakti geldi de geçiyor. “Bu takıma zarar verdiğim anda bırakır giderim” diyen Kocaman artık sözünü tutmalı...