“İnsanın bir kere ters gitmeye görsün işi, muhallebi yerken kırılır dişi” derler ya... Dün gece ilk yarı bittiğinde Fenerbahçe’nin durumu tam da buydu işte...
Kasımpaşa önünde öyle bir ilk 45 dakika oynadılar ki, soyunma odasına 1-1’lik skorla gitmeleri kamera şakası gibiydi...
Seyirci aylar sonra full olmasa da stadı doldurmuş, tribünden aldığı sinerji ile dinamiklerini sonuna kadar zorlayan bir takım doğmuştu...
Hem de santrforsuz...
Basan, bindiren, koşan... Hızlı ve hareketli oynayan... Kısaca Aykut Kocaman’ın kafasındaki hayale bu kadar uyan bir Fenerbahçe’ye Kocaman bile hayret etmiş olmalıydı.
Gerçekten ilkti... Kanatları çalışırken hücum pres yapan, sahanın boyunu kısaltan ve bu arada her atağı ustalıkla planlayan bir takım izliyorduk... Ne yalan söyleyelim böyle bir Fenerbahçe’yi de özlemiştik...
Fenerbahçe’nin var olan potansiyeli nihayet efektif hale gelmişti. Bu etkili, arzulu, coşkulu Fenerbahçe uzun arayışlar ve uğraşlar sonrası hazırlanışı Alexli günleri anımsatan bir duran top golü ile öne geçmesine rağmen, devre biterken sezon başından bu yana yakasını bırakmayan kötü şansı bir kez daha kapıyı çaldı... Mensah’ın barajdan seken şutu kaşla göz arası tabelaya asılmıştı...
Ancak bu talihsizliğe rağmen sarı-lacivertli ekip ikinci yarıya kaldığı yerden devam etti...
İlk devre olduğu gibi yine Kasımpaşa’nın sağ kanadından yüklendikçe yüklendiler ve gecenin yıldızı Giuliano’nun ayağından gelen iki golle maçı koparmayı bildiler... Son haftalarda merkeze geçen hatta gün gece Alper Potuk ile çift santrfor rolüne bürünen Brezilyalı, Fenerbahçe’nin tartışmasız sahadaki yeni lideri... Hem arkadaşlarını oynatıyor hem de skora direkt etki ediyor... Tekniği, sakinliği, ceza alanındaki becerisi her kilidi açacak kalitede...
Dün geceki 4-4-2 formatında Aatif da çıkana kadar solda çok ciddi oynadı, Dirar’ın sağdaki verimliliği ise önemli artıydı... Hücuma neredeyse her atakta destek veren Şener de ön plana çıkan başka bir kahramandı...
Aatıf’ın yerine giren Valbuena ile farkı açan Fenerbahçe dün geceki futbol ve sonuçla artık şampiyonluğun favorileri arasına girmiştir... Ve bu takım böyle oynamaya devam ettikçe taraftarını da daha fazla yanına çekecektir...
Santrforsuz attığından fazlasını kaçıran Fenerbahçe’de Aykut Kocaman’ın da hakkını teslim etmeli... Janssen’in, Soldado’nun olmadığı bir haftada Van Persie’ye forma vermeyerek adaletten sapmayan Kocaman takıma da önemli bir mesaj verdi...
Bu arada hoca sezon başında “Valbuena’da 18-19 yaşında A Takıma yeni yükselmiş bir oyuncu hali görüyorum. Hala aç ve topu isteyen bir oyuncu. Çok uzun zamandır izlediğim, istediğim bir oyuncuydu kendisi. Üstün futbolculuk vasıflarının yanında sahada sonuç ne olursa olsun sürekli inandıklarını yapmaya çalışıyor” dediği Fransız yıldızı daha ne kadar yanında oturtabilecek? Açıkcası merak konusu... Çünkü gücünü bulan bu takımı bozmak kolay bir karar değil... Neyse bu kadar fırtınadan sonra Kocaman’ın tek derdi de bu olsun...