Fenerbahçe düşük kalitede yüksek mücadele eden bir takım görünümünde... Kasımpaşa önünde de koştular, çabaladılar, uğraştılar ancak sonuca varamadılar... Çünkü ne kadar doğru işler yapsalar da bu kadro üretimde yetersiz, yeteneksiz...
Ligde zirve hesapları yapan ve Kadıköy’e büyük bir övgüven ile gelen Kasımpaşa maça geniş alanda sert bir baskı ile başladı. Savunmasını öne çıkardı. Fenerbahçe’nin pas bağlantılarını kesmeye çalıştı. Topu kaptıklarında da özellikle kanat akınlarıyla sık sık çizgiye indiler. Topu kaptırdıklarında ise alanı hemen daralttılar, rakibi bozmayı başardılar. Bu anlayış uzun süre Fenerbahçe’nin oyunu kurmasını, sağlıklı atak başlangıçlarını engelledi.
Henüz 7. dakikada Diagne’nin ayağından bir penaltı kaçırsalar da çok geçmeden yine Diagne ile skor avantajını ele geçirdiler. Eljif’in büyük hatası ile ikinci gole de çok yaklaştılar ancak Eduok’un kötü vuruşu Fenerbahçe’nin şansı oldu... Devrenin sonlarına doğru Fenerbahçe oyunu ve skoru kabullenmeyen Mehmet Ekici ve Valbuena’nın çabası ve ısrarcılığı ile rakibini sıkıştırmaya başladı. Neustadter ile beraberlik gelirken, Özgür Çek’in ters vuruşu bir anda rüzgarı Fenerbahçe’nin lehine çevirdi.
İkinci yarıda Kasımpaşa oyun felsefesinden uzaklaştı, önde basmak yerine Fenerbahçe’yi karşılamayı tercih etti. Buna rağmen Fenerbahçe’nin üçüncü gol arayışları sırasında Diagne ile skora denge getirdiler... Diagne’nin attığı iki kafa golünde de Fenerbahçe stoperlerinin rakibi tutmak yerine topu takip etmeleri affedilir hatalar değildi... Bu kadar konsantrasyon kaybı, kademe yanlışları bir büyük takım için fazla... Faturası da ağır oluyor...
Son yarım saatte yorulan Valbuena ve Mehmet Ekici’nin yerine Frey ve Benzia’yı alarak tempoyu artırmak, takımı ateşlemek isteyen Koeman’ın bu planı da fazla tutmadı. Çünkü giren ikili, çıkanları fazlasıyla arattı. Kasımpaşa cezaalanına bir şekilde gelindi ancak topu içeri atacak beceri eksikliğinden tabelayı değiştirmek mümkün olmadı...
Sonuçta sarı-lacivertli ekip evinde iki önemli puan daha bıraktı...
Fenerbahçe için şu sıralarda tutulacak en iyi dilek, “Süper Lig’in bir an önce bitmesi” olur... Devre arasında da acilen gelecek sezonu da karartmayacak kararların alınması şart... Hatta bunun için son üç haftayı beklemeye bile gerek yok.
Sarı-lacivertli ekip kaybettiği büyüklüğünü Türkiye Kupası’nda, iyi bir hoca ve Comolli’nin karışmayacağı en az 3-4 transferle belki Avrupa’da bulabilir.
Büyük takımların kaderi budur... Hedefini kaybedersen, kaybolursun! Süper Lig rafa kalktığına göre heyecanı başka kulvarlarda aramalı...