Başınıza ne gelirse gelsin hayata devam mecburiyeti koymuşlar... Bir şekilde yaşamak gerekiyor. Fenerbahçe o görkemli Benfica zaferinden sonra Kayserispor maçına işte böyle bir felsefe ile başladı.
Şampiyonluk geçen hafta Ankara’da gitmiş, kupa çoktan başka ellerin olmuştu. Teknik Direktör Aykut Kocaman’ın sadece antrenmanlarda birbirlerini gören ilk 11’i de gerçeklerin kabulünden başka bir şey değildi. Fenerbahçe’nin ilk 10 dakika oyun üstünlüğünü tamamen rakibe bırakması, kalesinde biri golle sonuçlanan üç pozisyon görmesi, Benfica deplasmanı öncesi takımını adeta uğurlamaya gelen tribünleri ister istemez gerdi...
Fenerbahçe tempoyu yükseltmeye çalışsa da Mehmet Topuz’un orta alandaki dağınıklığı ve dikkatsizliği, Mehmet Topal’ın yükünü ikiye katlıyor, hücumda Stoch’un tüm iyi niyetine rağmen üretkenlik adına “sıfır”larda gezinen Krasiç ve Webo ikilisi ile rakip savunmayı tehdit etmek imkansızlaşıyordu. Kısacası arzusu olan Fenerbahçe’de beyinlerin verdiği emirleri ayaklar yerine getirmekte zorlanınca Şükrü Saracoğlu Stadı’nı dolduranlar uzun süre bir “kör dövüşü”ne tanıklık ettiler.
İkinci yarı başında şampiyonluk gitse de hala Şampiyonlar Ligi gibi bir hedefi olduğunu hatırlayan Aykut Kocaman’ın, sahanın iki kötü ismi Orhan Şam ile Krasiç’i kenara alarak yaptığı Kuyt ve Sow hamlesi hem oyunun kalitesini, hem de Fenerbahçe’nin iştahını kabarttı.
Tüm riskleri alarak oyunu karşı alana yıkan sarı-lacivertli ekip, Kuyt’ın hazırlanışı ders niteliğindeki klas golü ile gösteriye ortak olurken, yakaladığı geniş alanları verimli kullanamayan rakibini son yarım saatte bir hayli köşeye sıkıştırdı. Ve son dakikalarda Bobo’nun gereksiz yarattığı penaltı Fenerbahçe’ye hem moral sağladı, hem de Şampiyonlar Ligi’nin kapılarını araladı.
Bu maçın asıl önemi gelecek sezon adına verdiği sinyallerdi. Kocaman Fenerbahçe’nin başında kalır mı kalmaz mı kestirmek güç ama Krasiç, Orhan Şam, Serdar Kesimal, Mehmet Topuz gibi isimlerin bu takımın askerleri olamayacağı kesin... Zaten Fenerbahçe’nin de figüranlara ihtiyacı yok...