Beklenmedik bir maç yoktu Gaziantep’te... Ligin son sırasındaki ev sahibi son iki haftada kazandığı dört puanın özgüveni, Fenerbahçe ise yaşadığı ağır travmaların altından nasıl kalkacağının düşüncesi ile sahaya ayak basmıştı...
Sakat olan Kjaer ve kaleci Volkan ile iki gamsız forvet Emenike ve Van Persie’yi evde bırakan Advocaat, Şener ve Hasan Ali’yi de kesince savunması bambaşka bir Fenerbahçe karşımıza çıktı... Buna Hollandalı hocanın iki ön libero alışkanlığını da bırakıp Souza’yı yanına oturtması eklenince, bu malzemeden nasıl bir tat çıkacağı ister istemez herkesin merakını cezbetti...
Ama lezzet her zamanki gibiydi...
Fenerbahçe’nin isteği yine yeterliydi... Souza’nın yerine görev alan Ozan’ın Alper ile biraz daha önce çıkmasıyla orta saha olarak rakibe üstünlük sağladılar ama etkili atak geliştirmek için rakibin kurduğu üçlü - dörtlü duvarları geçemediler... Volkan Şen sağ kanatta ne kadar verimsiz ise solda Lens rakip savunmayı zorlayan tek isimdi... Ona biraz da Alper eşlik etme gayreti içindeydi...
Topu Fenerbahçe’ye bırakan ve rakibini kendi silahı ile vurmayı planlayan Gaziantepspor bu hedefine çabuk ulaştı... Savunma arkasına atılan bir topta kademe hatasını iyi değerlendiren Sefa ev sahibini öne geçirdi... Sarı-lacivertli ekibin bu gole tepki vermesi uzun sürmedi... Takımın en gayretli ikilisi Alper-Lens ortaklığında beraberlik geldi... Son haftaların “sevimli hayaleti” Sow ile çenesi ayaklarından daha iyi çalışan Volkan Şen biraz daha güvenli ve inançlı oynasa soyunma odasına Fenerbahçe’nin önde gitmesi içten bile değildi...
İkinci yarı ise Rus ruletini andırıyordu... Çünkü bir puan iki takımın da işine yaramıyordu... Gaziantep ilk 15 dakikalık bölümde önemli fırsatlar buldu, yorulan Fenerbahçe, Sow ve Volkan’ın yerine giren Fernandao ve Aatıf ile ayağa kalkmaya çalıştı... Yine Lens’in kişisel çabalarıyla pozisyon da yakaladı ancak son saniyede ev sahibinin boş kaleye atamadığı gol galiba Advocaat’ın bir hafta daha İstanbul’da kalmasını sağlayan andı...
İşin özetine gelirsek... Şubat ayında kepenk indiren, üçüncü sınıf uyduruk futbolu artık istikrar haline getiren Fenerbahçe’nin çıtası ne yazık ki bu...
Teknik heyet, futbolcular ve yönetim; Fenerbahçe’nin karizmasını fena halde çiziyor... Işığını söndürüyor...
“Fenerbahçelilik öyle büyük bir saygıdır ki, ona tutulanlar, onu bir hayat biçimi olarak kabul edenler, Fenerbahçeliliğin rencide olmasına, onun hırpalanmasına, hor görülmesine, en ufak boyun bükmesine asla tahammül etmezler” diyen rahmetli İslam Çupi’ye biraz kulak verin...
Lütfen üzerinize düşen görevi yerine getirin...