Kadıköy’de dün gece konuşulması gereken iki isim vardı... Biri Emre Belözoğlu, diğeri malumunuz Aykut Kocaman...
Emre’den başlayalım; Bir insan altı ayda ne kadar değişebilir? Yıllarca kazanmanın coşkusunu, kaybetmenin hüznünü ve öfkesini doruklarda yaşamış Emre’yi hayretler içinde izledik.
Durulmuş, dinlenmiş, sanki demini almıştı. Son derece doymuş ve olgun bir performans sergiledi, çıkana kadar sahanın en iyisiydi. Gösterişsiz ama istekli, sakin ve etkili bir oyunla hepimizi büyüledi. Belli ki Emre sadece ayakları, kafası, meşin top becerisi ile değil, kişiliği ile de büyük sporcu olmak istiyor.
Gelelim gecenin diğer kahramanına (!) Aykut Kocaman’a...
Elinde iki tane gerçek sol bek varken, son yarım saati Caner gibi çakma bir sol bekle oynayan...
Attığı gole rağmen iki antrenmanla Webo’yu sahaya süren, Semih’i ısrarla görmezden gelen...
Haftalardır takıma gram katkısı olmayan Cristian ve Kuyt’ı ilk 11’in demirbaşları yapan... Volkan’ın performansı her geçen gün biraz daha düşerken buna seyirci kalan...
Maçı sakat sakat bitiren Eneramo’nun Fenerbahçe yarı alanında cirit atmasına tek bir önlem alamayan... Seyirciyi sinir hastası eden, tercih ve kararlarıyla pes dedirten bir teknik adam Fenerbahçe’nin bu ligde ekmek yemesi artık imkansız gibi... Kısacası Kocaman’ın Fenerbahçe’si anlaşıldı ki Başkan Aziz Yıldırım’ın tüm tedavi çabalarına rağmen ayağa kalkamayacak.