Lafı hiç uzatmayalım Fenerbahçe dün gece eğer Manisa’da puan kaybetseydi hakikaten çok yazık olacaktı. Özellikle ilk yarıda bu sezonun en pozitif futbolunu oynayan, rakip kaleye adeta elini kolunu sallaya sallaya ulaşan bir takım vardı sahada. Baskılı oyunsa evet, gol pozisyonuysa evet... Futbolcuların kazanma arzusu, takımca dayanışması, kararlılığı evet! Farklı kazanması gerekirken, ancak son saniyede şansının yardımıyla maçı kurtaran Fenerbahçe’nin 1-0’ı yakaladıktan sonra aniden frene basması, rakibini hafife alması az daha başına büyük iş açacaktı. Stoch ve Caner ile sürekli öne doğru, sabırla hücum eden sarı-lacivertli ekipte forvetsizlik yine kendini gösterdi. Bienvenu’nun yerine sıradan bir santrfor olsa böyle bir gece sonunda bugün manşetleri süslüyordu... Ve bir de Alex... Lefter’i uğurlarken, “Söz veriyorum; Onun büyük başarılarla bıraktığı çubuklu formayla ben burada olduğum süre içinde gururlu bir şekilde ter dökeceğim ve bunun da yapılmasını sağlayacağım” diyen kaptan olmadan bu çubuklu forma hakikaten yavan ve sönük kalıyor... Alex’in sakatlanmaya, dinlenmeye, bu formadan uzak kalmaya hakkı yok. Fenerbahçe ne kadar iyi oynasa da kaptansız yolunu bulmakta gerçekten sıkıntı yaşıyor.