Fenerbahçe maça o kadar kötü başladı ki... İlk 40 dakika boyunca hücum adına yapabildiği sadece Caner’in uzun topları ile Thiam’ı buluşturabilme gayreti idi. Orta saha top tutmakta zorlanıyor, sanki bir duvara karşı oynuyordu.
O kadar aciz durumdaydılar ki, Erzurum kalesine yakın bir taç, kullanılacak bir korner veya frikik atışının dönüp gol olması işten bile değildi.
Fenerbahçe rakip kaleye ne kadar yaklaşsa, o kadar çok gol yeme ihtimali fazlaydı sanki!
Ve nitekim Erzurum kalecisi Fernolle’nin son beş dakikaya kadar yere yatmadığı maçta ev sahibi öne geçecek pozisyonları da buluyor, ancak kullanamıyordu.
Birincisi Mesut Bakkal ile son haftalarda kendini bulan Erzurumspor dersini iyi çalışmıştı...
İkincisi Valencia’yı kulübeye çekip son iki maçın parlayan ismi Pelkas’ı 10 numaradan sol kanada kaydıran ve buraya Mert Hakan’ı koyan, Sinan’ı da sağ kanada atan Erol hoca takımın kimyasını bozmuştu... Fenerbahçe adına sonucu hiç de iyiye gitmeyen bir mücadele oynanıyordu...
Evet Erzurumspor iyiydi ama onu bu kıvama getiren de Fenerbahçe idi...
Ama uzatmaları da katarsanız devrenin son 10 dakikasında rüzgar bir anda tersine döndü. Erzurumspor’da iki kilit isim; Bournal ve Obertan’ın sakatlanarak çıkması ev sahibinde ciddi bir ritim kaybına yol açtı... Önce Thiam’ın şutunu kaleci Fernolle son anda kornere çeldi, ardından uzatmaların son dakikasında Mert Hakan’ın golü geldi.
Bu gol Fenerbahçe adına ikramiye gibiydi... Çünkü ortaya koyduğu mücadelenin karşılığı hiç de içeriye önde gitmek değildi...
Hele ikinci yarıya sakatlanan kaleci Fornelle ile Hasan Hatipoğlu’nun da çıkmayışı Fenerbahçe için üç puanın erken müjdecisiydi...
Skor avantajını ele geçirmek Fenerbahçe’yi hem rahatlatmış, hem de büyük takım kimliğini hatırlatmıştı. İkinci yarı beş dakikada fişi çektiler... Önce Pelkas, ardından Sinan Gümüş’ün hazırlanışları alkışlanacak golleri ev sahibine “pes” dedirtti...
Sahanın yıldızı Pelkas’a özel bir paragraf açmak gerekiyor. Kaprisli ve egoist değil. İyi niyetli, çalışkan, enerjik bir takım oyuncusu. Ne isteniyorsa onu yapıyor. Kanatsa peki... Forvet arkası ise hayhay! Golleri mi? Vay vay vay!
Erzurum’da kolay gibi gözüken ancak kalite isteyen bir gol atarken, maçın kilidini açan ilk goldeki soğukkanlılığı, fırsatı varken kaleye vurmak yerine topu Mert Hakan’a çıkarışı birinci sınıftı...
Yine Nazım Sangare... Ne kadar isabetli bir transfer olduğunu her geçen gün biraz daha kanıtlıyor... Bir defa savunmada çok dikkatli, diri ve garantici... Hücuma çıkarken topun kıymetini iyi biliyor, akıllı kullanıyor. Kısacası Gökhan Gönül’ü neredeyse hiç aratmıyor...
Mert Hakan Yandaş, Gustavo ve Caner de dün Fenerbahçe’nin sivrilen isimleriydi... Enerjileri ve çalışkanlıkları ile takıma önderlik ettiler. Gol bulamasa da Thiam da ileri uçta gayretliydi... Samatta’nın bu haliyle ilk 11’e girmesi şimdilik zor gibi...
Fenerbahçe’nin üst üste aldığı dört galibiyet ve bu sezonki deplasman karnesi göz kamaştırıcı. Evet bu takım şampiyonluk için çok kararlı... Bu arada uzun yıllardır Fenerbahçe’ye küsen futbol meleklerinin yavaş yavaş geri döndüğü de unutulmamalı...