Aslında bu maçın başlama düdüğü 48 saat önce çalınmıştı. Futbol ailesinin sinir sistemini allak bullak eden, sindirim sistemini zorlayan, akıl sağlığını bozan “söylem” ve “davranışlar”ın hem tribünleri, hem de sahadaki oyuncuları nasıl etkileyeceği merakla bekleniyordu...
Gerilimin, kavganın, itiş-kakışın zemini hazırdı...
Ancak bu oyunun fıtratında olan “hakem hataları”nı bir anda “komplo” bavuluna koyarak ortalığı yangın yerine çeviren Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun tüm girişimlerini çürüten bir mücadele vardı sahada...
O keskin bıçak kınından hiç çıkmamıştı. Tahriklere karşın, her türlü “gel gel”e karşın, kimseyi kesmeye niyeti yoktu... Herkesin aklı sadece topa odaklıydı...
Tansiyon tabii ki yüksekti... Zaman zaman horozlanmalar da oldu. Ama o da maçın öneminden, kazanma isteğindendi...
İlk yarıda Fenerbahçe, taktik tahtasındaki planlarını daha çok işlerliğe koyan takımdı... Rakibin ofansif ağırlıklı kadrosunun üretkenlikte sınıfta kalması, Diego’nun çok da üst düzey oynamasa da Costant’ın gölge markajı karşısında topu istediği gibi kullanması ev sahibinin maça biraz daha hükmetmesine zemin hazırladı...
İki bek Caner ve Gökhan da yine günündeydi. Öyle ki Trabzonspor’un iki kanadında önlü arkalı görev alan dört oyuncudan üçü daha ilk 45 dakikada sarı karttan kaçamadı. Ersun Yanal mecburen Sefa-İshak değişikliğine gitmek zorunda kaldı.Skor tabelasının değişmemesinin tek sebebi iki kaleci Volkan ve Hakan’ın dikkati ve becerileriydi... Bir de Fenerbahçe’nin temposuzluğu, yavaş futbolu...
Bu tablo oyunun ikinci bölümünde de değişmedi... Trabzon’un mücadelesi yine göstermelikti...
Böyle olunca Fenerbahçe sazı tamamen eline aldı... Hatta İsmail Kartal biraz geç de kalsa günün kötüleri Kuyt ve Diego’yu kenara alıp, Sow, Emenike, Webo üçlüsü ile yüklenmekten çekinmedi. 2009-2010 sezonundaki şampiyonluk maçı gibi oyun tek kaleye döndü... Ama hücumlar yine bilinçli ve organize değildi... Atak üstüne atak yaptılar... O gün Onur Kıvrak’a takılmışlardı, bu kez Hakan Arıkan karşılarına dikildi...
Evet Hakan’ı kutlayalım ama Fenerbahçe forvetlerinin de rakibin ekmeğine yağ sürdüğünü, yetersizliğini gözden kaçırmayalım... Eğer şampiyonluğa gidiyorsanız hücumcularınız sonuç odaklı oynayacak... Bu kadar pozisyondan bir gol çıkarma becerisi gösteremiyorlarsa kazanmak da hayal oluyor...