Ligin ilk yarısında Fenerbahçe’yi rakiplerinden ayıran sadece kaliteli bir kadro, bilimsel çalışma, iyi yönetim ve disiplin ortamı değildi...
Teknik Direktör Ersun Yanal, takımını öncelikle kulübün yakasını bir türlü bırakmayan 3 Temmuz sürecinden sıyırmayı başarmıştı... Tamamen futbolu odaklanmıştı... Kısacası sahayı bir şekilde kurtarmıştı... Ancak son Yargıtay kararı gösterdi ki, Fenerbahçe’yi yine o girdabın içine bir şekilde çekmiş...
Bu maç Başkan Aziz Yıldırım’ın “19. şampiyonluğu istiyorum. Bu sezon bizim için çok önemli” talimatının motivasyon yerine sarı-lacivertli oyuncuların kafasını iyice bulandırdığının bir göstergesiydi adeta...
Evet Fenerbahçe’nin coşkusu ve heyecanı yine fazlasıyla vardı... Ama oyuncuların yüzlerine yansıyan gerilim ve baskı maça hükmetmelerini, pozisyon üretmelerini, topu istedikleri gibi yönlendirmelerini ciddi ciddi engelliyordu. Hele hazırlık dönemini çok iyi değerlendiren, Hleb gibi müthiş bir tecrübe ile kumaşı biraz daha parlayan Konyaspor’un önde basan, dirençli, iştahlı futbolu da geceye eklenince liderin kimyası tamamen bozuldu.
Kadıköy’de rakiplerin puan kayıpları sonrası doğal olarak gövde gösterisi yapması beklenen Fenerbahçe’nin can çekiştiği ve ofsayt kokan bir pozisyon sonrası geriye düştüğü bir ilk 30 dakika geçirdik böylece. Meireles ve Cristian’ın devreye bir türlü girmemesi yine duran toplara mahkum etmişti ev sahibini... Nitekim gol de böyle geldi.
İkinci yarının başlarında yine kabus gibi bir 10 dakika geçiren Fenerbahçe, ardından seyircisinin de desteği ile rakibinin üzerine adeta karabasan gibi çöktü. Özellikle Caner’in canını dişine taktığı, tek başına isyan bayrağı açtığı son bölümlerdeki müthiş baskı belki de ligin kaderini tayin edecek galibiyeti getirdi.
Şunu da es geçmeyelim; Fenerbahçe’nin bu orta saha üçlüsü ile çok fazla ofansif zenginlik taşıması zor. Meireles’i bütün takım arkadaşları sevebilir, Samandıra’nın neşe kaynağı da olabilir. Ancak sahada tek gram faydası yok. Hatta zararı daha çok. Cristian istikrarsızlık abidesi... Bir de Webo bu takımda tribüne çıkacak en son kişi. İkinci yarıda nasıl arandığını hep birlikte gördük. Sanırız hoca da görmüştür.
Gelelim herkesin merak ettiği en önemli soruya; “Bu araba devrilir mi?”
Bu büyük puan farkından sonra açıkcası biraz zor... Elbet Fenerbahçe de tökezleme, tıkanma, düşüş süreçleri yaşayacaktır... Şike süreci dün geceki gibi yine ayaklara zaman zaman pranga vuracaktır. Ancak tüm bunlar bu saatten sonra bu takımı yolundan alıkoymaz. Çünkü öyle veya böyle bu Fenerbahçe olağanüstü savaşıyor...