Ligde son sırada bulunan ve düne kadar tek bir galibiyeti olmayan Kayserispor’un yeni hocası Bülent Uygun 2. bölgeyi kalabalık tutup Fenerbahçe’yi orada baskı altına almaya çalıştı... Amaç pas kanallarını kapatmaktı... İlk yarının son saniyesinde Rodrigues’in karşı karşıya kaçırdığı net pozisyonun dışında aslında bu planları işe yaradı. Ama duran topları resmen seyrettiler, sürekli yerlerini kaybettiler. Önce Moses’ın, ardından Vedat Muriç’in direkten dönen vuruşları tek kelimeyle şanslarıydı...
Fenerbahçe tamamen kontratak düşüncesiyle sahada yer alan rakibine ilk yarıda bu imkanı fazlasıyla verdi. En az iki üç pozisyonda arkada eksik yakalandı. Bunların birinde Adebayor, Fenerbahçe adına resmen savunma yaptı (!), diğerinde Vedat Muriç insanüstü bir deparla geriye koşarak büyük bir tehlikeyi önleyen isim oldu. Sarı-lacivertli ekipte bu kez saçma savunma hataları belki yoktu ama rakibe geniş alan bırakmaları Kayserispor’un her hücuma çıkışında ciddi sıkıntılar doğurdu...
Maç boyunca topa daha çok sahip olan Fenerbahçe’de ince işleri yapacak kimse çıkmayınca her dakika direnci artan ev sahibi üçüncü ciddi atağında Umut Bulut ile skor avantajını ele geçirdi. Yenik duruma düşen sarı-lacivertliler, Moses-Deniz, Emre-Tolga Ciğerci değişiklikleri ile tempoyu artırmak istedi ancak her kaptırılan topta takımın 50 metre geriye koşmak zorunda kalması o beklenen baskılı oyunun kurulmasını engelledi. Yine de Gustova’nun direkten dönen topu ve kaleci Lung’un birkaç pozisyondaki başarısı liderlik hesapları ile Kayseri’ye gelen Fenerbahçe’nin hevesini kursağında bırakıyordu.
Fenerbahçe belki dün geceki oyunuyla yenilgiyi hak etmedi ancak bazı eksikler kendisini fazlasıyla hissettiriyor.
- Mesela Rodrigues neden özellikle deplasman maçlarında bu kadar çekingen oynuyor? Şutları dengesiz ve ayarsız. Ayağı yere hiç sağlam basmıyor.
- Moses oyunu tek taraflı oynuyor. Savunma yönü neredeyse hiç yok.
- İki stoper hücumlarda orta saha ile arayı çok açık bırakıyor, bu da hücum presini olumsuz etkiliyor.
- Emre iyi değilse Fenerbahçe’nin oyunu sönüyor, ikinci bir yaratıcı zeka, yetenek ve kalite ortaya çıkmıyor.
- Skorda geriye düşüldüğünde artık rakiplerin ezberlediği klasik değişikliklerden vazgeçmeyen Ersun Yanal, Mevlüt’ü ya unutuyor, ya da iş işten geçtikten sonra oyuna sokuyor. O riski seven teknik adamlık profilinden mümkün olduğunca uzak duruyor.
- Ve en önemlisi Fenerbahçe hızlı futbolu beceremiyor... Sahada çabuk düşünemiyor. Fazla eveleyip geveliyor...
Sonuç olarak futbol tabela işi. Siz ne kadar fazla orta yapsanız da, rakip kaleye şut atsanız da, oyunda üstün olan taraf gözükseniz de, daha fazla koşsanız da o topu içeriye atma beceriniz yoksa hepsi hikaye...