Fenerbahçe’nin ligin ikinci yarısındaki her deplasmanı garipliklerle dolu... Hakemin başlama düdüğü ile birlikte öyle bir takım görüyorsunuz ki, “bugün kaybetmeleri zor” diyorsunuz... Ancak bir bakıyorsunuz sonuç facia... Eskişehir’de de, Sivas’ta da kaybetmek için elinden geleni ardına koymayan sarı-lacivertli futbolcular, Elazığ’da da “aynı plak”ı döndürmeyi başardılar doğrusu...
Evet maç rizikoluydu... Çünkü takımın omurgası, hem savunmada hem de orta alanda hem de hücumda yerinden oynamıştı...
Fenerbahçe’nin başına gelen tipik bir disk kaymasıydı... Buna rağmen “şaşırtıcı” derecede adımlarını şaşırmadan, oyundan düşmeden, heyecanını ve isteğini bir dakika bile kaybetmeden yürüyordu Fenerbahçe... Yardımlaşıyor, çalışıyor... Tüm takım sorumluluğu paylaşıyordu...
Ve bu olumlu tablonun karşılığı ilk 10 dakika dolmadan dört net pozisyon yakalayan liderin sanki basireti bağlanmıştı. Ya akıl almaz son vuruşlar, ya da Ivesa kurtarışları skor tabelasının değişmesine bir türlü izin vermedi. Ve her kaçan gol endişeyi getirdi, moralleri ister istemez çökertti...
Rakibinin yavaş yavaş gerilmeye başladığını, kimyasının bozulduğunu hisseden Elazığspor da sinsi sinsi Fenerbahçe kalesini yoklamaya, en zayıf halka görünen Bekir-Kadlec göbeğini hataya zorlamaya çalıştı. Devre biterken de ani bir kontrada emeline ulaştı...
Soyunma odasına büyük bir travma ile giden Fenerbahçe ikinci yarının başında daha büyük bir şokla sarsılıyordu. Hüseyin Göçek yardımcısının da yardımıyla “şu ligin ateşine bir odun da ben atayım” der gibi Cristian’a bir dakika tereddüt etmeden kırmızıyı çıkartıyor, hem MHK’yi, hem de federasyonu bir kez daha zora sokuyordu. Sanki infial, öfke ve nefreti tırmandırmak, biraz daha mide bulandırmak niyeti içindeydi. Devamında öyle hatalı kararlar verdi ki, Yunus Yıldırım gibi maçın önüne geçti.
10 kişi kalan Fenerbahçe, sinirlerini kontrol edemiyor, şuursuzca davranıyordu. Ama son bir can havliyle beraberliği Mehmet Topal ile kurtardılar.
Şimdi bütün hafta Göçek konuşulacak, demeç savaşları birbirini kovalayacak. Belki Fenerbahçe isyanında haklı olabilir ancak çuvaldızı biraz de kendilerine batırma zamanı geldi da geçiyor bile. Saman alevi gibi futbolla bu yol bitmez...