Maraton, sporun en zor dallarından biridir. Uzun mesafede düşer kalkar, nefesini ayarlar, kimi zaman tempo yapar, bazen de acı çekersin. Futbol ile çok ortak yanı olduğunu düşünüyorum. İlk haftadan 38. maça kadar neyin nasıl yaşandığı değil, son virajda yapacağın hamle ve ipi göğüslemen önemlidir.
Trabzonspor bir ara en yakın rakibi ile puan farkını 17’ye çıkardığında, ortak görüş, bordo-mavililerin ligin en erken şampiyonluğu ilan eden ekibi olacağı idi. Futbolun güzelliği bu, heyecan hep sürmeli.
O yüzden Adana Demirspor maçının anlamı büyüktü. Kazanırsa, kalan süreçte bir puan alması halinde yılların özlemi sona erecekti.
Zor bir müsabaka olacağı düşünülüyordu. Aksiyonu bol ve tartışılan kararları ile öne çıkan bir karşılaşma izledik. Öyle garip başladı ki maç. Henüz ikinci dakikada hakem Yaşar Kemal Uğurlu, kimsenin içine sinmeyen bir penaltı kararı verdi. Simon Deli’nin ceza alanı içinde Visca ile girdiği mücadelede rakibine yaptığı “dokunuş” sonrası Uğurlu beyaz noktayı gösterdi. Belki, “centilmenlik” haftasında bir jest de Boşnak futbolcudan bekledi tribünler. Atışı kulübe kararıyla Abdülkadir kullandı, kaçırdı. Bu kez VAR önerisiyle ekran başına giden deneyimli hakem “tekrar” dedi. Gerekçe, atış öncesi ev sahibi takımdan ceza alanına giren iki oyuncunun kalecinin kurtardığı topa müdahale etmesiydi. Kitaba göre doğru olsa da, Peres’in tekrar golü tansiyonu artırdı. Uğurlu’yu hiç beğenmedim, eminim o da kendisini.
Bakın; benzeri pozisyonlar ilk kez yaşanmıyor. Hemen her maçta kritik hakem hataları yaşanıyor. Adana temsilcisi maçın başında geriye düştü diye sallanmamalı, hemen oyun planına dönmeliydi. Kısa bir süre sonra cezayı Cornelius kesti. Visca’nın müthiş asistinde havada adeta asılı kalan “Kuzeyin kralı”, Ronaldo’yu bile kıskandıracak harika bir kafa golüne imza attı. Trabzonspor daha ilk yarım saatte Visca ve Ömür’ün kaçırdıkları olmasa, fişi çekebilirdi.
Ama ne yaptı Karadeniz ekibi? Anlamsız biçimde frene bastı ve rakibini cesaretlendirdi. Kendine gelen Demirspor çok net iki tehlike yarattı. Birinde kaptan Uğurcan’ın inanılmaz müdahalesi, diğerinde Bjarnason’un şutunda direğin azizliği vardı.
Abdullah Hoca, ikinci yarıya Djaniny ve Bakasetas hamlesi ile başladı. İkili, hocalarını yanıltmadı. Demirspor’un Yunus ile skoru değiştirme çabasına katkı sağlayan çıkmayınca, sinsi bir “avcı” gibi bekleyen Trabzonspor’a “Bakasetas-Cornelius-Djaniny” işbirliği üçüncü golü getirdi. Hazırlanışı ve bitirilişi alkışlanacak cinstendi. Sonrasında filmi geri sardık. Ev sahibinde Yunus Akgün’e ayak uyduran birkaç isim daha çıksa, rötarlı lige devam diyebilirdik. Baskı tamam da, son vuruşlar eksik kaldı, Balatolli’yi çok aradı. Vargas’ın frikik sayısına da katkı sağlayan çıkmadı. Son dakikada Remy’nin kaçırdığı penaltıya ne demeli? Samanın ateş alması için çok geçti.
Bu arada kaptan Uğurcan’ı unutmayalım, yine neler kurtarmadı ki?
Başarıdaki herkese saygı duyuyorum. Lakin sadece bu maç özelinde değil, geldiği günden beri gösterdiği performans ile Dorukhan’a ayrı bir parantez açıyorum. Her yerde görev yaptı, bir kaleye geçmediği kaldı. Sezonun “görünmez kahramanı” odur.
Altını çizmiştim. Maraton zorlu bir yarış diye. Trabzonspor son düzlüğe rahat, kendinden emin ve mutlu girdi. Haftaya Trabzon kenti ve ülke genelindeki sevdalıları, mahşeri coşkuya hazır olsun.
Sözün özü; futbolda bir başkaldırışın simgesidir Trabzonspor. Bunu bir kez daha hatırlatması için, Avcı ve öğrencilerinin atacağı “kocaman” bir adım kaldı.