Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ne yapacaktı Selçuk Dereli? Don Kişot gibi yel değirmenleri ile mi savaşacaktı?
Ya da yüzüne gülüp sırtından hançerlemeye çalışanlarla yürümeye devam mı edecekti?
Beğenirsiniz beğenmezsiniz, kendine göre doğrusunu yaptı, düdüğünü duvara astı.
Sevenlerini üzdü, onu düşman ilan edenleri sevindirdi.
Dereli’nin sürpriz kararına kızanlar da çıktı.
Örneğin futbolun ve hakemliğin yönetim kademesindeki insanlar kendilerine danışılmamasına bozuldu!
Niyetleri iki yıldır sistemli bir şekilde bitirmeye çalıştıkları Dereli’yi kararından vazgeçirmekti.
Olmayınca Türkiye ve Avrupa’daki işleyişi bilmeyenlerin inanacağı bir savunma mekanizması geliştirildi;
“Efendim ne Federasyonun ne de Merkez Hakem Kurulu’nun UEFA’daki klasman belirlemesinde dahli vardır.”
Sevsinler sizi!
Devam ettiler;
“UEFA, hakemlerimizin Avrupa’da yönettiği son maçlarda aldığı notlara göre karar verdi. Dereli bir maçında 7.9 not aldığı için terfi edemedi.”
Hımmm! Dört yıllık performans bir maçta silindi gitti!
Tıpkı derin devlet örgütlenmesi gibi.
Türkiye’de her dönem var olan MHK- hakem-gözlemci şeytan üçgeninden bihaber olanlar, bu söylemleri ağzı açık dinleyebilir.
Hatta son derece adil bir ödüllendirme sisteminden de söz edebilir.
Ancaaak...
Bu tezi savunanlar şu sorulara da yanıt vermek zorunda olduklarını bilmeliler;
Bir; UEFA, MHK’nin gönderdiği listeyi dikkate alarak karar verir. Bu liste nasıl bildirildi? Cüneyt Çakır, Bülent Yıldırım ve Selçuk Dereli diye sıralandı ise, Türkiye’de niçin soyadına göre açıklama yapıldı?
İki; UEFA madem hakemlerimizin Avrupa’daki performanslarına bakıyor, geçen Temmuz’da 4. torbadan üçüncü torbaya terfi eden Bülent Yıldırım, nasıl oluyor da 5 ayda iki maç yöneterek inanılmaz bir hızla ikinci torbaya yükselebiliyor?
İki yıldır üçüncü torbada yer alan Fırat Aydınus niçin yerinde sayıyor? Kötü maçlar yönettiğinden mi?
Üç; Temmuz ayında Selçuk Dereli’ye “Tebrikler. Birinci torbaya yükseldin. Bir kaç gün içinde UEFA açıklama yapacak” diyenler şimdi neden susuyor?
Dört; MHK Başkanı Oğuz Sarvan bu gelişmeleri bildiği halde, dernek seçimi yoluyla paramparça ettikleri hakem camiasını toparlaması için son Silivri kampında Selçuk Dereli’ye ne amaçla mesaj gönderebiliyor?
Bu soruların karşılığı, buzdağının görünen yüzü hakkında fikir verebilir. Ama derinlikleriyle ilgili asla!
Küçük hesaplarının, küçük beyinler dışında algılanamayacağını düşünenler, meydanı boş bulmuş at koşturuyor.
Devir onların devri. Kimi sırtını Erciyes dağına dayamış, kimi bir büyük kulüp başkanının talimatını yerine getirmiş, bir diğeri ise Ege’nin serin sularından FIFA listesine atlamanın rüyasına dalmış.
Aylardır yazıp çiziyoruz. Oğuz Sarvan MHK’si sadece Türk futbolunun değil, altlarına o koltukları verenlerin de kuyusunu kazıyor.
Anımsarsınız, Sarvan’ın geçen sene Fanatik gazetesindeki röportajında kullanılan bir fotoğrafı yayımlandı.
Gözleri bağlı, elindeki terazinin kefelerinde iki top vardı.
Gerçi “Adalet” gözleri bağlı bir elinde kılıç, diğer elinde terazi tutan tanrıça görüntülü bir kadın olarak simgelenirdi ama olsun!
Sarvan röportajda eşitlikten, haktan hukuktan dem vurup, nasıl tarafsız bir MHK Başkanı olacağını anlatıyordu!
Masallarla, hikayelerle bugünlere geldik.
Gerçek şu;
Sarvan’ın gözleri hâlâ bağlı.
Ancak elinde ne terazi kaldı, ne de dağıtacak adalet!
Sarvan ve arkadaşları merak etmesin.
Bunca gürültü patırtıya rağmen, kerhen arkalarında durmaya çalışan bir Federasyon Başkanları var.
Onun da yüzünü kızartacak bir bomba patlatmadıkları takdirde, Haziran ayına kadar yerleri garanti!
Sonrası mı?
Sonrasını da üç kez gidip, üç kez geri gelen bir bilene sormalı!


Uçan kuşlar, martılar!
Futbol Federasyonu son dönemlerde ilginç bir yöntem geliştirdi.
Önce Fatih Terim’in milli takım teknik direktörlüğünden istifasında tanık olduk bu reflekse.
Federasyon, Terim’in istifa sözcüğü yere düşmeden internet sitesinden “teşekkür” mesajı yayınlayıp, kendi inisiyatifi dışında alınmış karara üstü örtülü tepki gösterdi.
Son olarak Selçuk Dereli’nin hakemliği bırakması sonrası okuduk benzer bir açıklamayı.
Galiba futbolumuzu yönetenler kendilerinden habersiz kuş uçsun istemiyor.
Ya da kuşların sadece kendi ekseninde uçmasını bekliyor.
Merak ediyorum, hep doğru karar verdiklerini, doğru adım attıklarını düşünenler acaba ara sıra “Yahu bu nasıl iş? Biz hiç hata yapmadık mı?” diye soruyorlar mıdır kendilerine?


Çakır’a başarılar
Cüneyt Çakır’ın UEFA’da 1. torbaya çıkması Türk hakemliği için çok önemli bir aşama.
Yaşı genç. Önünde uzun bir yol var. Daha iyi yerlere gelebilir.
Sorumluluğu iki kat arttı.
Kılavuz kargalara da gün doğdu.
Aman Cüneyt kardeşim, bugün geldiğin noktada dış kulvardan çalışıp payı, emeği olduğunu düşünenlere taviz verme.
Senin bundan sonraki kaderini artık onlar değil, Avrupa’daki gözlemcilerin belirleyecek.
Yolun açık olsun.



Aydınlar gibi başkanın olsun
Fenerbahçe Acıbadem Bayan Voleybol Takımı’nı takip ediyor musunuz, bilmiyorum?
Mehmet Ali Aydınlar’ın sponsor olduktan sonra bir kulüp başkanı gibi yönettiği sarı-lacivertli takım, Türkiye ve Avrupa’da tam gaz gidiyor.
Aydınlar iyi bir Fenerbahçeli. El attığı her alanda başarılı, aynı oranda mütevazı bir spor adamı.
Yaptığı transferlere kimseyi karıştırmıyor.
Ne verdi, kimi aldı, müdahale edeni yok. Zaten olamaz!
Gamova gibi dünyanın en önemli smaçörlerinden biri bu takımda.
Aydınlar’ın kızları ligde on maçın onunu kazandı, güçlü rakiplerine sadece tek set verdi.
Avrupa’da ikide iki yaptı, güçlü Dinamo Moskova’yı deplasmanda yendi.
Ne reklamı var, ne de medyada onun ağzından bir açıklama okuyabilirsiniz.
Futboldaki gibi federasyona, hakemlere, rakiplere sataşarak başarılı olacağını düşünenlere örnek olsun Aydınlar.
Aydınlar gibi Başkanın, on milyon lira borcun olsun.
Fenerbahçe Acıbadem Bayan Voleybol Takımı’nın başarısı da, Türk sporunda yöneticiyim diye dolaşanlara son günlerin moda deyimi ile
kapak ......!