Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Maç öncesi rakip takım analizlerinin ne kadar önemli olduğunu dün akşam bir kez daha gördük. Skor ayrı, o skorun nasıl oluştuğu farklı. Bu her teknik direktör ve ekibi için geçerli.
Göztepe de, Trabzonspor deplasmanına dersini çalışarak gelmiş. İlk yarıda gördük. Ev sahibi ekibin orta alandaki en etkili oyuncusu Hamsik’in yokluğunda Siopis-Berat ikilisinin üzerine giderek bu bölgeyi çok adamla kontrol etmeyi planladı. Bir de Visca ve Nwakaeme’nin kullandığı kanatları doğru kapatınca, ilk yarım saatte Trabzonspor’un hücum gücü ciddi anlamda sekteye uğradı. Bir-iki denemenin dışında kayda değer pozisyon üretemedi.
Buna karşın Göztepe’nin orta alandaki baskısı ve çizgiden başlayan ataklarındaki hüneri, gol sinyallerini vermeye başladı. Nitekim 31. dakikada Halil, hızının verdiği avantajla Denswil’i geçti ve klas bir vuruşla takımını öne geçirdi.
Trabzonspor bu sezon çok önemli bir meziyet geliştirdi. Aleyhine dönen skora çabuk reaksiyon göstermesi, pek çok maçı çevirmesini sağladı. Süngüsü düşmüyor, iştahla karşılık veriyor. Üç dakika içinde Nwakaeme ve Abdülkadir Ömür ile öne geçmesi küçümsenecek bir performans değildi. Lakin yüksek tempolu maçlarda, takım savunması ön plana çıkıyor. İlk yarıdaki dört gol, iki takımın da bu anlamda eksik kaldığını anlattı.
Göztepe çok etkili kullandığı sol kanattan öyle pozisyonlar buldu ki, Peres çaresiz kaldı. Önündeki Visca ve orta alandan Berat yeterli desteği veremedi. Dolayısıyla, konuk ekip çok şut attı, aynı oranda tehlike yarattı. İlk yarıda korner bile kullanamayan bordo-mavili ekibi uzun zamandır böyle dağınık ve oyun disiplininden uzak görmemiştim. Ve Göztepe’nin eşitlik sayısı da kaçınılmaz oldu.
Bu tablo Abdullah Avcı’yı tedirgin etti elbette. İkinci yarıya Djaniny, Dorukhan ve Yusuf Erdoğan ile başladı. Radikal hamlelerdi, hemen karşılık buldu. Haftalardır yazıyorum. Djaniny çok özel bir oyuncu. Tam bir profesyonel, hocası ne zaman ve nerede isterse, hazır kıta. İşini yapıyor. Tıpkı Visca gibi, atmasa da attırmayı pek seviyor.
Ve Trabzonspor’a bu sezon büyük piyango olan Dorukhan! Hamsik gibi onun da yokluğunda Avcı’nın canı sıkılıyor kuşkusuz. Müthiş yetenekli ve özverili bir oyuncu. Dördüncü golün hazırlanışında inanılmaz işler yaptı. Bu güzellik, Ömür ve Visca’nın çabukluğu ile bitirici vuruşu getirdi. Aklı sahada olan bir Abdülkadir’in neler yapabileceğini herkes gördü. Oyundan hep alkışlanarak çıkmalı.
Nwakaeme için ne denebilir ki; oynarken zevk alıyor, izleyenlere keyif veriyor. Ligimizi şenlendiren ender yeteneklerden biri. Genç Ahmet Can’ı unutur muyum? Nazar değmesin, kırk yıldır bu takımın parçası gibi, futbolumuz pırıl bir genç kazanıyor.
Maça her an etki edebilecek oyuncuların fazlalığı, Trabzonspor’un başarısı açısından çok değerli. Kaleci Uğurcan’dan başlayarak en uca kadar öyle silahları var ki Abdullah hocanın, kriz anlarında eli rahat. Her teknik direktöre böylesi bir lüks nasip olmaz. O da keyfini çıkarıyor.
Bu yüzden maçın ikinci bölümündeki değişikliklerin sonuca yansıması şans değildi. Bazen siz kötü gününüzde olursunuz, kimi zaman rakip sizi bozar. Böyle dönemlerde kenar yönetimi faktörü devreye girer. Tıpkı dün akşam olduğu gibi.
Artık geri sayım hızlandı. Ezeli rakipleri bile Trabzonspor’un en iyi futbolu oynadığını itiraf ediyorsa, sezon sonunu kestirmek için kahin olmaya gerek yok.
İş, sadece matematiğe kaldı. O da parmak hesabıyla üç-beş haftaya kesinleşir.
Avcı tüm lig istatistiklerini alt-üst etme hedefine çok yakın.