Özgüven eksikliği!
24. haftaya dek ligin deplasmanda kazanamayan iki takımından biriydi Trabzonspor. Daha önce yazdım; bunun fobiyle filan ilgisi olamaz. Trabzonspor gibi üst düzey bir takım rakip saha maçlarına “kazanamayacağız” psikolojisi ile çıkamaz. Futbolda kadere kim rıza gösterir.
Gerçek şudur; özgüvenini yitirdi, ligin yarısı geçmesine karşın takım kimliğini bulamadı isen, içeride de dışarıda da üzülmeyi kabul edeceksin. Hocası da futbolcusu da bu gerçeği sindirecek!
Dün akşam Beşiktaş karşısında çoğu zaman mahkum, bazen gücünü hissettiren, kalesinde çok pozisyon veren, ender de olsa yakaladığı fırsatları değerlendirmeye çalışan bir Trabzonspor vardı.
Maçın her iki bölümünde müthiş baskı gördü Karadeniz ekibi. Direnme gücü yoktu. Çok pas hatası yaptı, hücuma çıkarken kaptırdığı her top tehlikeye dönüştü. Henüz 3. dakikada Rafa Silva’nın vuruşunda kaleci Uğurcan inanılmaz bir refleks gösterdi.
Futbol hata oyunudur. Nitekim o golü kaçıran Silva 17. dakikada topu Visca’ya kaptırınca, Trabzonspor’un ilk atağı Banza ile kolay bir gole dönüştü.
Ligde zirvenin uzak ara gerisinde kalan iki takımın taraftar nezdinde yarattığı hayal kırıklığının giderilmesi adına bu tarz maçlar fırsattır.
Değerlendiren taraf Beşiktaş oldu. Maçın en çok konuşacak ismi Rafa Silva ikinci yarının başında rakip savunmanın yerleşme hatasından yararlanarak eşitliği sağladı. Tribünler Portekizli’nin özürünü kabul etti.
İstediği tempoyu yakalayan ev sahibi ekip, Rashica’nın yakın mesafeden vuruşunda Batahov’a çarpan topun Uğurcan’ı çaresiz bırakmasıyla öne geçti.
Trabzonspor maçı en az bir puanla geçebilirdi. Lakin, sadece pabucun pahalı olduğunu anladıkları son dakikalarda değil, maçın her anında aynı hırsla ve istekle mücadele edeceksin. Kenara alınıncaya dek takımı on kişi bırakan Ozan Tufan’a tahammül etmeyeceksin. Savunmanın üzerine bu kadar yük binerken, orta sahanı dirençli tutacak tercihler yapacaksın. Hücum organizasyonlarını elindeki silahlara göre kurgulayacaksın.
Özeti şudur; Trabzonspor bunları yapamadı ve kaybetti.