Bir deyim vardır bizde; “Kendi göbeğini keseceksin.” Elin Macarı, Fransızı, Sırbı anlamaz. Onlar işine odaklanır. Aslına bakarsanız bizim de kendi göbeğimizi kesecek halimiz kalmamıştı son Kızılyıldız yenilgisinden sonra. Avrupa ligine devam edebilmek için önce Ferencvaros’u yenmemiz, sonra Monaco- Kızılyıldız maçının berabere bitmesini bekleyecektik. İpler Trabzonspor’un elinde değildi ve bir mucize gerekiyordu. İşi mucizeye bırakırsan, üzülürsün. Nitekim öyle oldu. Kazandık ama tokadı yedik.
Bedenlerin sahada, kulakların Fransa’da olduğu maçı oynamak kolay değildi. Çok çalıştık. Keşke pisi pisine yenildiğimiz maçlarda da aynı iştah ve istekte olabilseydik. Hele deplasmanda on kişi kalmış Ferencvaros’a yenilmek var ya. Eski defterleri açmanın anlamı yok ama, neler yitirdiğimizi görmek açısından hatırlatmak gerekiyor. Belki ders çıkaran olur.
Gelelim dün akşama. Henüz 7. dakikada Bakasetas’ın müthiş golüyle öne geçtik. Umutlandık. Trabzonspor’u son dönemlerde bu kadar organize görmemiştim. Tamam; Macar temsilcisi ununu elemiş, eleğini asmıştı ama biz de istekliydik. Santrforsuz oynamamıza karşın pozisyon üretmekte zorlanmadık. Savunmacılar ilk kez bu kadar aktif oldu, katkı sağladı. Yusuf Yazıcı’nın kalitesini tartışmam, ancak öyle yakışmayacak vuruşlar yaptı ki. Güzel kardeşim, sezon sonuna kadar evindesin. Bu kulüp sana sahip çıkıyorsa, sen de karşılığını vermek zorundasın. Biraz daha sahaya odaklansan? Artık lige diyelim. Kendine gel Yusuf.
Trabzonspor bu bölümde ikinci golü bulsa rahatlayacaktı. Yapamadı. Devre arasında tüm oyuncuların soyunma odasında diğer maçın skorunu sorduğuna eminim. Sonucu öğrenince hangisinin motivasyonu bozulmamıştır ki? Zaten ikinci yarıda kimyamız bu yüzden şaştı. İyi bir yemek yerken kötü haber alır, iştahın kesilir ya. Bordo-mavili ekibin de sahada yapabilecekleri kısıtlandı. İş, skoru koruma çabasına döndü. Avcı’nın oyuncu değişiklikleri de öyle. Kim katkı sağladı ki?
Bu takımıma iki golcü transfer edildi. Biri Gomez, diğeri Umut. Kaç sayısı var bu ikilinin? Ne katkı sağladılar, bunu sormayacak mıyız? Ya transferler hatalı, ya teknik direktör onlardan faydalanmayı bilmiyor.
Yenemediğin Kızılyıldız’ın son maçta rakibinden puan almasını beklemek saflıktı. Sezona nasıl başladı Trabzonspor? Şampiyonlar ligi umudu ile. En üst ligin müziğini bir maç dinleyebildi, hedef ilk turda bitti. Sonra UEFA Avrupa ligi. Dün gece o da sona erdi. Elde ne kaldı? “Konferans ligi.” Yani dört ayda iki küme birden düştü Trabzonspor. Maddi- manevi büyük kayıp.
Kimse hala Avrupa’dayız diye teselli aramasın. Daha önce de yazmıştım. En üst ligden konferans ligine inmek futbolcunun psikolojisini bozar. Onları bu kulvarda yormak yerine lige ve Türkiye kupasına dönmek en mantıklı tercih olacaktır. Abdullah Avcı bu gerçeği görecek kadar bilinçlidir. Kusura bakmayın da angaryadır bundan sonrası. Çok odaklanırsan, gerçeklerden uzaklaşırsın. Önce lig, sonra kupa biter.
Avrupa’da olmak bu değildi değil mi Abdullah hocam?..