Maçın ilk yarım saatlik bölümü geride kalmış. PSV’nin her atağında Trabzonspor yarı alanında en az 20 futbolcu var. Hollanda ekibinin savunması bile orta yuvarlağın birkaç metre ötesinde. Çünkü en iyi yaptıkları iş, hücum etmek.
Öndeki üçlüde Lens, Matavz ve Mertens hem hareketli, hem fırsatçı. Hemen arkalarındaki Toivonen ise tam bir baş belası. Ofansif futbolu bu kadar seven ve doğru uygulayan bir takım karşısında savunmada inanılmaz boşluklar veren temsilcimiz, bu hataların bedelini on dakika içinde iki golle ödemek zorunda kaldı.
Aslında maça doğru bir hamle ile başladı Trabzonspor... Topa önde basarak PSV’nin hücum aksiyonuna başlamasını engelleme düşüncesi yerinde idi. Nitekim 2 dakika içinde peşi sıra gelişen pozisyonlarda Burak ve Halil’in gol girişimleri son derece etkili idi. Hele Burak’ın müthiş şutunda kaleci Isaksson’un o kritik müdahalesi olmasa bordo-mavili ekibin maça adeta 1-0 önde başlaması kaçınılmazdı.
Aslında PSV’nin bu oyun kurgusu Trabzonspor için biçilmiş kaftandı. Burak ve Olcan gibi iki süratli oyuncunun savunmanın arkasına atılacak toplarda tehlike yaratma şansı yüksekti. Ancak bu hücum organizasyonuna orta sahadan yeterli destek gelmemesi, Colman ve Serkan’ın kademedeki yerlerini almakta gecikmesi, Trabzonspor’un bu bölgede istediklerini yapmasını engelledi. Özellikle Colman, oyunda kaldığı süre içinde tam bir hayal kırıklığı yarattı.
İkinci yarıya Arjantinli’nin yerine Alanzinho’yu alarak başladı Şenol Güneş. Belli ki ilk bölümde doğru yönetilmeyen pas trafiğini düzenlemeyi hedeflemişti deneyimli hoca. Lakin bu aşı da tutmadı. Buna Halil’in çok erken oyundan düşmesi de eklenince, daha temkinli oynamaya başlayan PSV savunmasını aşmak iyice güçleşti. İlk yarıda Olcan’a önlem almayan PSV, bu kez genç futbolcu her topla buluştuğunda iki kişinin yakın markajında kaldı. Dolayısıyla takımın en etkili silahı da susturulmuş oldu.
Güneş’in Henrique ve Adrian hamleleri bir başka gerçeği daha gösterdi. Trabzonspor’un sezon başında oluşturulan kadrosu ve yeni transferleri beklenen katkıyı vermekten çok uzak... Avrupa arenasında başarılı olmak ise gerçekleşmesi güç bir hayal.
Dün geceki maçın sonucunu belirleyen en önemli faktör de sanırım bu. İki takım arasındaki kalite farkı ve deneyim doğal olarak skor da yansıdı ki, Trabzonspor’un UEFA Ligi’nde yoluna devam etmesini mucize sözcüğü ile eşdeğer hale getirdi. Bir hafta sonra böyle bir mucize gerçekleşir mi? Futbolda her şey mümkün!